Güncelleme Tarihi:
Güzel Sanatlar Lisesi’nin birincisi MEHMET HAKAN GÜLŞEN
İNSANLARA BAKMAYI ÖĞRENDİM
MEHMET Hakan Gülşen, ilkokul birinci sınıfta görme engelliler okuluna gitti, daha sonra kaynaştırmalı eğitime başladı. Okul yöneticileri önce onu kaydetmek istemedi. Ancak derslerdeki başarısı ve akranlarıyla uyumunu görünce ön yargıların yerini destek aldı. Aydın Doğan Güzel Sanatlar Lisesi Müzik bölümünü kazandı. Desteği hissettikçe daha fazla çalıştı, motivasyonu hep yüksekti. Piyano, bağlama, akordeon çalıyor, ney üflüyordu Mehmet Hakan. 100 üzerinden 87 ortalama ile okul birincisi olarak mezun oldu. Şimdi hedefi ney üzerine eğitim almak: “Annem, babam ve ağabeyim hep destek verdi. İyi ki kaynaştırma eğitimi aldım. Bu eğitim hayatı, bana çok şey öğretti. İnsanlarla iletişimde yüzlerini görmesek de onlara bakmayı, iletişim kurmayı öğrendik, jest ve mimikleri kazandık. Arkadaşlarım kendilerinden farklı görmedi. Öğretmenlerim de ayrımı yapmadı.”
Sosyal Bilimler Lisesi’nin birincisi OĞUZ UĞUR
ARKADAŞLARIMLA ÇALIŞTIM
İSTANBUL Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi birincisi Oğuz Uğur, doğuştan görme engelli. Aşçı bir baba ile ev hanımı annenin iki çocuğundan biri. Parıltı Derneği’nin önerisi ile görme engelliler okuluna değil de mahallesindeki bir ilkokula giden Oğuz, 8 yıllık eğitimini burada tamamladı. 9 yaşındayken yelkenli tekne kullanmaya başlayan ve rüzgar değişimlerini ve sesleri algılayıp, rotasını hangi yöne kıracağını bile hesaplayan Oğuz’un okul hayatı boyunca en sevdiği ders matematik oldu. Liseyi 100 üzerinden 94 ortalama ile birinci olarak bitiren Oğuz şunları söylüyor: “Arkadaşlarımla ortaklaşa çalıştım. Lisede en büyük zorluğu hazırlık sınıfında kabartma olmayan ders kitaplarından çektim. Üniversite sınavında da okuyucular nedeniyle sıkıntı yaşadım. Hukuk ya da siyaset bilimi eğitimi almak istiyorum. İnsanlara ‘ben görme engelliyim, merak ettiğiniz bir konu varsa açıklayabilirim’ diyorum rahatlıyorlar. Annemin girişkenliği olmasaydı buralara gelemezdim. Hayatımın dönüm noktalarından biri de Parıltı Derneği ile tanışmam oldu. Beni bağımsız harekete zorladılar, kimseye mecbur kalmadan yaşamayı öğrettiler.”
EKSİKLERİ ÖĞRETMENLERİM TAMAMLADI
İMAM bir babanın ev kadını bir annenin beş çocuğunun en küçüğü olan Huzeyfe Aydın, Adapazarı Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni birincilikle bitirdi.
YGS’de 1781’inci olan Huzeyfe doğuştan görme engelli. Ana sınıfından itibaren kaynaştırma öğrencisi. Huzeyfe şunları anlatıyor: “Ayrıcalık görmedim, öğretmenlerim ne beni dışladı, ne de kopya verdi. Tek büyük sıkıntım görmeyenler için kabartma harflerle yazılan Arapça kitabımın olmamasıydı. Eksikleri öğretmenlerimizin fedakâr çalışmaları ile atlatmaya çalıştım.
En büyük dileğim benden sonra eğitim alacak görme engelli arkadaşlarımın şekilli ya da şekilsiz her türlü kaynağa rahatça ulaşabilmeleri.
Toplumun görme engellileri tanıması için kaynaştırmalı eğitim çok önemli.
Birçok öğretmenimin ilk görme engelli öğrencisi ben olmama rağmen, sanki özel eğitim uzmanıymış gibi bana katkıda bulundular.”
HANGİ ENGEL BİZE ZİNCİR VURABİLİR
2004 yazında Olimpos yolculuğunda tanıştım Özge Çeltik’le. 5-6 yaşlarındaydı. Kimseyle iletişim kuramıyor, sık sık sinir krizleri geçiriyor, ağlıyor, zaman zaman gözü bir şey görmüyordu. Aynı zamanda inanılmaz bir müzik yeteneğine sahipti Özge, sevdiği sanatçıların şarkılarını bire bir taklit ederek söylüyordu.
Özge büyüdükçe sıkıntılar da büyüyordu.
Annesi avukat Suna Ağı, her konuştuğumuzda dağları aşan sorunlardan söz ediyordu. Mesela, özel eğitim gerektiren çocuklarla diğerlerinin bir arada olduğu kaynaştırma sınıfından velilerin zoruyla Özge’nin kovulduğunu anlatmıştı. Suna Ağı, okul yönetimi ve velilere karşı mücadele verdi.
Bu zorlu yolda ne Suna vazgeçti mücadelesinden ne de Özge...
Özge Manisa Güzel Sanatlar Lisesi’ni başarıyla bitirdi bu yıl. Üniversite sınavında 100 puan barajını da geçti. Şimdi konservatuvara hazırlanıyor.
Yıllar önce göz göze bile iletişim kuramayan o küçük kız, sistemin, insanların önüne çıkardığı tüm engelleri annesiyle el ele vererek aştı.
Elbette hiç kolay olmadı bu yolculuk.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre örgün eğitimdeki engelli öğrenci sayısı 300 binden fazla. Mevzuatta engelliler için önemli düzenlemeler yer alsa da engelli çocuklar ve aileleri uygulamada birçok sıkıntı yaşayabiliyor. Kaynaştırma eğitimi yapan çoğu okulların sınıf mevcutları kalabalık. Okulların büyük bölümünde özel eğitim öğretmeni bulunmuyor. Birçok okulda kaynaştırma öğrencileri için hazırlanması gereken Bireysel Eğitim Programı uygulanmıyor. İyi bir okul bulunsa bile bu kez de engelsiz çocukların aileleri sorun çıkarabiliyor. Tüm bu sıkıntıların arasında aile desteği alabilen, iyi bir öğretmen, okul bulabilenler sonuca ulaşıyor ve başarılı oluyor.
Dünyada da kabul görmüş olan kaynaştırma eğitimi, eksiksiz uygulandığında hepimizi mutlu eden bu mucizelerin sayısı da artacak. / Demet BİLGE
BAŞARININ ŞİFRELERİ
MERT Kılıçkan, doğduğunda 1340 gramdı. Prematüre retina bozukluğu teşhisi kondu. 8 defa ameliyat oldu. Ailesi 13 sene önce oğullarına görme engeli teşhisi konduktan sonra hayata küsmedi. Onun akranları gibi eğitim alıp, farklı yönlerini de geliştirmesi için çabalamaya, araştırmaya başladı. 13 yıl boyunca her ay İstanbul’daki Parıltı Görmeyen Çocuk Destek Derneği’ne getirdiler. Kaynaştırma öğrencisi olarak eğitimine Yahya Kemal Beyatlı İlköğretim Okulu’nda devam eden Mert Kılıçkan, derslerinde çok başarılı. TEOG’da sadece 3 yanlışı olan Mert, “Hem piyano hem dersler bazen zor gelse de ikisini bir yürütmeyi başardım. Ancak ileride hayatıma akademik başarılara öncelik vererek devam etmek istiyorum. Müzikte de ilerlemek istiyorum. Azimli olan herkesin başarabileceğine inanıyorum” diyor.
ÖĞRETMENİ: GÖZLERİMİ KAPATIP PİYANO ÇALDIM
Mert’le iki buçuk sene önce çalışmaya başlayan piyano öğretmeni Buğra Aksey ile kendi aralarında geliştirdikleri özel şifreleme yöntemini şöyle anlattı: “Mert’le tanıştıktan sonra görmeden nasıl piyano çalınabileceğini hayal edip evde gözlerimi kapatıp piyano çalmaya başladım. Kendi bildiklerimle onun bildiklerini birleştirip özel bir şifre oluşturdum. Bunu ilk başta ‘Word’ olarak yazıp ‘Bril’ alfabesine döktüm. Sezgi ve ezberinin çok kuvvetli olması kıymetliydi. Yeteneği ve sezgileri dışında çok disiplinli bir çocuk. Geçen yıl Uluslararası Genç Yetenekler Müzik Yarışması’nda ödül aldıktan sonra başarısı sosyal medyada paylaşıldı. Fazıl Say’a kadar gitti. TEOG döneminde piyanoyu bırakmadı. Programını ayarlayarak çalıştık.” /Banu ŞEN
SAĞLAM AİLE İYİ EĞİTİMCİ VARSA ENGEL KALMAZ
Dr. Hale Bacakoğlu (Milli Eğitim Bakanlığı Grup Başkanı, Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği Yönetim Kurulu Başkanı): Kaynaştırmada ilk etapta sıkıntılar yaşanabiliyor. Biz de okul öncesinden itibaren kaynaştırmaya yönlendirmeye çalışıyoruz. Özellikle okul öncesi, sınıf ve branş öğretmenlerin engelli çocukların özel eğitim hakkında bilgi eksikleri nedeniyle sıkıntı yaşanıyor. Ortam düzenlemesi, teknolojik destek sağlanırsa kaynaştırmada başarılı olabiliyor çocuklar. Bilgisayar ekran okuma programları sesli olarak sağlandığı takdirde çocuklar eğitim hayatında akademik başarı açısından yaşıtlarını yakalıyor ve o ortamlarda birinci olabiliyor. Tek sloganımız var: ‘Arkasında sağlam aile, iyi bir eğitimci ve bilinçli bir toplum olduğu sürece engelli çocuk kalmayacak.’ Eğitim aileden başlıyor. Bu çocukların ellerinde yeterince kaynak ve destek olsa çok daha başarılı olurlar.”
YAŞITLAR BİRLİKTE YAŞAMAYI ÖĞRENİYOR
Celil Güngör (MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü): Kaynaştırma öğrencilerimiz okullarımızda okul ortamlarında hem önemli başarılar elde ediyor hem de diğer akranlarıyla birlikte karşılıklı iletişim içinde olmayı, işbirliği içerisinde birlikte yaşamayı bu yaşlarda öğrenmiş oluyorlar. Bunlar size ulaşan başarılar, bunun dışında kaynaştırma öğrencilerinin pek çok başarı hikâyesi var. Bu başarılar kaynaştırma uygulamamızın gerekliliğini ve önemini anlatıyor. Kaynaştırma konusunda bilgisizlikten kaynaklanan tereddütlü kesimlere mesaj vermiş oluyoruz. Bu öğrencilerin sınıf ortamında bulunmaması gerektiği gibi görüşler yaygın değil. Zaman zaman küçük vakalar olarak bize yansıyor. Ama biz hiç olmamasını istiyoruz. Bu başarılar yanlış anlaşılmaları engellemek de için birer örnek.”
ÖRGÜN EĞİTİMDE 306 BİN ENGELLİ VAR
Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) Haziran 2016 tarihli raporuna göre, Türkiye’de 0-18 yaş arasında, en az bir engeli olan yaklaşık 600 bin çocuk olduğu tahmin ediliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı 2016-2017 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre ise örgün eğitimdeki engelli öğrenci sayısı 306 bin 205.
Toplam kaynaştırma öğrencisi sayısı: 219 bin 728
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÖZLEŞMESİ NE DİYOR?
Engelliler genel eğitim sisteminden dışlanmamalı.
Yaşadıkları çevrede bütünleştirici, kaliteli ve parasız ilk ve ortaöğretime diğer bireylerle eşit olarak erişebilmelidir.
Engelliler, genel eğitim sistemi içinde ihtiyaç duydukları desteği almalıdır.
Engellilere yönelik bireyselleştirilmiş etkin destekleyici tedbirler, engellilerin tam katılımı hedefine uygun olarak, akademik ve sosyal gelişimi artırıcı ortamlarda sağlanmalıdır.