Güncelleme Tarihi:
NEŞE HACISALİHOĞLU'NUN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN....
KAMPANYADA DÜN VE BUGÜN.....TIKLAYIN
AİLE İÇİ ŞİDDETE SON KAMPANYASI TAM GAZ...TIKLAYIN...
Hürriyet'in Aile İçi Şiddete Son Kampanyası eğitimler sırasında eğitimciler çok sık şiddet mağduru insanlarla karşılaştılar. Bu insanlar bazen duygularını grupla paylaştılar. Bu paylaşımlar kimi zaman öfke dolu sözler, hakaretlerle dile getirildi, kimi zaman çaresizlik içinde gözyaşı dökülerek…
Kimi kadınlar ise kendisini, eşini ya da yaşadığı olayı komik bir biçimde dramatize ederek anlattı. Bu da onların böylesine ağır bir travmayla başa çıkma biçimiydi ve kimi zaman gruba da iyi geldi.
Bazen gizli gizli gözyaşı döktüler, yardım etmek üzere yakınlaşma çabalarımıza bile "gözüme bir şey kaçtı" diyerek kapandılar. Bazen nefes alışları sıklaştı, kıpırtıları arttı, bakışları buğulanarak eğitim mekanını terk ettiler.
Bazıları ise "kol kırılır yen içinde kalır" öğretisine uygun şekilde yaşadıklarını paylaşmanın ayıp olduğuna inanarak acı bir tebessümle, birçok söyleneni mimikleriyle onaylayarak izledi eğitimi…
Bazı oturumlara şiddet göreni komşusu çekiştirerek getirdi, bazısında annesi ya da bir akrabası yardım istedi…
Eğitimciler mümkün olduğu kadar mağdurların sıkıntılarını, çaresizliklerini, korkularını paylaşarak yalnız olmadıklarını hissettirmeye, hukuki ya da psikolojik alanda destek alabilmeleri için yol göstermeye çalıştılar. İşte eğitimcilerin raporlarından ve karşılaşılan vakalardan birkaç alıntı;
ÇABUK BİR ŞEKİLDE ORTADAN KAYBOLMAM LAZIM
"Sabah eğitime katılan kadınlardan birisi öğleden sonra mahallesinde şiddete maruz kalan iki kadını eğitime getirdi. Eğitim sonrasında iki kadın özel olarak görüşmek istediğini söylediler. Kadınlardan birisi kendisinin şiddet gördüğünü, son zamanlarda yasal haklarını kullanma tehdidiyle şiddetin azaldığını söyledi. İkisi de eğitimli değildi, ev temizliği ve evde el işi yaparak para kazanıyorlardı. Evin geçimini onlar sağlıyordu.
Diğer kadın ise 6 çocuğu olduğunu, eşinin sürekli kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, geçimlerini sağlamadığını, kendi kazandığını da elinden aldığını, çocuklarıyla onu kabul edecek hiçbir akrabası olmadığını, çaresizlik içinde yaşadığı şiddete katlandığını anlattı. Kendisine karakoldan, Sosyal Hizmetler'den yardım alabileceğinden, yasal haklarından, sığınma evlerinden söz ettim.
Eşinin şu anda burada olduğunu ve bu şekilde konuştuğunu duysa kendisini öldüreceğini, o nedenle yasal haklarını kullanabilmek için önce kendisinin ve çocuklarının eşinin bulamayacağı güvenli bir yere sığınması gerektiğini anlattı ve 'Karakola başvuramam, kocam duyarsa beni öldürür. Bu konuda farklı bir yolla yardımınız dokunabilir mi? Benim çok çabuk bir şekilde ortadan kaybolmam lazım. Yardım ederseniz de sağ olun, etmezseniz de' dedi.
Önce Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, daha sonra o ilçedeki Toplum Merkezi ve Belediye ile görüşülerek kadına zarar vermeden onu ve çocuklarını bir sığınma evine yerleştirmenin yolunu bulmaya çalıştık. Büyük çocukların yaşı sığınma evine kabul açısından sınırdaydı.
Ne yazık ki Sosyal Hizmetler bazı prosedürleri işletmesi gerektiği için kadının toplum merkezi ya da il müdürlüğüne başvurması ve sosyal inceleme yapılması gerektiğinden söz etti. Tehlikeden söz edildiğinde polisin yardımcı olabileceği söylendi.
Oysa kadın, eşinden korkusu nedeniyle karakola başvurmayı kabul etmiyordu. Toplum merkezi müdürüne birlikte kadınla merkezde görüşmeyi önerdik.
Ne yazık ki en önemli sorumluluklarından birinin insanların bu tür problemlerinin çözümüne katkıda bulunmak olan bu kurumun müdürü, "Bu kadın bir süre sonra ortadan kaybolduğunda, semtte yaşayan diğer kadınların eşleri buradaki kurslara kadınların gelmesini engelleyebilirler. Kurum açısından uygun bir durum değil" diyerek bu teklifi reddetti.
Kadınla evinde yapılacak görüşme hem görüşeni hem de kadını tehlikeye atabileceği için bu kez de Belediye'den yardım istedik. Ancak kadını tekrar aradığımızda çok şaşırtıcı bir gelişme olduğunu, işin seyrinin değiştiğini gördük: Kadın, bizlere başvurduğunu duyarsa kendisini öldüreceğinden korktuğu eşine devletten bir şekilde yardım gelebileceğinden söz etmiş, özellikle maddi bir beklenti içine girdiği anlaşılan aile meclisi, eşinin babasının evine yerleşmesine ve kadının çocuklarla birlikte yaşadıkları evde kalmasına karar vermişti. Israrla eve ziyarete gelinmesi ve ne kadar sefil ve aç durumda olduklarının görülmesini istiyordu.
Ona bu konunun farklı olduğunu, ancak gördüğü şiddetle ilgili bir destek isterse yardımcı olabileceğimizi ama maddi yardım konusunda ancak belediyeden destek sağlamaya çalışacağımızı söyledik ve kadını belediyenin sağladığı yardımlardan yararlanabilmesi için iletişim kurduğumuz ilgili kişilere yönlendirdik.
Çoğu zaman insanların yaşamına ancak izin verdikleri ölçüde girebiliyor, imkan bulsanız bile izin verdikleri ölçüde destekleyebiliyorsunuz. Kimi zaman bu olayda olduğu gibi insan yaşadığı sefaletten bir parça kurtulabileceği umuduyla öldürmesinden korktuğu eşiyle bile işbirliğine girebiliyor. Bu işbirliğinin gelecek olan yardımdan sonra bozulabileceğini hesaba katmadan ya da çocuklarının birkaç gün daha karnını doyurabilmek için bir süre sonra tekrar dayak yemeyi göze alarak…