Hakan Uzan’ın eski karısı olarak kalacağım

Yeşim Salkım boşandı. Boşandığı andan itibaren de, gazeteciler arasında bir savaş başladı. Bu da benim kazandığım nadir savaşlardan biri. Umarım yani.

Eğer bugün başka bir gazetede Yeşim Salkım röp'ü çıkarsa mosmor olurum, o ayrı. Bircan Sılan olmasaydı, Bircan Sılan'la arkadaşlığım eskilere dayanmasaydı, ben bu röp'ü nah yapardım. Biliyorum şimdi onu parçalayacaklar ama ben şimdiye kadar bu yüzden kimseyi parçalamadım. Denk düştü ben yaptım. Arkadaşlarımın anlayışla karşılamasını rica ediyorum. Biri boşandıysa ve o

ünlü bir şarkıcıysa üstelik ünlü bir soyadından ayrılıyorsa, bunun sebepleri sadece gazeteciler tarafından değil herkes tarafından merak edilir. Ben hem merakımı hem de gazetecilik dürtümü kullandım. Severim o kadını. Kayıtsız durur. Yüzü anlamlıdır. Bir de gerçekten farklı bir tarafı vardır. Kadın gibi kadın değildir. Sattığı başka bir şeydir. Bunlar benim yorumlarım tabii. İki kadın bir araya gelince de, uzun uzun konuşmadan duramaz. Alın size zengin bir adamdan ayrılmış bir kadının duyguları. Yani bir kez daha ortaya çıkıyor ki, hiçbir şey göründüğü gibi değil...


Uzanların gelini olmak insana sınıf atlatıyor mu? Ayrılınca şimdi yeniden sınıf düşmüş mü olunuyor?

- Yoo. İnsanlar isimlerde yaşamazlar. Kendi kişiliklerinde yaşarlar. Ne sınıf atlarsınız ne de sınıf düşersiniz.

Evlenmeniz boşanmanızdan daha tantanalıydı. Size ailenin başta tavır koyma sebebi neydi?

- Hak da vermiyor değilim onlara. Ben de bu kadar zengin olsam ve oğlum olsa günün birinde ‘‘Ben bu kızla evleneceğim’’ diye karşıma çıksa, kimdir, nedir bu kadın, şarkı söylüyor... Herhalde reaksiyon gösterirdim. Ama evliliğimiz boyunca bir tavırla karşılaşmadık.

Ünlü bir soyadla evlenirken sosyetik kökenli olmakla magazin kökenli olmak arasında fark var mı?

- Yok çünkü Türkiye'de sosyete yok. Üç tane marka kıyafet giyip, üç mücevher takarak sosyetik olunmuyor. Niye buradan kalkıp İngiltere'ye gittiklerinde Londra sosyetesi suratlarına bakmıyor? Fotoğrafları uyduruk, kaydırık toplantılarda yayınlanıyor. Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahham Çelebi derlermiş. Bu ülkede ne sosyete ne mavi kan var. Bu ülkede sadece çok kolay kazanılmış paralar var. Ve bu çok kolay kazanılmış paralar neticesinde insanlar son derece lüks yaşıyorlar. Ben de bir dönem bu sosyetik olduğunu zanneden insanların içinde bulundum. Ama sonunda kendimden utanır hale geldim.

Artık hayatta paraya ihtiyacınız mı kalmadı?

- Tam tersine. Çok ihtiyacım var. Evim var ama bir evi yiyebilir misiniz? Kızımın okul taksitlerini nasıl ödeyeceğim? Tekrar sahneye çıkacağım. İnsanlar inanmıyor olabilir, ama para kazanmak zorundayım. Ben tazminat da almadım. Pek çok kadının yaptığı gibi bu evliliği sürdürebilirdim. Ama yapmadım. Öyle biri olsaydım 21 yaşındayken 13 günlük bebeğimle ilk eşimi de terketmezdim. Boşanmam bugüne kadar beni suçlayanlara verilecek en güzel cevaptır.

İyi de sizin holding gibi bir kadın olduğunuz söyleniyor. Gülben Ergen'den daha mı zengisiniz...

- Onun benden daha zengin olduğu kesin. Mazisine baksanıza. Gerçi onun mazisiyle benim mazimi pek karıştırmamak lazım. İsmimin onunla yanyana anılmasını bile istemiyorum. Ben şirketimi kapattım, Karizma'dan da ayrıldım, şu anda da kendime albüm yapmak için firma arıyorum.

Kral TV'de klipleriniz çıkar mı çıkmaz mı diye endişelenmiyor musunuz?

- Hayır. Kral TV'de kliplerim yayınlanmayacaksa eminim ki ben istemediğim için yayınlanmayacak. Ve tarih şunu silemez: Ben her zaman Hakan Uzan'ın eski karısı olarak kalacağım. Ben inandığım şeyi her zaman söylerim, yaparım, Hakan da bunu bilir. Ben çıkar şarkı söylerim, yani kliplerim dönmese de olur!

Bu ikinci resmi ayrılığınız. Biraz tecrübeli sayılırsınız. Ne oluyor evlenip evlenip ayrılınca insan neyi daha iyi öğrenmiş oluyor...

- İlk evliliğim bir yıl sürdü. Nasıl başladı, nasıl bitti bile bilmiyorum, onu evlilik dahi saymıyorum. Gizem bana en büyük hediye. İkinci evliliğim ise gerçek anlamda bir tecrübeydi. Güzel günlerim de var, acı günlerim de. Bana dediler ki bir gün, tecrübe denilen şey hayatta yenilen kazıkların toplamıdır. Ama böyle böyle büyüyeceğiz...

Kızınız Gizem tüm bunlardan nasıl etkilendi?

- Herşeyi bizimle birlikte yaşadı. Ama kızımla ben birbirimizi anlıyoruz. Tabii şöyle vahim şeyler de geçirdik: Evde çalışan insanlarla hep ricayla konuşurum ben, rica ederim. Gizem, bir gün etmedi. Ve ben deliye döndüm. Emir verdi diye. Sinirden kapısını öyle bir çarpmışım ki, kapı yerinden çıktı. Kendimi şöyle bağırırken hatırlıyorum: ‘‘Kimseye emir veremezsin. Paran var diye bu hakka da sahip olduğunu düşünemezsin...’’

Bütün aşklar neticede bitiyor. Sizce neden?

- Bizimki aşktı demedim ki ben. Hiçbir zaman. Bir yola girdim ve yürümeye başladım. Sevgi tabii ki vardı. Ama ben Gizem'i de çok seviyorum, şu tablomu da çok seviyorum. Sevgi başka, aşk başka. Kızıma duyduğum şey aşk. Gerçek olan da o...
Yazarın Tüm Yazıları