Kitaplarla uzun saatler baş başa kalabileceğimiz yaz mevsimi, tatil sezonu geldi çattı. Okumayı ertelediklerimiz, yeni çıkanlar, ödüllü kitaplar, çok konuşulanlar, klasikler... Kitap eki editörleri, eleştirmenler ve yazarlara yaz sıcağını serinletecek, tatili tatlandıracak kitap önerilerini sorduk...
#YAZ TatiliNazan Kesal oynadığı her filme, oyuna müthiş kalite katan, karizması, aurası, oyunculuğu dünya standartlarında olan bir sanatçı. Mesleğinin ciddi bir emekçisi olarak sanatını hayatının merkezine koyan Nazan Kesal, eşi Ercan Kesal ile yıllarının emeği ile kazanılmış birikimleriyle kurdukları kültür-sanat merkezi olan Urla Dam’da bir birinden değerli isimlere, konserlere, sergilere ev sahipliği yapıyorlar. Bir sene önce kurdukları sanat merkezinde Nazan Kesal’in her anında ve metrekaresindeki emeğini gözlerimle şahit olunca, başarının şansa bağlı olmadığını bir kez daha gördüm.
#SPONSORLU İÇERİKNazan Kesal oynadığı her filme, oyuna müthiş kalite katan, karizması, aurası, oyunculuğu dünya standartlarında olan bir sanatçı. Mesleğinin ciddi bir emekçisi olarak sanatını hayatının merkezine koyan Nazan Kesal, eşi Ercan Kesal ile yıllarının emeği ile kazanılmış birikimleriyle kurdukları kültür-sanat merkezi olan Urla Dam’da bir birinden değerli isimlere, konserlere, sergilere ev sahipliği yapıyorlar. Bir sene önce kurdukları sanat merkezinde Nazan Kesal’in her anında ve metrekaresindeki emeğini gözlerimle şahit olunca, başarının şansa bağlı olmadığını bir kez daha gördüm.
#1Her şey Berfu Yenenler’in sosyal medya üzerinden Eser Yenenler’e attığı bir mesajla başladı. “Heyy” mesajına aldığı “Neyy” cevabı ikisinin de hayatını değiştirecekti ama haberleri yoktu... Tam dokuz ay aynı şehirde, birbirlerini hiç canlı kanlı görmeden sohbet edip dertleştiler. İlk karşılaştıklarında sarıldılar ve bir daha da hiç ayrılmadılar. Sevgililer Günü öncesinde Eser ve Berfu Yenenler çiftiyle buluştuk: “Bayık romantik değiliz ama duygusal bir çiftiz.”
#Eser YenenlerOkullar kapandı, pandemi kısıtlamaları kalktı, normalleşme dönemi geldi çattı... Yaz tatilinin, plaj keyfinin zamanı asıl şimdi başlıyor. Peki dalgalar usul usul ayaklarınızı serinletirken ya da yeşillikler arasında dinlenirken, gözlerinizin ucundan hangi maceralar, hikâyeler, şiirler, anılar, söyleşiler akacak? Hürriyet Kitap Sanat yazarlarına sizin için sorduk, 10 yazarımız 10 kategoriden kitap önerileri yaptı. ‘Mutfak ekibi’ olarak bizim de tavsiyelerimiz var. Şimdiden iyi tatiller!
#Tatil KitaplarıBu haftaki sinema mönümüzde ‘Anneler Günü’ vesilesiyle izlenecek yapımlar var. İşte size konusu anneler etrafında inşa edilen bir dizi film. Kimi kızının, kimi oğlunun acısını yüreğinde taşıyan anaları, kimi de onların yokluğuyla yüzleşmeye çalışan evlatları anlatıyor.Uğur Vardan / uvardan@hurriyet.com.tr
#YazarVuslat dizisi oyuncuları, TRT ekranlarında izleyicilerine merhaba diyen diziyi takip eden birçok kişinin araştırdığı konu oldu. Başrollerinde Kadir Doğulu, Devrim Özkan, Mehmet Özgür, Pelin Uluksar gibi isimlerin de yer aldığı Vuslat dizisi, oyuncu kadrosu ile dikkat çekiyor. Peki, Vuslat oyuncuları arasında kimler yer alıyor? İşte, o isimler hakkında bazı bilgiler
#Vuslat OyuncularıGüney Kore, 1953 yılında bir savaştan çıktı ve bugün dünyanın 11’inci büyük ekonomisi durumunda. Çin de Brezilya da büyük bir ekonomi ama Güney Kore’yi onlardan ayıran bir şeyler var. Sadece ekonomik olarak büyük ülke olmamışlar, eğitimi, teknolojiyi, üretimi, demokrasiyi, adaleti, bilimi, sanatı vb. birçok alanı belirli bir seviyeye getirmişler. Peki ne yapmışlar da bunu başarmışlar?
#EğitimRoman, Türk edebiyatına Fransızcadan yapılan basit çevirilerle girdi. Yıl 1862’ydi, Fénelon’un romanı Türkçeye Yusuf Kâmil Paşa’nın çevirisiyle ‘Terceme-i Telemak’ olarak çevrildi. Sonra Victor Hugo geldi... İlk Türk romanıysa bundan 10 yıl sonra yayımlanacaktı. Şemseddin Sami’nin ‘Talat ile Fitnat’ın Aşkı’ adlı eseri, ana-babasının zorlamaları sonucu istemediği biriyle evlendirilen ve sonunda kendini öldüren genç bir kızı anlatıyordu. Sonra Ahmet Midhat Efendi’ler, Recaizade Mahmut Ekrem’ler geldi. Türk edebiyatı akımlardan etkilendi ve yazıldığı döneme ışık tutan eserler üretildi. Kimi yazar insanı öne çıkardı, kimi tarihi, siyasi tutumunu, kimi cinselliği... Hepsi biricikti, hepsi bize masa başında yazılmış gibi görünen ‘gerçek hayatlar’ı anlattı. Okuyana ‘hayatın anlamı’nı sorgulattı. Bir liste yapıp romanlara gömülsek insanların, ülkelerin, psikolojinin, siyasetin nasıl değiştiğine dair tarih dersi almamız da kaçınılmaz. İşte biz de bu büyük fotoğrafa bakalım istedik. Hürriyet Pazar olarak ‘sinema’ ve ‘müzik’ soruşturmalarının ardından eleştirmenler, yazarlar, akademisyenler, edebiyat öğretmenleri ve yayıncılardan oluşan 100 kişilik bir jüriyle ‘Türk Edebiyatının Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Romanı’nı çalıştık. Tavsiyemiz bu listeyi alın ve onun izinden bir kütüphane oluşturun.
#Türk Edebiyatının En İyi 100 EseriBir hafta boyunca çölün ortasındasınız. Telefon sinyali yok, internet yok, gerçek hayatla bağlantı yok, o alıştığınız konfor yok, duş yok… Hiçbir para cinsinin kullanılmadığı; din, ırk ve sosyal statülerin sıfırlandığı bir düzen. Tüm bunlar sizi yolunuzdan caydırmayacaksa ‘Burning Man’ deneyimine davetlisiniz. Bir yarı çöl revüsü, yarı sanat, yarı müzik ve yarı da toplumsal deney karışım festivali Burning Man deneyiminden geriye kalanlar...
#FestivalBaşarı budur. <br> İşini tutkuyla yapmak, kendini inşa etmek budur. <br> 10 yıl önce sıradan, normal bir rehberdi. <br> Hürriyet’in Seyahat ilavesinde yazmaya başladı. <br> 10 yıl boyunca yazdı, yazdı, yazdı... <br> Beş kuruş para almadı. <br> İnsanlar, “Ne kadar boş işlerle uğraşıyorsun! Bedava yazı yazılır mı? Bir de ardından tura çıkıyorsun, yazık değil mi sana?” dediler. <br> Aldırmadı. <br> Ama son gülen o oldu.
Geçtiğimiz günlerde vizyona giren "Şeytan’ın Pabucu" adlı komedi filminin başrol oyuncusu Fatih Ürek, Hürriyet Ankara’ya konuştu. Aysun Kayacı ile birlikte başrolleri paylaşan Ürek, sinemaya geç girmesinin nedeninin şimdiye kadar insanların kendisine burun kıvırması ve teklif gelmemesi olduğunu söyledi. Yılbaşı gecesi Büyük Anadolu Otel’de sahne alan sanatçı, Türkiye’de komedinin daha çok belden aşağı esprilerle yapıldığını belirterek "İşin cılkını çıkarıyorlar" dedi.
Biri 8, diğeri 15 yıldır dağdaydı. Döndüler, kendi iradeleriyle teslim oldular. Teslim olurken bir talepte bulunmadılar, herhangi bir anlaşma yapmadılar, itirafçı da olmadılar. Ama bulundukları ilin mülki amirlerinden, yeni bir hayata başlarken çok destek gördüler. Geçen yıl aileleriyle yapılan görüşmeler sonucu 90, kendi istekleriyle 38 kişi teslim oldu. Son üç aydır bu süreç iyice hızlandı. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in yaptığı açıklamaya göre, sadece 30 Ekim-10 Aralık arasında 353 PKK’lı eve döndü.