Güncelleme Tarihi:
NEŞE HACISALİHOĞLU'NUN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN....
KAMPANYADA DÜN VE BUGÜN.....TIKLAYIN
AİLE İÇİ ŞİDDETE SON KAMPANYASI TAM GAZ...TIKLAYIN...
Ama her ilçede mutlaka en az bir oturumu bu sorunla bire bir mücadele eden rehber öğretmenlere ayırdık, öncelikle eğitim içeriğini onlarla paylaştık…
Ayrıca gittiğimiz her okulda öğretmenlerin katılmasının ne kadar önemli olduğunu vurgulasak ta katılımlarını sağlamakta ne yazık ki pek başarılı olamadık… Birkaç ilçe de özel olarak ayrılan oturumlara zorunlu olarak katılan idareciler, bir kaç okulda gönüllü olarak dinleyen öğretmen ve yöneticiler ve tesadüfen okulda bulunan müfettişler dışında katılan olmadı. Katılanların tümü olumlu geri bildirimde bulundular. Eğitimin özellikle velilere, aynı zamanda aile içi şiddet vakası olduğunda kendi doğrularına göre çözümlemeye çalışan ve rehber öğretmenlerle işbirliği yapmakta zorlanan bazı öğretmen ve okul yöneticilerine de verilmesi gerektiğini belirttiler.
İstanbul dışındaki eğitimler daha çok o ilde bu konuda bir gereksinim yaratmak üzere programlandığı için oturumlar sınırlı sayıda idi. O illerde yaptığımız organizasyonlarda daha önce aldığımız geri bildirimlerden yola çıktık ve yetkili kişilerin de görüşünü alarak eğitimleri veliler yerine daha çok okul idarecileri ve öğretmenlere yönelik olarak planladık. Amacımız, 25 veli yerine her biri daha fazla kişiye ulaşabilecek olan 25 öğretmen ya da idareciyi bilgilendirmek, eğitimin veliler için gerekli olup olmadığını değerlendirmekti.
Kuşkusuz bir çoğu bu konuda oldukça donanımlı idi ama yine de çok az da olsa bilgi eksikliğini tamamlamak, ama esas olarak çalıştıkları kitleye eğitimin ne kadar hitap ettiğini öğrenmek istedik…
İstanbul'da amacımız katılanlar açısından iyi anlaşıldı, hemen hemen tüm katılımcılar eğitimi tüm velilerine ulaştırmak için materyali istediler ya da kendi okullarında eğitim organize etmeye çabaladılar, özellikle rehber öğretmenler kendileri verebilmeleri için eğitici eğitimi talebinde bulundular. Ancak diğer illerde bazı tepkilerle karşılaştık…
İlk sorulan soru "Neden biz?" oldu haklı olarak. Yukarıda belirttiğimiz amaçlar açıklandı her gruba. Bazı gruplar ikna oldular, sonuna kadar ilgi ile katıldılar, tartıştılar, paylaşımda bulundular. Ama azınlık sayılamayacak bir bölümü direnmeyi sürdürdü. Tıpkı öğrenciler gibi yanındaki ile konuştu, konuyla ilgisi olmayan sorular sorarak konuyu farklı bir yöne çekmeye, dalga geçmeye çalıştı, erken bitirmesi için eğitimciye baskı yaptı, sonunda ise isteğe bağlı olarak doldurulan anketi yanlış bir şekilde dolduranlar, karısının kendisine "filistin işkencesi" yaptığını yazan öğretmenler, her gün eve kapattığını yazan idareciler oldu! Bu tür tepki ve sonuçlara çalıştığımız diğer grupların hiç birinde rastlamamıştık.
Son yıllarda en fazla gündemde olan ve okullarda en yoğun olarak yaşanan bir soruna farkındalık yaratmak üzere verilen bir eğitime eğitimcilerin böyle bir tepki vermesi hepimizi üzdü ve düşündürdü…
Neden bu tepkilerle karşılaştık?
Bunu anlamak için en iyi kaynağımız yine eğitimcilerin raporları;
"Rehber öğretmenlerin bir kısmı oldukça ilgisizdi,kendi aralarında konuşup,gülüşenler çoktu hatta uyarıya rağmen devam ettiler.Sonunda da dinlemedikleri halde eğitimi USP'ye çekmek istediler,uygun olmadığı anlatılınca "biz niye geldik buraya, bizden bu konuda okulda bir şey yapmamızı beklemeyin o zaman" gibi yaklaşımlar oldu.Web sitesi adresi verildi ancak hazır program istedikleri anlaşılıyordu"
"Öğretmen grubu başlangıçta eğitimin kısa sürmesi ve erken bitirilmesi talebinde bulundular. Konuları daha hızlı geçebileceğimi, eğer tartışmaları uzatmazsak daha kısa süreceğini söyledim. Buna karşın uzun tartışmalara girdiler ve sıkılma belirtisi göstermeden dikkatle izlediler"
" Genç bir öğretmen ' sizler gelip stand up yapar gibi bize eğitimler veriyorsunuz. Devlet sistemi, adaletsiz gelir dağılımı değişmeden bunların hiçbiri işe yaramaz' diye agresif bir tavırla konuştu. Hiçbir şey yapmamaktan iyi olduğunu söyleyip kendisinin başka bir önerisinin olup olmadığını sordum. Herhangi bir önerisi yoktu. Diğer katılımcılar da gizlice 'ona bakmayın, o hep böyledir, beş parmağın beşi bir değildir' diye açıklama yaptılar."
"Bazı öğretmenler yorgun olduklarını, bu nedenle eve gitmek için aceleci davrandıklarını ifade ettiler."
"Eğitim süresince kimi katılımcılar ve özellikle dez avantajlı bölgelerde yer alan okullarda görev yapan öğretmenler iletişime ve paylaşıma açık, karşılaştıkları sorunları eğitimin konusuna göre grupla paylaşırken, Rehberlik Araştırma Merkezinden gelen ve göreceli olarak daha merkezi okullarda çalışan rehber öğretmenler savunucu ,ön yargılı ve iletişime kapalı davrandılar."
"Grupta genel olarak ''biz bunları biliyoruz, bu eğitimlerden geçtik ''havasına rağmen verilen arada cd'yi kopya etme talepleri oldu. Ya da kimi katılımcılar okullarında bu eğitimin öğrenci velilerine verilmesi talebinde bulundular. Eğitim süresince not tuttular."
"Kurumlar personelini eğitimin içeriği hakkında eğitimden bir gün önce ya da eğitim gününde bilgilendirdiği için katılımcılar,eğitimi bir yük olarak görüyor ve ön yargılı davranıyorlar.Tabii bu birazda katılımcıların kendi kişisel özellikleri ile ilgili."
"Birkaç kişi arkada konuşuyorlardı. Bir de bir öğretmen hanım sakız çiğniyordu. Oturum ilerledikçe kendisine bakarak sorduğum birkaç soru sonunda sakızını saklayıp daha düzgün ve aktif bir tavır aldı."
"Kişiler imza karşılığı bu eğitimlere geldikleri için tepkili olduklarını, dönem boyunca şiddetle ilgili pek çok eğitim aldıklarını ve bunların ayrıntılarını bildiklerini, bu eğitimin velilere verilmesi gerektiğini vurguladılar."
"Okulda görevli öğretmenlerden direnç gösterenler oldu. Bu eğitimin daha çok velilere verilmesi gerektiğini ,kendilerinin çok sık eğitimlere katıldıklarını ve konuları bildiklerini,uzun süren mesai saatlerinin üzerine ya da mesai öncesi böyle bir eğitime girmenin kendilerini sıktığını ifade edenler oldu. Bazı öğretmenler sınıflarında susturmaya çalıştıkları yaramaz öğrenciler gibi davrandılar. Bazıları birbirlerini uzun zamandır görmemişlerdi herhalde! Kendi aralarında epeyce konuştular. Kendilerini uygun bir dille uyararak bazen anlatımı mı kesip susarak uyarmak durumunda kaldım"
"Bazı katılımcıların ortamı sulandırma ve bu motivasyonla anlatılanlara ilişkin çeldirici soru sorma ihtiyaçlarını hissettiğimde gruba koşulsuz kabul göstermekte zorlandım."
"Bu oturumda sadece kendi aralarında konuşmaları durumunda uyardığımda, sizin bu yaptığınız da şiddet değil mi gibi bir takım gereksiz (bunu söylerken gülmesi, arkadaşlarından abartılı bir sesle 'değil mi arkadaşlar? diyerek destek beklemesi) şeylere cevap vermek dışında problem yoktu."
"Grup okul yöneticilerinden oluşuyordu. Okul yöneticileri 'şiddet bizim ailelerimizde ve okullarımızda yaşanmıyor, bizim bu konularda bilgilendirilmeye ihtiyacımız yok, neden bizler çağrıldık' gibi söylemlerle başlangıçta konudan uzak durdular."
"Eğitimin başında beklerken katılımcılar, 'bu tür eğitimlerin çokluğu ve bundan sıkıldıklarını' söyleyip, 'bu eğitim ne kadar sürecek' diye sorarlarken, eğitimin sonunda sürenin kısalığından, daha uzun tutulması gerektiğinden bahsetmeleri, herkesin konuşma isteği ve coşkuları keyif vericiydi."
"Üyelerin çalışmanın başında "biz şiddete şahit olmuyoruz, çevremiz de ve evimizde böyle şeyler yaşanmıyor" şeklinde söylemlerinin özellikle şiddet çeşitlerinin aktarımından sonra değişime uğradığı gözlendi
"Katılımcılar şiddeti daha çok okul bazında konuşmak istediler. Bunu fark edip ben de konu örneklerini daha çok okul bazında vermeye çalıştım. Okullarında yaşadıkları akranlar arasındaki zorbalık, öğrencilerin olumsuz davranış sergileyen gruplarda yer almaları, disiplin sorunları, duygusal ve sosyal şiddet ile taciz olaylarını daha çok paylaştılar. Çözüm önerileri almak istediler."
"Okul yönetimi,rehberlik servisi ve öğretmenler arasında iyi bir iletişim ve işbirliği varsa, kişiler ekip çalışmasına yatkın, bilgilenmeye açık ise eğitimlerde verimli geçiyor."
"Çocuk ihmal ve istismarı ile ilgili bölümde, yoğun olarak sınıfta problemli öğrencilerle baş etmekte zorlandıklarını ve bu çocukların sınıf düzenine ve arkadaşlarına zarar vermelerine engel olamadıklarını ifade ederek programdan beklentilerinin bu sorunlarının çözümüne katkıda bulunması olduğunu söylediler."
"Oturumun sonunda konu ile yakından ilgili ve okullarında bu yönde aktif çalışma yapan birkaç okul yöneticisi çözüm önerilerinin yetersiz olduğu yönünde görüşlerini iletti. Şiddetin nedenlerinden çok, şiddeti engellemek için neler yapılması gerekliliğinin önem taşıdığını vurguladı."
"Sorun olarak sayılmasa da grup üyelerinin mesleki konumlarından dolayı edindikleri bilgileri uygulama ve şiddeti engelleme , çözüm yolları bulma gibi konularda endişeleri vardı. Bu tür eğitimleri sık sık aldıklarını ancak toplumda değişen fazla bir şeyin olmadığını, çözüm yollarının üzerinde çok durulmadığını ifade ettiler."
Belki zorunlu olarak eğitime gönderilmekti bu olumsuzluğa neden olan. Belki eğitimin içeriği ile ilgili olarak yeterince bilgilendirilmemek… Belki daha rahat bir ortamda, daha uygun zamanda katılsalardı böyle bir tepki göstermeyeceklerdi… Belki verilen bilgiler yetersizdi ya da ihtiyaçlarına uygun değildi… Ama bu bir eğitimdi ve mesleği birincil derecede eğitim olan ve bu sorunla birebir uğraşması gereken bir gruba veriliyordu. O nedenle verilen tepkileri kabullenmekte zorlandık.
Acaba buna sürekli bir çok konuda eğitim almanın yarattığı bıkkınlık mı neden olmuştu? ya da bu sorunla yoğun şekilde karşılaşmak ve çözüm üretememenin getirdiği bir duyarsızlık mı? Bunlardan her hangi biri neden olabilir. Ama hiç biri bu tavır için mazeret olmasa bile en çok ifade edilen neden, ne yazık ki doğru değildi. Bu konuda yeterince bilgi ve donanıma sahip oldukları…
Eğitimcilerin ifadelerine göre katılımcıların büyük bir çoğunluğu;
" Bir çok şiddet türünü( küsme, elinden maaşını alma, eleştirme, dalga geçme vb.)bilmiyorlar, hatta bazıları sayılan türleri şiddet olarak kabul etmek bile istemiyorlar. Ayrıca eğitimin sonunda uygulanan anketin ilk sayfasında şiddet görüyor musunuz ya da gösteriyor musunuz sorularını "hayır" şeklinde yanıtlayanların bir kısmı 2. sayfada yer alan şiddet çeşitlerinden biri ya da bir kaçını işaretlemişler.
" Aile içi şiddet vakalarını nereye yönlendirecekleri konusunda kurumsal bilgilere sahip değiller.
" Bu konuda uygulanan yasalardan ve içeriğinden haberleri yok.
" Okullarında yoğun şekilde yaşadıkları şiddet vakalarının aile içi şiddetle ne kadar güçlü bağlarının olduğunun farkında değiller.
" Aile içi şiddeti halen aile içi bir mesele olarak görenler var.
" Bazıları öğrencilerin üzerinde otorite kurmak için şiddet gösterebiliyorlar.
Kuşkusuz genelleme yapılamaz. Bir çok idareci ve öğretmen de eğitimi ilgi ile dinleyip aktif katılım gösterdiler. Yaşadıkları ya da tanık oldukları şiddet olaylarını, karamsarlıklarını, düşüncelerini bizlerle paylaştılar, yapıcı eleştiri ve önerilerde bulundular. Bir sonraki yazıda da onlara yer vereceğiz…