İngiliz raporu

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Sevgili okuyucularım, yarın 10 Kasım. Büyük Atatürk'ün ölüm yıldönümü. Anıtkabir'de insan seli bugün başlayacak ve yarın bir kez daha doruk noktasına ulaşacak. Türk milleti orada saygı duruşunda bulunacak.

Geçtiğimiz 29 Ekim günü Anıtkabir'i 230 bin kişi ziyaret etti. Bugün ve yarın bu rakamın bir milyonu geçmesi bekleniyor.

(Yarın günlerden pazartesi. Benim yazı günüm değil. Ancak yarın yazım çıkacak. Size -Atatürk'le ilgili- çok ilginç bir gazetecilik olayını aktaracağım.)

***

Bu haftaki Kuvayı Medya Dergisi'nde Atatürk'le ilgili bir rapor yayınlandı. Ankara'daki İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine, Atatürk'ün ölümünden 15 gün sonra İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na bir rapor gönderiyor. Bu raporun üzerinde iki damga var.

‘‘Çok gizli’’ ve ‘‘40 yıl süreyle açıklanmayacaktır.’’

Şimdi size bu raporu Kuvayı Medya Dergisi'nden özetliyorum. Bakınız. O tarihten kısa süre önce savaşmakta olduğumuz emperyalist ülkenin büyükelçisi, Atatürk hakkında neler yazıyor:

‘‘Gerçekten müstesna ve takdire değer bir kişiydi. 15 yıl içinde pek çok iyi şey yapmıştır. Atatürk'ün dinamik enerjisi üzerinde durmama gerek yok. Bu enerjinin dayanılmaz gücü, Türk ırkının tarihinde şimdiden önemli bir sayfa olarak yer almıştır.

Ancak ben, pek bilinmeyen başka bir özelliğine değinmek istiyorum. Bu da, Atatürk'ün doğuştan gelen, belki de farkında olmadan, tıpkı sütün kaymağını ayıran aletler gibi, faydasızı faydalıdan ayırma yeteneği idi.

‘‘Evetçi’’ olarak bilinen insanlardan (yağcılardan) hoşlanmıyor, bu tür insanları aşağılıyordu. Ahmak ve dalkavuklara tahammülü yoktu. Sömürücüleri sevmez, açgözlüleri hor görürdü. Ülkesi, ırkı ve insanları için yaşıyor, onlar için düşünüp onlar için çalışıyordu.

Korkarım gelecek kuşaklara Atatürk bir diktatör olarak aktarılacak. Bunun yanlış olacağı kanısındayım. Evet, o hem savaşta, hem de barışta büyük bir liderdi. Ancak gerçek bir diktatör değildi. Hitler ve Mussolini'nin tersine, devlette yönetim fonksiyonu yoktu. Af yetkisi, mahkemelere emir verme yetkisi yoktu. Diplomatik misyon temsilcilerini reddetme yetkisine sahip değildi...

Olayların gidişi, Atatürk'ün görüş açısının doğruluğunu, verdiği hükümlerin zekice olduğunu ve hata yapmadığını göstermiştir.

Atatürk'ün kavrama gücünde esrarengiz bir yön vardı. Konsantrasyon gücü olağanüstü idi.

Müslüman olarak doğmuş, ancak din karşıtı olmuştu. Doğruluğu sevmiş, günahtan nefret etmişti. İşini iyi bilen bir askerdi. Ancak savaştan nefret ederdi. Bağımsızlığı elde ettiği andan itibaren barışın peşinde koşmuş ve barış ortamını sağlamayı başarmıştı.

Türkiye'nin kaderini elleri arasına aldığından beri, Kemalist Cumhuriyet'in dostluk elini uzatmadığı ve aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nun düşmanlarının da bulunduğu tek bir komşusu bile yoktur.

Atatürk, yapılması gerektiğine inandığı şeyleri korkusuzca yerine getirmekten asla vazgeçmemişti. Hastalığının şiddetlendiği anlarda ölüme çok yakınlaşmış olsa bile, beynine ve yüreğine korku asla yerleşmemişti.

O, Türk milletine hizmet ederken öldü. Ölüm bile büyük zaferini ondan çalmayı başaramadı.

İnsanlara hayatlarını, onur ve şereflerini ve insanca yaşama yolunu vermiş, belki de daha önemlisi, bu haklarına sahip çıkmalarını sağlayacak bağımsızlığı tattırmıştır.’’

***

Üzerinde ‘‘40 yıl boyunca açıklanmayacak’’ damgası bulunan ve 6 sayfadan oluşan bu resmi rapor, şimdi İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde E-736l sayısıyla kayıtlı.

25 kasım 1938 tarihli bu belgeyi alan Londra'daki İngiliz diplomatları, yazının kapak sayfası üzerine birbiri ardına notlar düşmüşler:

‘‘Atatürk'ün kişiliği ve eserleri hakkında yaptığı bu ilginç değerlendirme nedeniyle Lorain'e teşekkür etmeliyiz.’’

‘‘Evet, kesinlikle aynı fikirdeyim.’’

‘‘Çok teşekkürler.’’

***

Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin şan ve şeref abidesidir. Ama ne utanç vericidir ki, bizim içimizden fışkıran bazı şerefsizler, Atatürk'e sövüp, saymaktadır. Bunlarda milliyet, insanlık, ahlak ve utanma duygusu yoktur.

Bunlar din tüccarıdır, Müslümanlık sömürücüsüdür.

Atatürk, halkı söğüşleyen bu üçkâğıtçıların gerçek yüzünü taaa gençliğinde keşfetmiş, ne mal olduklarını görmüştür.

Şimdi Atatürk'e sövenlere bir bakınız!.. Hepsinin işi Müslümanların parasını tokatlayıp cebe atmak, bu yöntemle parasal ve siyasal güç kazanmaktır.

Bunlar Osmanlı İmparatorluğunu da sürekli sömürmüşler, tekke, zaviye ve medreselerde yan gelip yatmışlar, Türk çocukları cephelerde savaşıp şehit düşerken, bu uyanıklar İstanbul ve diğer kentlerimizde din ticareti yaparak ha bire semirmişlerdir.

İngiliz Büyükelçisi'nin raporunda yer alan bir cümleye katılmıyorum. Atatürk din karşıtı değildi. Onun karşı olduğu, milletimizi sülük gibi emen din tüccarı parazitlerdi. Atatürk, tokatı işte o yobazlara vurdu.

Helal olsun.

Ne yaptıysa, kafasının ve yüreğinin ışığından bu memlekete neler verdiyse, o da bize helal etsin.

***

Emin Çölaşan'ın notu:

Anıtkabir Komutanlığı'na bağlı Müze Kitaplık ve Kültürel Faaliyetler Müdürlüğü bünyesinde Atatürk Belgeliği oluşturuldu. Burada fotoğraf, belge ve kupür arşivi de yer alıyor. Arşivde 4816 adet Atatürk resmi var.

Ancak bu arşivin, bugüne kadar yayınlanmamış ve halkımızın elinde bulunan Atatürk fotoğraflarıyla daha da zenginleşmesi gerekiyor.

Bu amaçla, elinde orijinal Atatürk fotoğrafı ya da belgeleri olanların Anıtkabir Müze Müdürü Oya Eskici'ye başvurmaları rica olunuyor.

(Tel: 0312 231 79 75 Faks: 0312 231 53 80)

Yazarın Tüm Yazıları