İki kopya çoğaltılan kaset

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Alaatin Çakıcı'nın Eyüp Aşık'la yaptığı konuşmanın bandını önce telefonda dinledim.

Paris muhabirimiz Muammer Elveren, 18 Ağustos gününden beri bu kasetin peşindeydi.

Aynı saatlerde bir başka şey daha öğrendik. Kasetin bir kopyası da bir siyasi parti genel başkanına gönderilmişti.

ÇİLLER'E DE GÖNDERİLDİ

Bu büyük bir ihtimalle Tansu Çiller veya ona çok yakın bir kişi olan Meral Akşener'di.

Muammer, bana önce kasetin deşifresini geçti.

Konuşmalar dehşet vericiydi.

Bakanlık koltuğunda oturan birisinin bir kanun kaçağı ile böyle içli dışlı muhabbete girebileceğine inanmak mümkün değildi.

Muammer kaseti ele geçirince, ‘‘İlk uçağa atla Türkiye'ye gel’’ dedim.

Orly Havaalanı'ndan beni aradığında kaseti telefonun vericisine tut ve bana dinlet dedim.

Çakıcı'nın sesini tanıyordum.

Eyüp Aşık'ınkini ise daha da iyi. Aksanına kadar biliyordum.

Sesleri dinler dinlemez tanıdım.

Sonra Muammer gelince hep birlikte kaseti sonuna kadar dinledik.

Sesler gerçekten de ikisine aitti.

Eyüp Aşık'ın söylediği gibi, farklı konuşmalardan yapılan bir montaj olabilir mi?

Bandın bazı bölümlerinde kesintiye benzer boşluklar var. Bir yerinde telefon kesiliyor veya Çakıcı yeniden arıyor.

MONTAJ OLSA...

Ama bunlar önemli değil.

Konuşmalar montaj olsa bile Eyüp Aşık'ın da, Çakıcı'nın da söyledikleri dehşet verici.

Konuşmanın hiçbir yerinde Aşık, kendi ağzından, ‘‘Mesut Bey yer değiştirsin dedi’’ diye bir şey söylemiyor.

Bunu Çakıcı söylüyor. Sanki böyle bir cümleyi bilerek Eyüp Aşık'a tasdik ettirmek istermiş gibi bir havada konuşuyor.

Ama Eyüp Aşık da ‘‘Hayır ben böyle bir şey söylemedim’’ demiyor.

En vahimi ise, Çakıcı'yı yakalamaya giden ekiple konuşarak ne olup bittiğini öğreneceği sözü veriyor.

Bu arada aralarında ilginç bir pazarlık geçtiği de anlaşılıyor.

Başbakan Mesut Yılmaz'ın bu anlaşma gereğince televizyona çıkıp bir konuşma yapacağı belirtiliyor.

Ve bu konuşmanın yapıldığı da vurgulanıyor.

Acaba bu nedir?

Bunun, Çakıcı'nın Flash TV'ye çıkıp yaptığı konuşma ile ilgili bir şey olduğunu sanıyorum.

Bunlar meselenin Mesut Yılmaz ve Eyüp Aşık'ı ilgilendiren bölümü.

Meselenin bir de devlet bankalarıyla ilgili olan bölümü var.

BANKA SÖZÜ

Çakıcı, kendisine bir devlet bankasının teklif edildiğini söylüyor.

Geçen hükümet döneminde bu konuda bazı söylentiler duymuştuk. Çakıcı'nın bazı kimseler adına telefonlar edip, ihaleden çekilmeye zorladığını duyuyorduk.

Şimdi onun ağzından bunu dinliyoruz.

Yani Çakıcı ile ilişkiler konusunda kimsenin eli ötekinden temiz değil.

Ayrıca, Çakıcı'nın Refahyol döneminde kimler adına kimlere telefon edip tehdit ettiğini birinci elden biliyoruz.

Çakıcı olayı, merkez sağdaki büyük hastalığı bir kere daha ortaya koydu.

Ne yazık ki, merkez sağın iki partisinden de bazı kişiler Çakıcı ve öteki bazı kabadayılarla ilişki içindeydi.

Bunların kimler olduğu her gün yazılıp çiziliyor.

Peki merkez sağ bu illetten nasıl kurtulacak? Cevabı basit: Bu çevrelerle ilişkisi olan, geçmişte rakiplerini sindirmek için bu çevreleri kullanan siyasetçileri temizleyerek.

YILMAZ'A DÜŞEN

Bunu ilk yapması gereken kişi de hiç kuşkusuz Başbakan Mesut Yılmaz'dır.

Çünkü çetelere karşı mücadeleyi topluma şeref meselesi olarak sunan kişi odur.

Bir kabadayı ile böylesine dehşet verici ilişkiye girmiş bir siyasetçiyi hâlâ yanında tutmaya devam ederse bu konudaki samimiyetinden şüphe duyma hakkına sahip olacağız.













Yazarın Tüm Yazıları