İslam’da reform: İslam = türban

SIRADAN ve sorumsuz Müslümanlar üstlerine alınmasınlar, bu yazının hedef ve muhatabı şu zevat: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik.

REJİMLE SORUNLARI

Konu
: Bu üç siyaset adamının Cumhuriyet rejimiyle sorunları.

Olay: Bir ilkokul öğretmeninin okula gidip gelirken başına türban takması; ölümsüz imam hatip davası ve sorunu.

Örnek: Danıştay’ın türban kararı ve Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliği’nin imam hatiplileri kayıran maddesini iptal etmesi.

Üçlünün eleştirisi: "Bu anlayış, otoriter ve diktatör rejimlerin felsefesidir" / "Görebildiğim kadarıyla bu karar dini bir vecibeyi örnek olarak gösteriyor." (Gül). "İnsanın özel alanı vardır. Kamusal alan vardır. Bir de kamu alanı vardır. Bunlar evin içine de karışacaklar. Türkiye yol geçen hanı değil. Herkes yerini bellesin. Biz ülkede gerginlik olmasın, birileri nemalanmasın diye sabrediyoruz" (Erdoğan)

DANSÖZLÜK DE YAPAMAZ

AKP zihniyeti, Cumhuriyet’e ve kurumlarına karşı topyekûn savaşa girişmiş durumda. Cumhuriyet’in Danıştay’ı, bir ilkokul öğretmeninin öğrencilere iyi örnek olmak zorunda olduğu yönünde karar alıyor. İlkokul öğretmeni futbol oynayabilir ama dansözlük yapamaz.

Cumhuriyet bir bütündür, din de bir bütündür. AKP iktidarı türban takmanın inanç özgürlüğünün koruması altında olduğunu; türban takarak üniversitede öğrencilik yapmanın, türban takarak devlet memuru olmanın sakıncası bulunmadığını ve türban takmanın bir dinsel zorunluluk olduğunu ileri sürüyor.

Din adamlarının bir bölümü baş örtmenin dinsel zorunluluk olmadığını düşünüyor. Örneğin, Kuran çevirmenlerinden Bahattin Uzunkaya çevirisinin indeks bölümünde, 24. Nur Suresi’nin 31. Ayeti’nin başörtüsü koşulu getirmediğini yazıyor.

Din bir bütündür dedim. Dinsel gerekçelerle türbanı savunanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin Müslüman vatandaşlarının laik bir Anayasa’ya, laik Medeni Kanuna, laik Borçlar Kanunu’na göre yaşamalarına itiraz etmiyorlar. Oysa toplumsal düzen ve hukuk bağlamında, aile, miras, evlat edinme, yasama yetkisi, kamu hukuku, ceza hukuku, muhakeme usulü, yargıçlık, ticaret, vergiler ve benzeri konularda Kuran’da ayetler var. Kuran hükümlerine uymak zorunluluk olmasına, uymamanın dinden çıkmak anlamına gelmesine karşın Müslüman kadınlar ve erkekler "Ben Müslümanım, Cumhuriyet kurum ve yasalarını tanımam" demiyor ya da diyemiyorlar. Ve çok iyi ediyorlar! Ama türban söz konusu olunca iş değişiyor.

Başbakan ve bakanları, Cumhuriyet’i doğrudan eleştiremedikleri için Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay gibi Cumhuriyet kurumlarının kararlarına karşı saldırıya geçiyorlar.

YAPTILAR AMA TERSİNE

AKP, Başbakan ve bakanlarının davranış ve sözlerini doğru yorumlamak için Cumhuriyetçi olmak gerekiyor. AKP, İslam’da tersine reform yapmış ve onu türbana indirgemiştir. Bu nedenle, hakem niyetine de olsa türbanı ve türbancıları savunmak, Cumhuriyet karşıtı safta yer almak anlamına gelir. Buna Hasan Cemal de dahildir!
Yazarın Tüm Yazıları