Güncelleme Tarihi:
Okullarda çocukların daha fazla sosyal beceri kazanması ve akademik başarılarının arttırılması amacıyla yapılan çalışmalar arasına ergoretapi de katıldı. Günlük aktivitelere katılım yoluyla sağlığı geliştirmeyi hedefleyen ergoterapi, özellikle ABD ve Avrupa’da her yaştan öğrenciye uygulanan yaygın bir model. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Meral Huni, Türkiye’de yeni olan çalışmaları şöyle anlattı:
Ergoterapide her yaşta öğrencinin günlük yaşam aktivitelerine katılımı yoluyla iyi olma hali sağlanıyor, yani sağlık kısmı okula taşınıyor. Ancak, rehberlikten farklı. Rehberlikte sınıf içinde birebir çocukla çalışılmıyor. Sözel iletişim kuruluyor. Ergoterapide ise çocukla birebir ilgileniliyor. Ergoterapistler öğencilerin ince motor gelişimini destekliyor. Bu da 3 tür aktiviteyle yapılıyor: Kişisel bakım, üretkenlik ve serbest zaman aktivitesi.
Sıraların yüksekliği ve tahtaya yakınlık ayarlanıyor
Kişisel bakım aktivitesinde anaokuluna giden bir çocuk kaşık tutmayı bilmiyorsa bunu öğrenmesi sağlanıyor. Bağımsız yemek yemek öğretiliyor. Üretkenlikte derslerini öğrenmesi isteniyor. Sayı saymasını bilmiyorsa, sakarlık varsa buna yönelik çalışılıyor. Serbest alan aktivitesinde bir çocuk basketbol oynamak istiyor ama bunun için yeteneği yoksa ona bu beceri kazandırılıyor. Spor, beden, müzik derslerinde her öğrencinin beceri kazanması sağlanıyor. Bunlar dengeli yapıldığında öğrencilerin yaşam kalitesi, kendine güvenleri, akademik başarıları artıyor. Örneğin öğrenci matematikte zayıfsa nedenine bakılıyor. Becerilerini geliştirmesi için görsel veya şekil zemin algılarının nasıl olduğu inceleniyor. Işık, yazdığı defter buna göre seçilebiliyor. Rehabilitasyonun okulda olması gibi bir durum sözkonusu. Kimin bu hizmete daha çok ihtiyacı olduğunu gözlüyoruz. Hemen gerekiyorsa öneride bulunarak işe başlıyoruz. Okulda çözülmeyecek bir şey olduğunda yönlendirmesi yapılıyor.
Öğretmenlerle, okul yöneticileriyle, rehberlikle ortak çalışılıyor. Sınıf ortamı çocuklara göre düzenleniyor. Örneğin sıraların yüksekliği, tahtaya yakınlığı ayarlanıyor. Hiperaktivite ve dikkat eksikliği bozukluğu varsa, öğretmene bu yönde stratejiler veriyor. Örneğin dikkat sorunu olan çocukların arka sıralara oturması çok sakıncalı. Çünkü önlerinde renkli saç tokası görünce bile dikkatleri dağılabiliyor.
Bu hizmet okulda genellikle danışmanlık olarak yürütülüyor. Ama ilgilenilen çocuğun farkında olmayacağı biçimde bütün sınıf içinde de uygulamalar yapılabiliyor. Öğretmeni öğrenciyle başa çıkmadığında da ergoterapi devreye giriyor. Ortamı düzenliyoruz, öğretmenlere bilgi veriyoruz.
Motor becerisi şart
Akademik başarı için kaba ve ince motor becerilerinin okul öncesindenbaşlanarak geliştirilmesi önemli. ABD ve Avrupa’daki okullarda psikolog, rehberlik yanında ergoterapistler de bulunuyor. Sağlıklı çocukların yanında engelli, otistik, gelişimsel bozukluğu olanların becerilerini geliştirmek için de ergoterapiden yararlanılıyor.
ERGOTERAPİ NEDİR?
Ergoterapi, herhangi bir aktiviteye katılım sorunu yaşayan herkesin tedavi edici yaklaşımlarla sağlıklı , iyi olma halini ve yaşam kalitelerini arttırmakla görevli bir sağlık disiplini. Türkiye’de rehabilitasyon (normal gelişim gösteren ve özel gereksinimli çocukların rehabilitasyonu) zincirinin eksik parçası olan ergoterapi, bireylerin istekleri ve kendilerinden beklenen günlük yaşam etkinliklerine katılabilmelerini sağlıyor. Bu yolla da sağlıklı, iyi ve yaşamlarından memnun olma seviyesini arttırmayı hedefliyor.
Kişilerin fiziksel, bilişsel veya duyusal bazı özellikleri geliştirerek, aktiviteyi kolaylaştırarak yaşadıkları ev, okul gibi çevreleri yeniden yapılandırarak hedefine ulaşıyor. Kalemi doğru tutup yazı yazabilmeyi, dersi dikkati dağılmadan dinleyebilmeyi, matematik gibi derslerde akademik başarı göstermeyi, servise bağımsız olarak binip inebilmeyi, yemekhanede yemek yiyebilmeyi, çeşitli spor veya sanat aktivitelerine katılabilmeyi destekliyor. Ergoterapistler normal gelişim gösteren veya özel gereksinimi olan tüm çocukların bu hedeflere ulaşabilmesi için çalışıyor.
Kaşık ve kalem tutmak da öğretiliyor
-Yazısı kötü olan bir çocuk varsa bunun nedeni ergonomik yani oturma biçimi. Çocuğun daha dik durması sağlanıyor.
-Sosyal iletişim sorunu olan, içine kapanık çocuklarda bunun nedeni araştırılıyor.
-Öğrenme güçlüğünün belirtileri erkenden izleniyor. Çocuk 3 yaşındayken medikal testler yapılıyor.
-Çocuğun duyusal farklılıkları varsa öğrenme güçlüğü ortaya çıkabiliyor.
-Yemekhanede yemek yeme eğitimi veriliyor, kaşık tutma becerisi kazandırılıyor.
-Arkadaşlarına vuran çocukların bazıları vücut farkındalığı kazanmadığı için bunu yapıyor. Omuz veya kollarının nerede olduğunu tam olarak bilemediklerinden kontrol edemiyorlar.
-Ergenlerde de boy uzarken sakarlık artıyor. Vücut farkındalığı için ağırlaştırılmış yelekler giydiriliyor. Kola odaklanma gibi aktiviteler yapılabiliyor.
-Yer-yön eğitimiyle bilişsel beceriler kazandırılıyor.
-Anaokulunda motor becerisi zayıf olanlara, kalem tutamayanlara boncuk dizme gibi aktiviteler yaptırılıyor.
-Dil gelişimi sorunluysa “mış, miş” heceleri kullanılıp masallar anlatılıyor.
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serap Erdoğan, duygusal zekâ konusunda soruları yanıtladı.
1) Duygusal zekâ nedir?
Çocukların duygularını, öfkelerini kontrol edebilmesi, mutluluklarının ve üzüntülerinin farkında olması, bu hisleri ayırt edebilmesi anlamına geliyor. Ayrıca karşıdakinin duygularını anlamayı kapsıyor. Örneğin üzgün biri varsa çocuk onunla nasıl iletişime geçileceğini biliyor.
2) Sonradan geliştirilebilir mi?
Sosyal ve duygusal zeka dil becerileriyle birlikte doğuştan gelebiliyor. Ancak sonradan da kazanılabiliyor. Bebeklik döneminden itibaren kendini göstermeye başlıyor. Çocukların akranlarıyla olan ilişkilerinde bunları gözlemek mümkün olabiliyor. Örneğin bazı veliler “Benim çocuğum duygularımı anlıyor” diyerek aslında bunu açıklamış oluyor.
3) Çocukların gelişiminde ne gibi avantajlar sağlıyor?
Duygusal zekâsı gelişen çocuklarda empati kurma becerisi daha fazla görülüyor. Olayları daha kolay anlıyor, öğreniyorlar. Duygularını sahipleniyor, kolay tespit edebiliyorlar. Karşısındakini anlayabiliyor, insani ilişkileri çok daha iyi oluyor. Akranlarına nasıl yaklaşacaklarını biliyor ve daha sağlıklı iletişim kuruyorlar.
4) Bu beceri çocuklara nasıl kazandırılır?
Duygusal zekâ okur yazarlık aracılığıyla yaygınlaştırılabilir. Kitaplar üzerinden de bu beceriler öğretilebilir. Başkalarının duygularını anlamak için hangi yöntemleri kullanmaları gerektiği konusunda çocuklara bilgi verilmeli. Kendi duygularını anlayabilmeleri sağlanmalı. Empati kurmalarına yardımcı olunmalı. Yaratıcı drama, kukla, duygu oyunları, sosyal sorumluluk projeleri bunlardan bazıları. Görsel malzeme olarak resimlerden, görüntülerden faydalanılabilir.
5) Bu amaçla seçilecek araçlarda neye dikkat edilmeli?
Anne-babaların, çocuklarının ilgi alanlarını çok iyi bilmeleri gerekiyor. Onlara kitap okuduktan sonra duyguları üzerine konuşmaları faydalı olur. “Bu sende nasıl bir his yarattı” diye sormak önemli. Teknoloji ve burada kullanılacak içerik, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olarak seçilmeli. Okul öncesinde duyguların nasıl anlaşıldığı, kontrolünün nasıl sağlandığı konusunda sağlıklı eğitim ortamları oluşturulmalı.
- Türkiye’deki üniversiteler dünya sıralamalarında hangi seviyede?
İngiltere’de yüksek öğrenimle ilgili yayınlanan Times Higher Education (THE) isimli haftalık derginin ‘BRICS ülkeleri ve Gelişmekte Olan Ekonomilerdeki En İyi Üniversiteler’ listesinde, Türkiye’den de sekiz üniversite yer aldı. En iyi 100 üniversite sıralamasında ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Sabancı, Bilkent, Koç, İstanbul ve Hacettepe bulunuyor.
- Yeni düzenlemeye göre doçentlik sınavında jüri nasıl belirlenecek?
Kurulacak ‘Elektronik Jüri Belirleme Sistemi’nde bilgisayar programıyla jüri belirlenecek. Bilgisayar programı, adayların her biri için, Yükseköğretim Bilgi Sistemi (YÖKSİS) veri tabanında bulunan profesörler arasından, ilgili bilim alanında beş asıl, iki yedek üyeden oluşan jüri heyetini otomatik seçecek.
İngilizcesine güvenene Cambridge’de yaz okulu
Cambridge Üniversitesi’nde 16-18 yaş arasında, iyi İngilizce bilen öğrenciler için açılan yaz okuluna 35 kişi katılabiliyor. Her sekiz öğrenciye bir öğretmenin düştüğü okulda katılımcılar, Cambridge ve Oxford geleneklerine uygun şekilde küçük gruplarda eğitim alıyor. Öğrencilere küresel bir vizyon vermek amacıyla düzenlenen yaz okulunun adı ‘Cambridge Literati Yaz Okulu’, fikir babası ise Türkiye’den bir isim olan akademisyen Ziya Meral. Programı dünya kültürleri, dünyadaki gelişmeler, dünya ekonomisi ve dünyada bilimsel gelişmeler olmak üzere dört farklı temada hazırlanan yaz okulunda dersler, Cambridge Üniversitesi’nden doktora öğrencileri tarafından veriliyor. Profesörler ve farklı alanlarda başarılar elde etmiş konuşmacılar da programda yer alıyor. Bilgi için: http://www.literaticonsultancy.com
TEV’den İtalya’da eğitim için destek
Türk Eğitim Vakfı 2015- 2016 Yurtdışı Yüksek Lisans (Master’s Degree) programı kapsamında ‘TEV-FIAT Burs Fonu’ndan öğrencilere destek verecek. İtalya’da makine, endüstri, elektrik, elektronik, uçak ve işletme mühendisliği alanında öğrenim katkısını almak için adayların 27 Şubat’a kadar başvurmaları gerekiyor. Adaylarda 27 yaşından büyük olmama şartı aranıyor. Bursiyerler master öğrenimlerini normal süresinde tamamlayıp belirlenen bir şirkette yüksek lisans eğitim süresinin asgari iki katı kadar çalışmak için taahhütname verecek. Bu şartları yerine getirmeyenler, öğrenimini izinsiz bırakanlar ya da kurallara uymayıp ceza alanlar, bursun iki katını TEV-FIAT Burs Fonu’na iade edecek. Detaylı bilgi www.tev.org.tr adresinde.
- Milli Eğitim Bakanlığı, 2015 Yılı Mali Performans Programı’nı belirledi. Hedefler arasında, 48-66 ay grubu okullaşma oranının yüzde 37.5’ten yüzde 43’e yükseltilmesi de var. İlkokulda yüzde 99.57, ortaokulda yüzde 94.52 olan net okullaşma oranı yüzde 100’e çıkarılacak.
- İngiliz London City Üniversitesi, kopyaya karşı akıllı saatlerle sınava girilmesini yasakladı.