Güncelleme Tarihi:
Show TV ile Habertürk’ün ortak yayınına katılan MHP Lideri Bahçeli, özetle şöyle konuştu:
18 MADDE BENİM İÇİN NAMUSTUR
“18 maddede bir mutabakata varılmıştır. Maddeleri bana getirdiklerinde imza atmak suretiyle Başbakana ulaştırın dedim. İmza atmışım artık 18 madde benim için namustur. Bizim hareket noktamız önce ülkem, sonra milletim, sonra partim ve sonra ben anlayışına dayalı siyasettir. Ülkemizi düşünmek durumundayız. Çok ciddi risk ve tehlikelerle karşı karşıyayız. Böyle durumda dayatmalarla kurulan yönetim çok büyük sorun getirebilir. Bunun düzeltilmesi lazım.
DEVLET BABA OLMASI LAZIM
(Otoriterleşmeye gidilecek söylemleri) Millet iradesidir bu. Birçok şeye müdahale ediyor, birçok şeyde düşüncelerini paylaşıyor, böyle bir yanlışa doğru gittiği takdirde, bunu ben şuna da bağlayarak söylüyorum. Uygulamalardaki aksaklıklar ve eleştirileri dikkate alarak, Türkiye’nin daha güçlü ve çevresiyle sorunlarını çözen iç istikrarını sağlayan terörü kökünden kazınmış bir iktidarı kurmak istiyorsa Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her şeyi gözden geçirip tek adamlık heveslerine karşı, olumsuz eleştirilere cevap teşkil edecek kucaklayıcı bir Cumhurbaşkanı olması, yani bir anlamıyla tek adam değil devlet baba olması lazım. Bunu başarırsa bütün itirazlar ortaya kalkar. Yok hala ben halkın şu kadar oyuyla seçildim, her şeyi ben bilirim diyorsa o zaman zaten bu kaynama Türkiye’de başlar ve istesen de istemesen de ısısıyla AKP’ye de düşebilir. (Sistem değişip bu tartışmalar olursa ne olur) O zaman ya bir seçime doğru gidilir, ya Türkiye’de yeni bir kaos yaratılır. Bu aşamadan itibaren, millet iradesi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine evet der ise, millet bu kararı verirse, bunun geriye dönüşü olmaz. O zaman tek bir yol kalıyor, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini daha etkin ve işler bir hale nasıl getirebileceğimiz konusunda partiler veya aydınlarımızın düşünmesi gerekir. Bunun geriye dönüşü olmaz, olmamalıdır da.
DEVLETİ KİM YÖNETECEKTİ
(AKP ile ittifak devam edecek mi?) İttifak anayasa değişikliği üzerindeki uzlaşmadır. Bu uzlaşma netice verir ise o zaman 35 milletvekili ile faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Bizde çok niyet okuyucular var. MHP’yi bir şeye yamamak isteyenler var. (FETÖ soruşturmaları) Siyasi ayağı halen boş. Bunu biz çözemiyoruz. Yurtta Sulh Konseyi önemli bir bildiri ile bir görüş duyurdu. Askerin, emniyetin, üzerine gidildi; peki Allah muhafaza netice alınsaydı devleti kim yönetecekti. Bunların da üzerine gidilmesi lazım. Eğer böyle bir darbe teşebbüsüne başvuran bir zihniyet, ülkeyi yönetmek istiyorsa bir yönetim şekli düşünecekti. (Partideki FETÖ’cüler) Milletvekili de var başkası da var. Bir kısmı zaten partimizden ayrıldılar, ne kadar FETÖ’cülükle alakası var, ilerleyen zamanda göreceğiz. Partinin genel başkanı ameliyat geçirdiği gün olağanüstü kongre için imza toplamanın insani boyutunu birisinin bana anlatması lazım.
YEDİ BİLİM İNSANINDAN SES YOK
Rejim değişikliği söz konusu değil, böyle bir niyet de yok. Güvencesi, MHP, Türk Miliyetçleri, dolayısıyla onların genel başkanı konumunda olan benim. 60 günden bu yana 18 madde üzerinde her gün aynı tartışmalar yapılıyor, neler neler söyleniyor. Fakat ne hikmetse, anayasa değişikliği ile ilgili, AKP tarafından görevlendirilmiş yedi bilim insanından ses yok. Başkalarından ses yok. Şimdi Cumhurbaşkanlığı yardımcı seçerken 500 tane de yapabilir demenin bir manası var mıdır? Buna benzer bir çok konular. Şimdi Cumhurbaşkanı partili olmak konusu gündeme geldiğinde, partili cumhurbaşkanı olmaz. Niçin olmaz. Bu AKP’nin sorunu. (Hayır oyu veren MHP’liler) Şu an için farklı düşünen, hayır oyu veren milletvekillerimiz var, Pazar günü de hayır oyu vereceğini bildiğim insanlar var. Bunlar hayır oyu veriyor diye biz dışlamıyoruz. Vermeseler daha doğru olur, parti politikasına uygun hareket etmiş olurlar. Birlik sağlanmış olur.
AÇIKLAMALAR FAZLASIYLA YETERLİ
(Eyalet sistemi, Cumhurbaşkanı ve başbakanın açıklaması yeterli mi?) Fazlasıyla yeterli bu açıklamalar. Bu açıklamalardan sonra tartışmayı ancak CHP veya hayır kumpanyasının elemanları sürdürür. Zannederim onlar yapıyor; çünkü sabaha kadar sosyal medya hareketlenmiş. Cumhurbaşkanı kanaatlerini halkla paylaştı, Başbakan olağanüstü bir performans içerisinde. Bütün bunları yaparken de 18 maddenin ruhunu anlatmaya çalışıyor. Şimdi bir partinin genel başkanı ve başbakanı, cumhurbaşkanı ağzına eyalet sistemini almıyorsa ve bunu bir danışman söylüyorsa ve bu Cumhurbaşkanın danışmanı ise o zaman aklınıza iki soru gelir. Bundan bilgisi var mıdır Cumhurbaşkanının, ‘ben söyleyemiyorum, sen söyle’ diye bir tartışma mı başlatmak istiyor, yoksa bu danışman bir başka amaca hizmet ederek bu faaliyetleri sabote mi ediyor. Eğer sabote ediyorsa ben de olsa atarım, kovarım dedim. Cumhurbaşkanı kovar kovmaz, o kendi bileceği iş. Ama gerçek bu. Türkiye’nin bu kadar hassasiyeti varken ve referanduma iki gün kala üniter yapı konusunda hassasiyeti olanlar ve bunları da bazı parti yöneticileri MHP’yi suçlayacak şekilde Twitter’larda konuşuyorlarsa açıkça söylüyorum. ‘Evet’ çifte su verilmiş çelik gibi olmuştur. Bu tür oyunlar bozulacaktır ve evet en çok şekilde temsil edilerek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uygulanacaktır. Dünden bu yana gelişmeler ışığında bunu söylüyorum. Ülkücüyü bunlar saf, aptal mı zannediyorlar. Bunun arkasındaki oyunlar kimlerdi. CHP’deki hangi milletvekilleri kimleri arıyor. Ülkücülerin kafasında zaten bir soru işareti yok.
TESPİT ETMEDİĞİMİ NERDEN BİLİYORSUNUZ?
Cümlelerimiz seçilmiş cümlelerdir. Şimdi hayırcı olup şu ana kadar sessiz kalmış ama bu cümleden dolayı, artık genel başkan da hayırdan yanadır diye ortaya çıkan hayırcıları tespit etmediğimi nereden biliyorsunuz? Biraz da bu tepkileri ölçmeye çalıştım.
DÜŞMANLIĞI SÜREKLİ Mİ KILALIM
Hayır’ın Türkiye’ye hayır getireceği inancında değilim. Hayır’ın kazanması halinde bundan yararlanmak isteyen unsurlar çok yönlü harekete geçer. Almanya’sı, Fransa’sı ABD’si harekete geçer. Terörün FETÖ’nün kalıntıları harekete geçer. Böyle bir fırsat ele geçer mi? Çünkü hayır çıktığı andan itibaren, bugünkü Cumhurbaşkanı ve hükümet 3 Kasım 2019’a kadar görevde kalacak. Bu kadar süre içerisinde Türkiye’de neyin olacağı, Güneydoğu Anadolu’da, Suriye’de neyin olacağı bütün bunları düşünmeyen bir siyasetçi olur mu? O sebepten dolayı evet diyoruz. Ama bizi suçluyorlar. Bu tek adamı mı iktidara getireceksiniz. Bunlar dün size böyle böyle hakaret ediyorlardı. Ne yapacağız yani, düşmanlığı sürekli mi kılalım. Memleket meselesi olursa, düşmanlığa ne gerek kalır. MHP’yi anlamak çok zor, anlatmak daha zor, yorumlamak ise neredeyse imkansız. 17 Nisan’da Türkiye’de önemli bir adım atılmış şekliyle bir dönemin kapısını aralamak lazım. Kapıdan içeriye girelim de içeride ne olur ileride görürüz. Güzel şeyler olacağı kanaatindeyim.”