Güncelleme Tarihi:
İşte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar:
Çok uzun zamandır emek verdiğimiz insanlar birden zihnini kiralayarak aklını kiralayarak devletimize ihanet ettiler. Ama sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade, talimatları ve bizatihi polis teşkilatının var olan durumunu hep tespit hem tahlil hem de atacağı adımları konusunda verdiği vizyon esas itibariyle bizim bu konudaki hareket tarzımızı tayin etti.
12 - 12 çalışıyordu teşkilatımız, çünkü personel sayımız yeterli değildi. Özellikle arkadaşlar hatırlayacaklardır. Bulduğumuz, vatanını devletini milletini seven; hain FETÖ'ye karşı mücadele içinde olmuş arkadaşlarımız hangi birimde olurlarsa olsunlar tercih ortaya konularak özellikle terör gibi önemli birimlere nakledildiler. Böyle diğer birimlerde boşluklarımız söz konusu oldu. Bunu da vatandaşlarımıza hissettirmemeye çalıştık.
12 saat mesai, 12 saat dinlenme, tekrar 12 saat çalışarak neredeyse iki buçuk üç yıl nefes almadan bu teşkilat, 15 Temmuz'dan sonra hepimizin arzu ettiği bir raya girebilmesini temin edebilmek için büyük çaba sarf ettiler.
Bu dönem içerisinde en ufak bir of bile demeden sadece bu hainlerden kurtulmanın bu devlete ve bu millete, bu topraklara verdiği katkıyı düşünerek hiçbir zaman çalışma ve mesai koşulları konusunda söz etmediler, sabırla beklediler.
"POLİSLİĞİN KARŞITLIĞI YOKTUR"
İlk önce 12-24'e geçtik, daha sonra birçok birimimizde 12-36 hem ede 8-24 olarak bir çalışma mesaisi periyodunu oluşturduk. Hakikaten bu bizi biraz daha rahatlattı. Şunu ifade etmem gerekir. Polislik tabi ne aldığı maaşla ne belki de diğer meslekler gibi farklılıklarla ölçülür. Polisliğin karşıtlığı yoktur, ölçülebilirliği de yoktur. Bir onur mesleğidir.
Tabi bir taraftan 15 Temmuz'un getirdikleri, bir taraftan da ifade etmem gerekir yoğun mesai, karşı karşıya kaldığımız süreçlerin oluşturduğu baskı bizde de bazı olumsuz sonuçlara yol açmış idi. Saatlerce kafa kafaya verip acaba nasıl çözüm bulacağız diye düşündüğümüz bir meseleydi. Bu meslekte de bu yoğun mesai, karşı karşıya kaldığımız sorunların çetrefilliği elbette ki bazı psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor. Biz aileyiz, hep beraber çözmekle mükellefiz.
Biz bunu milletimizle hiç paylaşmadık. Dişimizi tırnağımıza taktık. Polis Akademisi'nde beni bağışlayın seri polis üretimi gibi tahkimatımız oldu. Belki de Türk polis teşkilatı ilk kez böyle bir dönem yaşıyor. Esas itibariyle 100 kişi ikinci sınıftan polis müfettişi aldık. Bunlar biraz önce söylediğim hem hukuk, hem demokrasi olarak bizim mesleğimizin önemli bir kuralı vardır. Bu mesele usta çırak meselesidir.
POLİSLERE EMEKLİ İKRAMİYESİ MÜJDESİ: 350 BİN LİRA ALACAKLAR
Şimdi bugün giren polisler, bugünün parasıyla 350 bin lira emeklilik ikramiyesi alacaklar. Bizim amacımız bunu 500 bin liraya çıkartmaktır. Şu anda 4 yıldır polis sandığımızın yönetiminde, arkadaşlarımızın gayretiyle karlılık, verimlilik ortaya koyarak hakikaten öz varlığımızı iki katından fazlaya çıkardık. Yani tam bir verimlilik yönetimi gerçekleştirdik. Kimse kusura bakmasın, isterseniz yarıştıralım.
Bunun anlamı ne? Bütün polislere çağrımdır. Bizati polis sandığının bir ferdi olarak çalışıyorum. Bu konuda bakanlığımızın neredeyse bütün bu konulardaki etkinliklerinde polis sandığı yapar. Ve çok profesyonel oldular ve devam edecekler.
Geçen yıl 5 bin polis ve ailesini tatile gönderdik. Ve bu projeyi de devam ettireceğiz. Hem mesleğinde amirleri tarafından bunun takdir edilmesi lazım diyen arkadaşlarımız hem de çeşitli vesilelerle ödüllendirilmesi gereken arkadaşlarımız. Buna da devam edeceğiz. Her hafta en az iki saat, toplanılan bir yerde arkadaşlarımıza tecrübelerimizi aktarmamız lazım.
Bizim teşkilatımızda sadece bugün yok yarın da var. Eğer bu zincirler arası disiplin, ahlak, sadakat ilişkisini iyi kurmazsak bizden sonraki göreve geleceklere iyi bir miras bakmamış olurum.