Güncelleme Tarihi:
Dr. Canan Öztürk Aslan yaptığı açıklamada, bu sorunun, ortada nokta şeklinde bir kızarıklık ve kenarlarında örümcek bacağı gibi damarsal uzantılar bulunduğundan dolayı "örümcek damar" olarak adlandırıldığını açıkladı. Sorunun, genellikle yüz, ön kol ve ellerde görüldüğüne dikkati çeken Aslan, "Örümcek damarlar daha çok kadınlarda ortaya çıkıyor. Genellikle de beyaz tenli kadınlarda, çocukluk ve genç erişkin dönemde görülüyor. Ancak kronik karaciğer hastalığı olan erkek hastalarda da oluşabiliyor" dedi.
Aslan, örümcek damarları artıran bazı nedenler bulunduğunu belirterek, bu nedenleri gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, tiroid hastalığı, siroz ve viral hepatit gibi karaciğer işlevlerini bozup kandaki östrojen düzeyini artıran durumlar olarak sıraladı.
"YÜZDE VE ELLERDE OLURSA ÇOK RAHATSIZ EDİYOR"
Dr. Aslan, örümcek damarların özellikle yüz bölgesinde ve ellerde görüldüğü için kişiyi kozmetik olarak rahatsız ettiğini vurgulayarak, sorunun tedavisi hakkında şu bilgileri verdi:
"Eğer bu damarlar tedavi edilmezse 1.5 cm çapına kadar ulaşabiliyor. Bu oluşumların erken dönemde tedavi edilmesi, hem yapılacak işlemin seans sayısını, hem de komplikasyon riskini azaltacaktır. Gebelik ve çocuklarda oluşan lezyonların kendiliğinden gerileme eğilimi olabilir. Kendiliğinden gerilemeyen ve büyüme eğilimi olan lezyonlarda ise tedavi mutlaka gerekiyor. Elektro koter, radyofrekans koter ve lazer işlemleri örümcek damarlarda tedavi edici yöntemler olarak kullanılıyor.
Elektrokoter ve radyofrekans koter işlemlerinde damarın olduğu bölge lokal anestezik enjeksiyonla öncelikle uyuşturuluyor. Sonrasında ince uçlu koter kalemile lezyonun orta kısmı yakılıyor. Lazerle tedavi yönteminde bu işleme özel (Ndyag, pulse dye vb) lazerlerin seçilmesi önem taşıyor. Lazer ile önce ortadaki kırmızı noktaya daha sonra kenarlardaki bacaklara atış yapılarak tedavi ediliyor. İşlemden önce, hastaların aspirin ve kumadin gibi kan sulandırıcı ilaç kullanıp kullanmadığının mutlaka sorgulanması gerekiyor."
LAZER İLE 3 DAKİKADA HALLOLUYOR
İşlem ağrısız bir yöntem olduğu için öncesinde anestezi uygulanması gerekmediğini, lazer işlemi lezyon sayısına göre 2-3 dakika sürebildiğini anlatan Aslan, şunları kaydetti:
"Lazer yara iyileşme problemi olmayan (şeker hastalığı, bağışıklık sistemi hastalığı gibi) her hastaya uygulanabiliyor. Seans sayısı hastadan hastaya göre değişmekle beraber çapı küçük lezyonlarda bir seans yeterli olurken bir cm çaplı lezyonda 3-4 seans gerekli olabiliyor. Lazer işleminden sonra hafif kabuk ve sonrasında yara oluşabiliyor. Bu yara ortalama bir haftada iyileşiyor. Seans aralıklarının 3 haftada bir olması gerekiyor. Hastanın bir hafta boyunca günde iki kez yara iyileştirici krem ve düzenli olarak güneş koruyucu krem kullanması önem taşıyor."