Güncelleme Tarihi:
Başlığımız Erol Akyavaş'ın bir resminin adı. Geçen yıl aramızdan ayrılan Erol Akyavaş, adına yaraşır bir retrospektif sergisiyle anılıyor. Daha gencecik bir sanatçıyken New York Modern Sanatlar Müzesi'ne kabul edilen Akyavaş, bu konuda hálá ilk ve tek olma özelliğini sürdürüyor. Erol Akyavaş'ın sanatını bütünüyle kavramayı amaçlayan bu sergi Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde 30 Kasım'a kadar sürecek.
Bilgi Üniversitesi'nin öncülüğüyle hazırlanan ‘‘Erol Akyavaş Retrospektifi'' sergisi Serhan Ada'nın koordinatörlüğünde, Galeri Nev yöneticisi Haldun Dostoğlu ve sanat tarihçisi ve eleştirmen Beral Madra'nın küratörlüğünde hazırlanmış. Sergi aynı anda üç mekanda; Dolmabahçe Kültür Merkezi (DKM), Galeri Nev Ankara ve Bilgi Atölye 111'de gerçekleşiyor. DKM'de sanatçının 120'ye yakın koleksiyonerle görüşülerek bir araya getirilen 300'ün üzerindeki yağlıboya tablosu, Bilgi Atölye 111'de afişleri, fotoğrafları, mektupları, Bosna İşleri ve desenleri, Galeri Nev Ankara'daysa ‘‘Miraçname'' serisi yer alacak.
‘‘Kapı'', ‘‘Kaleler'', ‘‘Doğa, Gövde ve Parçalanmış Dünya'', ‘‘Büyük Anlatılar'', ‘‘İkonoklastlar için İkonlar'', ‘‘Fihi Ma Fih'' gibi on altı başlık altında hazırlanan serginin küratörlerinden Haldun Dostoğlu bu projeyi şöyle anlatıyor:
‘‘Hakikaten Türkiye'de hazırlanmış en önemli retrospektif sergisi. Ayrıca da bir sanatçı için yapılan kişisel sergiler açısından bakıldığında da Türkiye'deki en önemli ve kapsamlı kişisel sergi olduğunu söyleyebiliriz. İngilizce ve Türkçe hazırlanan Erol Akyavaş kitabı da sanatçının 700 eserini içeriyor. Akyavaş bu bakımdan dünya sanatçıları arasında bile şanslı sayılabilir çünkü kitabın hazırlanması da çok ciddi bir operasyon.
‘‘Böyle bir serginin altyapısı hazırdı ama 300 adet eseri bir araya getirmek biraz zor oldu ve zaman aldı. Amerika'dan, İsviçre'den getirtilen eserler var. Sergi tam olarak 24 aylık bir çalışmanın ürünü. Konu ilk kez yine bu mekandaki bir sergi açılışında büyük bir Erol Akyavaş hayranı olan Bilgi Üniversitesi'nin Mütevelli Heyet Başkanı Oğuz Özerden'in ‘Neden bu salonda bir Erol Akyavaş sergisi yapmıyoruz?' sorusuyla gündeme geldi. Ardından 1998'in Kasım ayında Oğuz Özerden ile Erol Akyavaş Akyavaş'ın Salacak'taki evinde el sıkışarak projeyi başlattı.''
Bu sergi ölçüt olacak
‘‘Aslında bu proje tam altı yıldır filan kafamızda dönüp duruyordu, gerçekleştirmek için uğraşıyorduk. Erol Bey'in sağlığında bu projeye talip olan başka kurumlar da oldu ama Türkiye'nin malum şartları yüzünden işler bir türlü ilerlemedi. Sonunda 12-13 kişilik bir ekibin özellikle son sekiz ayda çok yoğun verdikleri bir emeğin sonucu olarak ortaya çıktı. Benim en çok önem verdiğim noktalardan biri de bu sergiyle Türkiye'de retrospektif sergi kavramının yeni bir skalası oldu. Artık bundan sonra açılacak retrospektif sergiler için ölçüt bu sergi olacak.
‘‘Erol Bey ile 1985 yılından beri tanışıyoruz. 1987'de birlikte ilk projemiz olan ‘Miraçname'yi gerçekleştirdik. Metinlerini İslam tarihi profesörü Muhammed Arkoun'un yazdığı bu çalışma sekiz bölümden oluşan bir albümdü. Bu şekilde başlayan profesyonel ilişkimizin yanı sıra, bir yandan da dostluğumuz gelişti. Ona hem büyük bir sevgim hem de saygım var. Onun sanatsal donanımının yanı sıra entelektüel yanı da beni çok etkiledi, ondan çok şey öğrendiğimi itiraf edebilirim. Biraz ukalaca olacak ama şunu biliyorum, ben olmasaydım bu sergi olmazdı. Eserler nerede, kimde, neler var, neler yok, bütün bunları aileninin dışında bilen tek insan benim. Bir de bu proje için daha önce başka kurumlarla da çok uğraştığımız için elimizde nasıl olacağına dair fikrimiz vardı. Tabii resimlerin tamamı gelemedi maalesef, özellikle Almanya ve Avrupa'dakileri teknik nedenlerle getiremedik ama kompozisyonu yüzde doksan realize edebildik.''
‘‘Bu sergide kent meydanı için düşündüğü ama hayata geçiremedği bir mimari enstalasyonun 1/10 ölçekli maketi de yer alıyor. Bu projede insan boyundan yüksek duvarları olan bir labirent tasarlanıyordu. Bu ses geçirmeyen labirentin içinde merkeze doğru yaklaştıkça teknik olarak dışarıyla ilişkinizi kesilecek, tam merkezdeyse dış sesler tamamen yok olacak ve Kabe'yi simgeleyen bir lazer ışığı görecektiniz.
‘‘Böyle bir projeyi Müslüman bir ülkede gerçekleştirmeyi göze alan Erol Akyavaş, İslami sembollerini özellikle de tasavvufu çok sık kullanan bir sanatçıydı. Fakat dikkat ederseniz o hep İslam'ın ortodoks düşüncesine karşı olan radikallerden yana olmuştur. Bir İslam düşünürü değil ama hem görsel hem düşünsel olarak İslam estetiğine hakimdir.''
Sanatı besleyen kökler
Erol Akyavaş gibi çok yaratıcı ve karmaşık bir sanatçıyla tam 44 yıl geçiren eşi İlona Akyavaş ise kendisinin de bir sanatçı olmasının onu anlamasına çok yardımı dokunduğunu söylüyor. Amerika'da yirmi yıl boyunca ‘‘commercial art'' (ticari sanat) denilen türde işler yaptığını anlatan Macar asıllı İlona Hanım, Erol Akyavaş'la yaşamının hem çok zor hem çok zevkli olduğunu söylüyor ve ekliyor:
‘‘Devamlı başında bir şey dönerdi, hiç boş kalmazdı. Çok meraklıydı, gece gündüz ya kitap okurdu, ya da düşünür ve bir şeyler tasarlardı. Televizyon seyrederken, telefonla konuşurken bile elinde bir defter, sürekli çizim yapardı. Zaten başka türlü bu resimler çıkamazdı. Erol, çok zor bir insandı ama onunla yaşadığım güzel ve heyecanlı bir hayattı.
‘‘Hayatının büyük bir bölümü Amerika'da geçmesine rağmen ülkesine çok bağlıydı. Belki uzakta olmasının etkisiyle köklerine dönmüştü, sanatı hep bu köklerden beslendi. Son zamanlarında Türkiye'ye dönmek istedi ve Salacak'taki evde gözlerini yumdu. Keşke hayatta olabilseydi de bu sergiyi görebilseydi...''
Erol Akyavaş'ın Retrospektif Sergisinde yer alan desenler 7 Ocak'a kadar Bilgi Atölye 111'de haftanın her günü görülebilir.
Sıraselviler Cad. No: 111, Taksim.