Güncelleme Tarihi:
InStyle dergisi, tiyatro, sinema, fotoğraf, televizyon ve spor dünyasının göz önündeki altı ünlü ismini kardeşleriyle görüntüledi. İmza attıkları başarılı işlerle gündemi meşgul eden ünlülerin şöhretten uzak yaşayan can yoldaşlarını tanımaya ve anlattıklarına göz atmaya ne dersiniz?
İrem Tokuş & Zeynep Tokuş
İREM (38), ZEYNEP'İ ANLATIYOR
"Ablamız Gül (39) benim akıl hocam, Zeynep ise moral depomdur. Üçümüz bir araya geldiğimiz zaman yaptığımız en tipik şey, çayı ocağa koyup saatlerce süren mutfak sohbetine dalmaktır. Zeynep'i tanıyanlar iyi bilir, onun rüyaları çok uzun, detaylı ve özeldir. Eskiden dinlerdik ama sonra işi olan konuyu değiştirip, ortadan sıvışmaya başladı. O da bunu fark ettiğinden beri geniş hayal gücünün yansıması olan rüyalarını yağlı boyayla tuvale aktarıyor. Ortaya inanılmaz eserler çıktı! Bence Zeyno'yu özel kılan şeylerin başında hayal gücünü ifade etme biçimi, dokunduğu her şeyi güzelleştirmesi geliyor."
ZEYNEP (31), İREM'İ ANLATIYOR
"İrem benim otoriter ama aynı zamanda küçükken kendime rol model olarak seçtiğim ablamdır. Onun giyimine, tarzına bayılırım. Arkadaşları geldiğinde aralarına girmeye çalışırdım ama beni almazlardı. Ta ki 20'lerime kadar. Şimdi ise hayattaki yegane sırdaşım. İzmir'de yaşadığı için eksikliğini çok hissediyorum. Pijamalarımızı giyip Türk kahvesi içerken gülmekten kırıldığımız sohbetlerimizi özlüyorum. Girdiği her ortama ışık saçar. İnanılmaz merhametli ve adaletlidir. Birbirimize hem tezat hem benzer yanlarımız var. Siyah-beyaz gibiyiz. Sanıyorum benim Yay-Akrep, onun Akrep-Yay olmasının etkisi çok."
DEMET (47), KEMAL'İ ANLATIYOR
"Üç kardeşiz biz. Ben ilkim, Kemal'imiz ise en küçüğümüz olur. Aramızda yaş farkı olduğu için büyüme çağında onunla öyle arkadaş olamadık maalesef. Bırakın arkadaş olmayı, burnundan getirdik çocuğun. Bizimkiler küçükken ayrıldığı için onun üzerinde annem, anneannem, kız kardeşim Sedef ve ben çok baskı kurduk. Aynada tıraş olan erkek yerine, çocukcağız birbirinden zorlu dört kadının arasında büyüdü. 'Dersini çalış, bisiklete binme, davul çalma' derken birçok yeteneğini de köreltmiş olabiliriz. O da bize karşı hep saygılı olduğu için sesini çıkarmadı. Hiç hırsı olmadı. Bu yüzden ona kızdığım olur."
KEMAL (40), DEMET'İ ANLATIYOR
"Ablalarım evin baskın karakterleriydi. Küçükken kendimi onlara kanıtlamaya çalışırdım. Özellikle Demet ilk çocuk olmasının getirdiği ağırlığı üzerimizde hep hissettirmiştir. Dışarıdan sert ve otoriter gözükür. Belki ilk çocuk olanların ortak kaderini o da yaşadı. Daha erkek gibi olan ve evi çekip çeviren abla oydu. Aramızda en sorumluluk sahibi odur. Bana çarpım tablosunu öğretirken az yorulmadı. Koruyucu yönü sırf bana değil ailenin tüm bireylerine karşı vardır. Ona işiyle ilgili en sert eleştirileri ben yapıyorum. O Alaçatı sezonunu açmadıysa sık sık görüşürüz. Uzun aile toplantılarımız önemlidir."
LEYLA (25), SELMA'YI ANLATIYOR
"Selma dışarıdan bakıldığında sessiz sakin görünse de biz beraberken gayet neşeli ve hareketlidir. Ona baktığımda o sırada ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlayabiliyorum. 1,5 yıldır birlikte yaşıyoruz. Çok iyi anlaşırız. Selma olmasaydı İstanbul'u keşfedemezdim. Birçok şeyi yapmam için bana cesaret verdi. Hem ablalık hem de oyunculuk yönüyle gurur duyuyorum. Selma'nın dizisi Antakya'da çekildiği için çok fazla beraber vakit geçiremiyoruz, ama bu bir şeyler paylaşmamıza da engel olmuyor."
SELMA (30), LEYLA'YI ANLATIYOR
"Üç kardeşiz, en küçüğümüz Leyloş olur. Beni gerçekten tanıyıp da asla yargılamayan bir insan varsa, o da kardeşimdir. Komplekssiz, kendisiyle barışık olduğu için beni her konuda hep pozitif etkilemiştir. Benden daha sakin bir insan olduğu için aynı evde yaşamamız kolay oluyor. Biraz dağınık gerçi. Ama benden korkusundan özellikle şu aralar evi toplama rekorları kırıyor. Kardeşimle en sıkıcı ortamlarda bile çok eğleniriz. İkimiz beraberken dans etmeye ve alışveriş yapmaya bayılırız."
ASUMAN (59), NİHAT'I ANLATIYOR
“Nihat... O evimizin gözbebeği... Sekiz kardeşten en küçüğü, ailenin aklı bir karış havada şöhreti... Çocukluğundan beri elimde büyüdüğü için bana çok düşkündür. Evlendiğimde bile benimle gelmek istedi, tüm ailenin para, çikolata gibi ikna çabalarına rağmen küstü, ağlayarak dondurmayı gelinliğime fırlattı. Sanata ilgisi ve yeteneği küçükken belliydi. Kendi kendine evdeki iplerden karakterler yaratır, saatlerce onlarla film çekerdi. Oscar töreni konuşmaları da ayrı hikaye! Gördüğü her şeyi güzelleştirmeye çalıştığı için kıyafetlerimizden saçımıza kadar hâlâ her konuda bize müdahale eder. Hazırlanıp cep telefonu ile fotoğraf gönderdiğimiz bile olmuştur. Ve hayatının yöneticisi olarak her işinin takibini benden bekler.”
NİHAT (40), ASUMAN'I ANLATIYOR
“Asuman, yaşamıma bitmek bilmeyen ısrarla ‘düzen ve sistem’ getirmeye çalışan beş muhteşem ablamın en büyüğüdür. Çocukluğumdan beri hayranım ona. Zamanın gerisinde kalmaz, güne ayak uydurur. Gençliğinden beri spor yapar. Hatta 40’ından sonra başladığı teniste birçok kupa bile kazandı. Yetmedi... Üzerine bir de ‘Arjantin’e tango öğrenmeye gidiyorum’ dedi; bir aylığına ortadan kayboldu. Üstüne motor kullanmaya kalktı. Evin Ajda Pekkan’ıdır o. Her zaman ayağını yorganına göre uzatır. Bense ayağımı uzatıp yorganı ayağıma göre ayarlamaya çalışırım. ‘Açıkta kalırsa da kalır’ derim. Kaç kredi kartım var, hangi sigortam olmalı, ne kadar kazanıyorum, ayakkabılarım ya da gömleklerim nasıl bu kadar düzenli kalıyor, klimam bozuk mu değil mi? Lütfen ona sorun.”
BESTE (26), YİĞİT'İ ANLATIYOR
"Dünya bir yana, Yiğit'im benim yanıma. Hep anlar beni, anlamakla kalmaz kimsenin duramadığı yerde durur, kimsenin bakamadığı yerden bakar hayatıma. Çok zeki, çok komik ve çok yürekli olduğu ve bunları herkesle paylaşabildiği için seviyorum onu. Sadece ikimizin anlayacağı anlamlar yükleriz bazı şeylere, gizlidir, bize özeldir. Anlatılmaz, anlatsak da kimse anlamaz. Bazen birlikte yalnız oluruz, bazen birlikte kalabalık. O benim en sevdiğim, en vazgeçilmezim, meleğim, kısaca her şeyim."
YİĞİT (20), BESTE'Yİ ANLATIYOR
"Bir abla düşünün ya da boşverin, mükemmel bir abla yaratın kafanızda. Eminim bir şeyler yarattınız hepiniz kendinize has. Ama benim ablam gerçekten hayallerinizin çok ötesinde biridir. Nerede, ne durumda olursa olsun, her zaman gurur duyarak baktığım tek insan o. Sevgi verir her zaman, sonra ben karşılığını veririm, o alır sevgiyi... Biz kardeşiz ama daha doğrusu biz kardeşten öteyiz. En değerlim o benim, benim kıymetlim, ablam."
ÖZLEM (28), İBRAHİM'İ ANLATIYOR
"Abimle aramızdaki yaş farkından dolayı ben küçükken pek haşır neşir olamadık. Çünkü devamlı antrenmanlara ve maçlara gitmek durumundaydı. Onun sporcu disiplinine ve arkadaş grubuna her zaman hayran oldum. Kardeşlik bağımız beş-altı yıldır arkadaşlığa dönüştü, ama benimle uğraşmaya ve kızdırmaya hâlâ devam ediyor. Sahada bir sakatlık geçirse sanki benim canım yanar. Benim gerçekleri anında ifşa etme huyumu sevdiğini söyler. Ondan asla gizlim saklım olamaz. Onu ilgilendiren her konuyu ona derhal nakledeceğimi ve ondan sır saklamayacağımı bilir."
İBRAHİM (35), ÖZLEM'İ ANLATIYOR
"Özlem'in içi dışı birdir. Bu yönünü çok beğeniyor ve her zaman takdir ediyorum. İyi kalpli bir insan olması benim için en önemli özelliği tabii ki... Bir abi olarak onu hiç kısıtlamadım. O zaten fazlasıyla akla başında olgun bir kız kardeştir. Beni çocukken yaptığı şakalarla güldürürdü, şimdi de güldürüyor. Bize geldiği an kahkaha seslerimiz duvarları çınlatır. Beni her konuda doğru ve tarafsız eleştiren ve dediklerini kaale aldığım kişidir Özlem. Onun tespitlerine sonsuz güven duyarım. İyi ki bir kız kardeşe sahibim. Bunu onunla özel şeyleri paylaşma yaşında daha iyi anladım."