Güncelleme Tarihi:
Güven Hastanesi, 40. yıl etkinlikleri kapsamında ‘Kardiyoloji Günleri’ düzenledi. Alanında uzman hekimlerin katılımıyla gerçekleşen bilimsel etkinliğe katılım yoğun oldu. Türkiye, dünya ve Avrupa verileri açısından kalp damar hastalıkları ve risk faktörlerinin durumu, hipertansiyon, hipertansiyon tuz ve beyin, ev, hastane ve ambulatuvar kan basıncı ölçümünün tanısal değeri konularında bilgi paylaşımının yapıldığı etkinlikte, katılımcılar hekimlere soru sorma imkanı da buldu. Etkilik sonrasında Ankara Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Güven Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Emin Korkmaz, erişkin hastalarda kalp hastalıklarından ölümlerin ilk sırada yer aldığını söyledi. Kalp hastalıkları nedeniyle yaşanan kayıpların, kaza ve kanser hastalıkları kayıplarının toplamından bile fazla olduğunun altını çizen Korkmaz, şunları söyledi:
KALORİ TÜKETİMİ İKİ KAT ARTTI
“Kalp hastalıklarının sık görülmesinin en önemli sebebi, damar hastalığına yol açan risk faktörlerinin toplumda yaygınlaşmaya başlaması. Türkiye’de, 1960 senesi ile 2010 senesi arasında günlük kişi başı ortalama kalori tüketimi iki kat arttı. Bu artış, sigara ve egzersiz için de geçerli. Türk kadınlarının yüzde 80-85’i egzersiz yapmazken, erkeklerde bu oran yüzde 60’larda seyrediyor. Yine çarpıcı rakamlar arasında obezitenin, erkeklerde son 10 yıl içinde bir buçuk kat, kadınlarda ise, yüzde 38 oranında artış göstermesi yer alıyor. Günümüzde çok daha fazla yerken çok daha az hareket ediyoruz. Bunun yanı sıra malesef, dünyada en fazla sigara içen ülkelerden biriyiz. Genetik altyapımız da kalp hastalıklarının sıklıkla görülmesine zemin hazırlıyor. Toplum stratejisi açısından bakılacak olursa ülke olarak risk faktörlerini iyi idare edemiyoruz.
DEVLET POLİTİKASI HALİNE GETİRİLMELİ
Obezitenin önüne geçilmesi için ciddi bir devlet politikası geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Korkmaz, “Söz konusu gidişatı düzene sokabilmeniz için iyi bir satrateji geliştirmeniz gerekiyor. Örneğin sigara konusunda yasal zorunlulukla da olsa başarılı adımlar atıldı. İnsanlara, ‘sigara içmeyin’ diye 50 senedir söylüyoruz ancak, yasaklandığı zaman tüketim azaldı. Aynı şekilde bu durum besin endüstrisinde de geçerli olmalı ve devlet politikası haline getirilmeli. Hazır gıda tuz içeriklerinin, doymamış yağ asidi oranlarının azaltılması lazım. Bu da ancak kanun gücüyle olacak bir iş” dedi.