Güncelleme Tarihi:
Bakan Gül, Anadolu Yayıncılar Derneği'nde gazetecilerle bir araya geldi, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Gül, AK Parti döneminde, Türkiye'nin yıllarca halı altına süpürülmüş sorunların çözüme kavuşturulduğunu belirtti.
Vesayetin siyaseti ve ülkeyi dizayn ettiği bir yapıdan, vesayetin tasfiye edildiği, Türkiye'nin istikrara kavuştuğu döneme geçildiğini vurgulayan Gül, güçlü ve büyük Türkiye vizyonunun ortaya konulduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde önemli manevralar yapıldığını ifade eden Gül, çeşitli kazanımların da elde edildiğini dile getirdi.
Gül, bu dönemde vatandaşı birinci, ikinci sınıf diye tasnif eden anlayıştan, herkesi birinci sınıf vatandaş gören anlayışa geçildiğini vurguladı.
Belli dönemlerde yargının, siyasal egemen güçlerin, vesayetin aparatı olarak kullanıldığına işaret eden Gül, bunun acı örneklerinin hep birlikte yaşandığını anımsattı.
Bu konu da önemli kazanımlar elde edildiğine dikkati çeken Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Temel yaklaşım; Türk milleti adına karar veren hakim, savcı, yargı, Türk milletine sırtını dönemez. Bu milletin ihtiyaç ve beklentilerini dikkate almak zorundadır. Yetkiyi milletten alan bir yargı milletin beklentilerine sırt çeviremez. Yargının 'pardon' deme lüksü yoktur. Çünkü o pardon dediğiniz, aylarca yıllarca cezaevinde kalmıştır. Buradaki pardon, o kişi lekelendikten sonra hukuk sistemine ve o kişinin onuruna, haysiyetine telafisi güç zararlar doğurur. AK Parti'nin en büyük demokratik reformlarından birisi 'Bu ülkeyi milletin iradesini almayan hiçbir güç yönetmeyecektir' demesidir. 'Millet bizi seçmedi, millete hesap vermiyoruz ama ben yetkimi kullanırım. Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, yargı kurumları olarak Bakanlar Kurulu'nun, MGK'nın, yasamanın yerine geçerim' gibi bir anlayış vardı. AK Parti bununla da mücadele etti. Bu kötü örnekler Türkiye'ye çok şey kaybettirdi."
Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu vurgulayan Gül, "Demokraside süper güç, süper savcı, süper mahkeme, süper kurum yoktur. Demokraside tek süper güç, hukuktur." ifadesini kullandı.
Gül, vatandaşların adliye kapısından, adalete ulaşacağı düşüncesiyle girmesinin çok önemli olduğunun altını çizdi.
Bakan Gül, "'Ben yargıyım, ben hesap vermem' anlayışı asla kabul edilemez." değerlendirmesinde bulundu.
Yargının, FETÖ'yle ilgili etkin bir mücadele verdiğini aktaran Gül, burada da yargıdan beklentinin FETÖ ile mücadele adı altında masum insanlara leke çalınmaması ve iftira edilmemesi olduğunu dile getirdi.
Gül, FETÖ'cülüğün bir zihniyet olduğunu, bu zihniyetle de mücadele ettiklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Stratejisinin yargıya güven konusunda önemli adımların atılmasını sağladığını söyleyen Gül, vatandaşların tutunacağı tek dalın hukuk ve adalet olduğunu vurguladı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) soruları vererek kamuya nüfus ettiğini hatırlatan Gül, örgütün demokrasi, adalet düşüncesinin olmadığını, "amirlerinden değil ağabeylerinden emir alan" zihniyetin kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Yargının el uzatılmayacak, ele geçirilecek yer olmadığının altını çizen Gül, "Bunu kim yaparsa yapsın, alnı secdede olan da yapsa bu FETÖ'cülük zihniyetidir, mücadele etmek lazım." ifadesini kullandı.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından yaklaşık 4 bin yargı mensubunun ihraç edildiğini aktaran Gül, Anadolu insanı gençlerin, stajını tamamlayamayanların kürsüye çıktığını aktararak, "Anayasa'ya baktılar, Pensilvanya'ya değil. Eksikleri yeni alımlarla telafi etmeye çalışıyoruz." dedi.
Darbe girişiminin ardından hakim ve savcı stajı süresinin bir yıla düşürüldüğünü anımsatan Gül, bu sene itibarıyla da sürenin 2 yıla çıkarılacağını bildirdi.
Gül, FETÖ'yle mücadele eden yargıya sistematik saldırının örgütün işine yaradığına işaret etti.
Hakim-savcı yardımcılığının getirileceğini ifade eden Gül, bu uygulamanın önemli kazanımlar sağlayacağını belirtti.
Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Ali Edizer'in görevden alındığının belirtilmesi üzerine Gül, "Başhekim yardımcısı olmuşsun, sen tiyatro ya da şaklabanlık yapacaksan çok güzel sahneler var, oraya gidersin." değerlendirmesinde bulundu.
"TUTUKLAMA ORANI YÜZDE 16,8"
Soru üzerine Bakan Gül, uyuşmazlıkları sona erdiren önemli hakemlik kurumu yargının, gündelik magazinin, siyasal rekabetin konusu olmaması gerektiğine dikkati çekti.
Sosyal medyada yürütülen yargı tartışmalarına da değinen Gül, vatandaşların kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemesi gerektiğini söyledi.
AK Parti iktidara geldiğinde yüzde 41 olan tutuklama oranının şu anda yüzde 16,8 olduğunu anlatan Gül, halen yaklaşık 43 bin tutuklunun bulunduğunu kaydetti.
KOBANİ EYLEMLERİ SORUŞTURMASI
Kobani eylemleri soruşturmasına yönelik soru üzerine Gül, Gezi ve Kobani olaylarıyla sokak üzerinden vesayet devşirme alanında vandalların, teröristlerin devreye girdiğini belirtti.
Yargının yaşananlarla ilgili gerekli süreci yürüttüğünü, yürütmeye devam ettiğini aktaran Gül, 6-8 Ekim olaylarında çok büyük vahşetler yaşandığını dile getirdi.
Bölge halkının, Kürtlerin en büyük sorununun PKK olduğuna işaret eden Gül, "Oy alıncaya kadar kapılarına geldi, oy aldıktan sonra kapısının önüne çukur kazdı." diye konuştu.
Gül, savcılığın soruşturmayı gizli yürüttüğünü, vardığı sonucu kamuoyuyla paylaşacağını sözlerine ekledi.
TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunun, hakkında "nitelikli cinsel saldırı" ve "tehdit" suçlamasıyla fezleke düzenlenen HDP'den ihraç edilen Bağımsız Mardin Milletvekili Tuma Çelik'in yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına karar verdiğinin hatırlatılması üzerine Gül, milletvekilliği devam eden Çelik'in yargılamasının önündeki engelin kaldırıldığını bildirdi. Abdulhamit Gül, yargılama sonrasında bir karar verileceğini ifade etti.
ANAYASA MAHKEMESİYLE İLGİLİ TARTIŞMALAR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesinin yeniden yapılandırılmasına yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Anayasa Mahkemesi de HSK'de, yargısal tüm yönetim kademeleri de daha iyiye ulaşmak için, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne kavuşmak için ihtiyaç duyulan her türlü değişiklik yapılabilir, her türlü değişiklik mümkündür. Bunu yapacak olan da milletin seçtiği temsilcilerdir, parlamentodur. Parlamento bu anlamda her şeyin üstündedir. Bu konuda Anayasa değişikliği gerekiyor, oturup kanunla yapılacak konu değil. Anayasa konusunda mutabakatla olabilir. Burada hukukun üstünlüğü, daha etkin çalışma anlamında nasıl bir yapıya kavuşur bu husus çok önemli."
Yargıdaki yol haritalarına yönelik Gül, "e-Duruşma" uygulamasının gelecek hafta İstanbul'da da başlatılacağını, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla görüntülü görüşmesi uygulamasına geçildiğini, Bakanlık bünyesinde Yapay Zeka Müdürlüğünün kurulduğunu anlattı.
"AİHM'İN VERMİŞ OLDUĞU KARAR SİYASİ BİR KARAR"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Ermenistan'ın başvurusu üzerine verdiği karara da değinen Gül, şunları kaydetti:
"AİHM'in vermiş olduğu karar siyasi bir karar. Asla ülkemizden bilgi dahi alınmadan verilmiş bir karar. Böyle bir şeyde tedbir kararı baki olmuş da değil. Alelacele Ermenistan'ın gazete küpürleriyle vermiş olduğu birtakım iddiaları üzerine AİHM gibi mahkemenin bu şekilde karar vermesi kabul edilebilir değil. Türkiye'yi zikrediyorsun, Türkiye'yle ilgili bu konuda herhangi bir görüşünü, bilgisini dahi almıyorsun. AİHM'in, uluslararası siyasi kurum olmadığını hatırlaması lazım. AİHM bir mahkemedir, bir insan hakları mahkemesidir, siyasi denetim mekanizması, uluslararası kurum değildir. AİHM'in, Ermenistan'ın tezleri doğrultusunda vermiş olduğu, yanlı, hukuki hiçbir temeli olmayan bu kararının kabul edilebilir yanı yoktur."
Abdulhamit Gül, kararın Türkiye açısından hiçbir hükmünün, geçerliliğinin bulunmadığını vurguladı.