Hayat dediğin sürprizli bir şey

‘Seni Seviyorum Adamım’la ilk kez beyazperde de başroldesiniz...
- Evet. Bana nasıl bir adamı canlandırmak isterdin diye sorsan bu sorunun cevabı filmde canlandırdığım karakter olurdu.

Hayalini kurduğunuz bu adam nasıl biri?
- Hayat, kadın, para, şöhret, mutluluk... Bütün bunları erken yaşta tatmış birini düşün. Genç diyebileceğimiz yaşta öyle bir yorgunluğa düşüyor ki bütün her şeyi bırakıp denizin ortasında bütün gün balık tutan ve hayatını böyle sürdüren biri haline dönüşüyor. Aşka ve hayata küsüyor. Ama o denizin ortasında öyle bir şey oluyor ki hayatta sildiği her şeyin içine yeniden giriyor.

Aşktan kaçılmıyor yani...
- Evet. Denizin ortasında adam hayatının aşkını buluyor. Zaten hayat dediğin böyle sürprizli bir şey. Bu yüzden yaşama küsmemeli, umudunu kaybetmemelisin. Yarın biri telefon açıp kırmızı halıda yürümene neden olacak bir teklifte bulunabilir.

‘Güllerin Savaşı’na gelelim. İki kadın arasında kalan bir adamı canlandırıyorsunuz. Gerçekte de kadınlar konusunda bu kadar şanslı dönemleriniz oldu mu?
- O anca dizilerde oluyor. Hayatımda bir sürü ilişki yaşadım ama tam anlamıyla ilişki dediğim durum içindeyken zaten iki kişi arasında kalmam.

Yaş farkına rağmen yaşanan bir ilişki var. Aşkın yaşı var mı?
- Burada tipoloji ve algı önemli. Acaba babası mı yoksa erkek arkadaşı mı, demediğin sürece bence bir problem yok.

PSİKOLOJİM İÇİN HABERLERİ İZLEMİYORUM

Türkiye’deki sorunlar ve siyaset gibi gerçeklerle aranız nasıl?
- Eskiden daha iyiydi ama son dönem kirliliğinden çok yıldım. Uzun zamandır psikolojim için ana haberleri izlememeyi tercih ediyorum.

Türkiye’de mutlu musunuz?
- Kimse kusura bakmasın ama mutlu bir toplum değiliz. Bunu sokakta da, kendimde de görüyorum. Birkaç yıldır yaşanan bazı şeylerden sonra bir vatandaş olarak mutsuzum.

Sizin sektörden bakarsak, kastettiğiniz dizilerde içki kadehlerinin buzlanması mı?
- İçkiyi güzel bir şey gibi algılatmaya tabii karşıyım. Ama sen içki kadehine bir dizi içinde bile tahammül edemiyorsan burada ciddi bir sıkıntı var demek. İçkiyi ilk defa mı tanıyoruz? Bunun dışında sen dekolteye veya diğer şeylere de karışıyorsan bu ciddi bir baskıdır.

Biri yedi diğeri dört yaşında iki oğlunuz var. Onlara baktığınızda gelecek sizi korkutuyor mu?
- Evet. Ama kaçıp gitmek gibi bir şeyi hiç düşünmedim ve günün sonunda ne olursak olalım son nefesimi burada vereceğim. İki kolu ve iki bacağı olan insanlar neden üç bacağı ve kolu varmış gibi davranıyor. Hepimiz aynı değil miyiz ki? Şunu da anlamıyorum neden içimden gelenleri söyleyemeyeyim?

Kendinizi sansürlüyor musunuz?
- Sosyal medyada yazıp sildiğim şeyler olmadı değil. Zaman zaman korkmuyorum desem yalan olur. Ama meselemizi düzgün kelimeleri seçerek bile ifade edemiyorsak varsın yaşamayalım! Sıkıntı ve psikolojik travmalar işte böyle başlıyor. Bizi yönetenlerden tek bir beklentim var. Taraf olmayalım kardeşim. Birbirimize bu kadar yabancılaşmayalım. İnşallah mesele sokağa çıkılmaz hale gelmeden çözülsün.