Güncelleme Tarihi:
Henüz 40 yaşında. Çekirdekten eylemci. İnşaat mühendisliği okurken ‘Komünist Gençlik’ hareketinin üyesiydi. 2009’da Syriza’nın lideri olarak yüzde 4 oy alıp meclise girdiğinde pek kimsenin dikkatini çekmemişti. Kriz derinleşirken şöhretini arttırdı. Kemer sıkma politikalarına karşı en sert tepkiyi gösterdi.
Çipras’ın bir siyasetçi olarak çizdiği portre de sıra dışı. Lisedeyken tanıştığı Peristera Baziana ile 20 yıldan uzun süredir birlikteler. Ama evli değiller. Başbakan olması durumunda Çipras iktidara resmi nikâh kıymadan gelen ilk lider olacak. Baziana ve Çipras üniversitede okurken aynı siyasi hareket içinde yer almışlar. Çiftin iki erkek çocuğu var. Küçük olanın adı ‘Ernesto’. Doğru tahmin ettiniz, Che Guevera’nın ‘Ernesto’su. Çipras’ın eşi Baziana, Atina Üniversitesi’nde Bilgisayar ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde öğretim üyesi. Mutlu bir aile hayatları olduğu biliniyor.
Seveni de sevmeyeni de Çipras’a farklı isimler yakıştırıyor. Syriza’nın genç üyelerine göre Yunanistan’ın ‘Che’si. Başbakan Yardımcısı Evangelos Venizelos, “Vaatlerine bakılırsa herhalde elinde sihirli değneğiyle dolaşan Harry Potter” diyor. Tutkulu bir hatip olduğu kesin. Alman Der Spiegel dergisi “Kürsüye çıktığında Elvis gibi bir etkisi var” diye yazdı. Ama siyasi duruşu için Avrupa’nın Chavez’i demek daha doğru olabilir. Kıtanın makroekonomi politikasını sarsacak, zenginlerden alıp fakirlere dağıtacak.
Çipras, Yunanistan’da yaşanan krizi ve kemer sıkma politikasını şöyle anlatıyor: “Ekonomi ineğe benzer; ot yer ve süt üretir. Yediği otun çeyreğini verip dört kat daha fazla süt üretmesini beklemek akla mantığa sığmaz. Basitçe, inek ölür. Yunan ekonomisine şu anda olan bu.”
Kiminle savaşıyor Çipras? IMF’yle, AB’nin Euro Bölgesi’ni korumak için imzalattığı ‘kurtarma paketi’yle. Ama en temelde neoliberalizmle. Şöyle diyor: “Avrupa’nın geleceği çoktan planlanmış. Bu plan mutlu bankacıları ve mutsuz toplumları öngörüyor. Taliban neoliberalistleri bize hâlâ işlerin iyiye gideceğine dair güvence veriyor. Ama gelecek neoliberalizmin, bankacıların ve birkaç çokuluslu şirketin değil. Demokratik, sosyal olarak tutarlı ve özgür bir Avrupa için yolu açmanın vakti geldi.”
Syriza’nın tek başına iktidara gelme olasılığı, Yunanistan’daki bütün merkez partiler için bir tehdit olabilir. Ama asıl korkuyu yaşayanlar Avrupa’nın büyük oyuncuları. Çipras’ın iflas ettiğini düşündüğü paketi bir kenara bırakması ve Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkma ihtimali endişe yaratıyor. Portekiz ve İspanya’nın da bu yolu izlemesinden korkuluyor. Klişe deyişle Komşu’nun ‘kelebek etkisi’ yaratacağı düşünülüyor.
Bizi ilgilendiren bölüme gelirsek... Çipras geçen hafta Batı Trakya ziyaretinde azınlık eğitimini çağdaş biçimde destekleyeceklerini söyledi. “Batı Trakya Türkleriyle hemşeri ve yurttaş gibi hissediyorum” diyen Başbakan Samaras’la dalga geçti. “Biz zaten hemşeri ve yurttaşız” dedi. Syriza AB’den uzaklaşan politik duruşu nedeniyle Rus doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması için Türkiye-Yunanistan sınırında doğalgaz terminali inşa edilmesine sıcak bakıyor. Kıbrıs’ta ise iki toplumlu bir federasyon istiyor.
Ortodoks Kilisesi, Yunanistan’da önemli bir siyasi figür. Syriza’ya doğal olarak sıcak bakmıyorlar. Ahmet İnsel’in Radikal’deki yazısında belirttiği gibi Çipras’ın başbakanlığında, kilise vergi vermek zorunda kalabilir. O yüzden “Dinsizler iktidara geliyor” algısıyla, gönlü Syriza’ya meyleden inançlı kesimi caydırmaya çalışıyorlar.
Her ne kadar ‘radikal sol’ da olsa Çipras ve Syriza’nın solculuğunu beğenmeyen solcular da var. Bunların başında Yunan Komünist Partisi (KKE) geliyor. Kabaca, “Çipras, tatlı su solcusu. NATO’yla da IMF’yle de işbirliği yapar” görüşündeler.
Yunanistan Parlamentosu’nda 300 sandalye bulunuyor. Yüzde 3’lük bir baraj söz konusu. Seçimden lider çıkan parti, bonus olarak 50 sandalye daha kazanıyor. Tek başına iktidar için 151 sandalyeye gereksinim var. Syriza’nın lider çıktığı için 145 civarında milletvekiline sahip olacak.