Ali Tufan KOÇ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2015 15:46
Bilgisayar mühendisiyken blog’unda Mars’ta geçen bir hikâye yazdı, hayatı değişti. Yılın en çok satan bilimkurgu romanı ‘Marslı’ şimdi de sezonun en görkemli Hollywood prodüksiyonuna dönüştü. Andy Weir’ın hikâyesi aynı zamanda yazar olmak isteyen herkes için bir umut kaynağı. Weir’la San Francisco’da, kendi mahallesinde buluştuk. Her zaman denemek istediği Türk çayı ve simidi eşliğinde Mars’a baktık. Son veri ‘tuzlu su’ dışında bakın başka daha neler gördük...
Alışılmadık bir keşfedilme hikâyeniz var...
- Evet, her şey kafamdaki bir hikâyeyi her gün parça parça blog’uma yazmamla başladı. Bir önceki kitabım ‘Yumurta’ da böyle doğdu ‘Marslı’ da...
Kitaba nasıl dönüştü? - Blog, hatırı sayılır bir kitleye ulaştı. “Parça parça okumak çok zahmetli. Şunları birleştirip e-book’a dönüştürsene” dediler. Yaptım. Bir anda en çok indirilen kitaba dönüştü. Yayıncıların ilgisini çekti ve 2012’de kendi imkânlarımla tek tük bastığım kitap, 2014’de tekrar basılıp yılın en çok satan kitaplarından biri oldu.
Buna da ‘kazara yazarlık’ mı deniyor? - Çocukluğumdan beri yazar olmak istedim. 20’lerin sonundayken roman sahibi bir yazar olmak için elimden gelen her şeyi yaptım. İşimi bıraktım. Eve kapandım. Yazdım da yazdım. Bildiğim tüm yayınevlerini aradım, toplantılar kopardım. Olmadı. Kimse kitabımı basmak istemedi. 3 yılın sonunda pes ettim. Vazgeçtim. Yazar olmak için yeteri kadar iyi olmadığımı düşünüyordum artık.
Şimdi bir “Nasıl yazar olunur? Nasıl kendi hikâyenizi bastırırsınız?” dersi verecek kadar işin pirisiniz... Nasıl oldu? - Yeni düzende yazar olmak için kimsenin size inanmasına gerek yok. Bunu anladım. Kitabını yaz, e-book dönüştür, alıcısını bulsun.
Ne kadar dahil oldunuz film sürecine?
- Gerçek şu: Bir Stephen King ya da J.K. Rowling değilsen sana yüklü bir çek yollarlar. Ve sen de hiçbir söz hakkın olmayacağın bir kağıdı imzalayarak kitabın film haklarını satarsın. İsterse adını değiştirir, isterse sadece bir bölümünü çeker gerisini boş verir. Canı ne isterse...
Uyarlama diye hikâyeyi tamamen değiştirselerdi üzülmez miydiniz?
- Senaryoyu yollamışlardı öncesinden. Kitaba çok yakın düştü. Ufak değişiklikler, kısaltmalar var. Onlar da olması gerekenler zaten. Bana romanı senaryolaştır deseler aynısını yapardım.
UÇUŞ FOBİM VAR ASTRONOT OLAMAZDIM
Kitapta Mars’ta mahsur kalan kahramanımız, aslında bir botanikçi ve hayatta kalmak adına kendi sebzesini ekmeye başlıyor. Mars’ta hayat mümkün mü?
- Kitapta okuduğunuz teknik bilgilerin neredeyse tamamı gerçek. Okumayanlar için sihri bozmayalım, çok detaya girmeyelim. Son veriler, tuzlu suyun bulunması şunu gösteriyor: Mars’a seyahat sandığımızdan daha yakın.
Film gösterimiyle eşzamanlı çıkan “Mars’ta tuzlu su bulundu” başlıklarıyla şahane bir tesadüf olmalı...
- Bir anda gözler Mars’a dikildi! Şimdi, filmi başka bir gözle izleyecekler. Tuzlu su bulunması aslında yeni değil. Çoğu araştırmacı, Mars’ta su olduğunu yıllardır biliyor. Aslında yaşanabilir bir gezegen olduğunu da... NASA, bulgu paylaşırken temkinli davranmayı tercih ediyor. En son “İnsan vücudu Mars’a yolculuğu kaldıramayabilir” dediler. Bir yandan gizli gizli astronot hazırlıyorlar.
Yazdığınız hikâye bir gün gerçek olabilir yani..
- Neden olmasın?
Hikâyenin sanki Mars’a gitmişçesine gerçek bir dili var...- Abartmıyorum: İnternette Mars’la ilgili var olan tüm makaleleri okudum, videoları izledim. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum bir yer çünkü. Saplantı derecesinde merak ediyorum.
Astronot olmak istemediniz mi hiç?
- Uçağa binmeye korkuyorum. Fobim var. Uçak seyahatine bile çıkamıyorum. Mars’a nasıl gideyim?
GÜÇ, BİZ İNEKLERDE
Devir, nerd’lerin devri deniyor;sizce?
- Kesinlikle öyle. Farkında değil misin? ‘Nerd’ bundan 10-15 yıl önce ezik, inek gibi aşağılama lafı olarak kullanılırdı. Artık değil. Havalı olmak için iki kelimeyi bir araya getirmene, çok tarz giyinmene gerek yok. Şanslıyım! Şimdi, ‘inek’ yani ‘nerd’ olana kral gözüyle bakılıyor.
Neden?
- Yeni güç bizde, ‘inek’lerde. En vasat bir yazılım şirketinde işe yeni girmiş bir çaylak bile deneyimli bir beyaz yakalı kadar maaş alıyor. İnsanlar, para kimdiyse ona ilgi gösterir. Hatta, inanın, seksi bile bulur. Nerd’leri bile!
Her nerd, “Bir zamanlar o dalga geçtiğiniz çocuk var ya...” edebiyatı yapıp geçmişin popüler çocuklarından intikam almak ister mi?
- İstese bile beceremez ki... Hırs, intikam duygusu nedir bilmez. İnsanla değil bilgisayarladır derdi.