Güncelleme Tarihi:
GÜVENLİ BÖLGE TÜRKİYE’NİN KONTROLÜNDE OLMALI
“Sayın Putin ile yaptığımız ikili görüşmede ekonomi, ticaret, enerji, ulaşım konularını ele aldık. Vizelerin kaldırılmasına yönelik görüşmemiz oldu. Yine Suriye ve Astana sürecini ele aldık. Ayrıca savunma sanayi ve S-400’ler konusunu değerlendirdik. Üçlü zirvede Suriye krizini ve devam eden siyasi süreci açık ve geniş şekilde ele aldık. ABD’nin çekilme kararı bazı belirsizliklerin yaşandığı bir süreç olarak karşımızda duruyor. Bazı yavaşlatma çabaları da inkâr edilemez, o da maalesef var. Hakan Atilla ve Halk Bankası ile ilgili görüşmeler de ilgili bakan arkadaşlarımız tarafından sürdürülüyor. Trump’ın Suriye’den çekilme kararı ve güvenli bölgenin bir an önce kurulması talebi gerçekten samimi bir kararsa o takdirde bu karara ABD’deki kimi bürokratların gölge düşürememesi gerekir. Bizim bu süreçte tespit ettiğimiz bazı kritik noktalar var. Bunlardan biri güvenli bölge. Güvenli bölge Türkiye’nin kontrolünde olmalıdır. Olmazsa bu demektir ki, Türkiye olarak güvenliğimiz her an yine tehdit altında olmaya devam edecektir.
KORUMA GÖREVİ TÜRKİYE’DE
İkincisi ise güvenli bölgenin PYD/YPG için bir tür koruma kalkanı olmasına müsaade edemeyiz. Bu konuda çok ama çok kararlıyız. Burada tabii özellikle Suriye Kürtlerinin güvenliği için de buna ihtiyaç var. Fakat bizi üzen şey şu, ikide bir karşımıza Kürtler-Türkler meselesinin getirilmesidir. İkide bir Kürtlerin hukukundan bahsediyorlar. Kürtlerin hukukunu koruma mücadelesini biz verdik. Ruslar güvenli bölgeye olumlu bakıyor. İdlib mutabakatının korunması ve uygulanması konusunda hepimiz kararlıyız. Şu anda da Rusya’dan gelen heyet, bizim gönderdiğimiz heyetin yaptıkları ortak çalışmada İdlib’in çevresinde koruma çemberi oluşturulmuş vaziyette. Dış çemberde Rusya var, iç çemberde ise biz varız. Buradaki koruma görevi ağırlıklı olarak Türkiye’de. İçeride adeta ‘ılımlı muhalefet mi’ diyeceğiz, ‘terör estiren örgütler mi’ diyeceğiz, bu konudaki hassasiyet de önem arz ediyor. İdlib’deki askeri gözlem noktalarımız kritik görev icra edecekler.
CENEVRE BAŞARILI OLMAMIŞTIR
Diğer önemli başlık Anayasa Komitesi’nin oluşturulması. Daha önce 150 isim olarak açıklanmıştı. Bunlar arasında 6 isim önem arz ediyor. Yeni isimler üzerinde çalışmaları Dışişleri Bakanlığı ve muhatapları yapacaklar. Bir diğer konu da mültecilerin güvenliği ve gönüllü şekilde geri dönüşlerinin sağlanmasıdır. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine şu ana kadar 310 bin kişi geri döndü. 20 bin kişiden bahsediyorlar. 20 bin kişi ile 310 bin kişi kıyaslanmaz. Münbiç yol haritası diğer önemli konu, gecikmeler var. Doksan gün dediler, neredeyse bir seneyi buldu. ‘Hâlâ yapacağız’ diyorlar. Son olarak, Astana süreci BM kararı çerçevesinde Cenevre sürecini tamamlayıcı şekilde devam ediyor. Astana sürecini Cenevre sürecine alternatif olarak görmüyoruz ama Cenevre süreci de başarılı olamamıştır. Bunu da kabul etmemiz gerekiyor. Körfez ülkelerinin ve BM’nin yapamadığını biz Astana süreci ile gerçekleştiriyoruz.
ASTANA’YA IRAK VE LÜBNAN’I DAHİL EDEBİLİRİZ
Bir sonraki zirveye Türkiye ev sahipliği yapacak. Görüşmelerimizde ‘Astana Süreci’ne Irak’ı ve Lübnan’ı dahil edebiliriz’ dedim. Çünkü her ikisinin de Suriye’ye sınırı var ve Suriye ile ilişkileri çok farklı düzeyde. Dışişleri Bakanlarımız karşılıklı olarak çalışırlar, mutabakatın sağlanması durumunda bu ülkelerin de Astana sürecine gelmeleri halinde süreci daha etkili hale getirmiş olacağız.
KORUMA GÜCÜ TAHSİSİ SÖZ KONUSU OLAMAZ
(ABD’nin güvenli bölgede koalisyon güçlerinin gözlem noktası kurma önerisi) Fırat’ın doğusunda PYD’ye, YPG’ye koruma gücü tahsis edilmesi söz konusu bile olamaz. Biz ‘stratejik ortaklarımız üzerine düşeni yapsın’ diyoruz.
ADANA MUTABAKATI ORTADA
(İran Cumhurbaşkanı’nın İdlib konusunda ‘tamamen temizlenmeli, yabancı güçler çıkmalı’ açıklaması) Meselemiz terörle mücadeledir. Suriye halkının barış içinde yaşamasıdır. Yabancı güçler vurgusu yapanların bunu tüm ülkeler için söylemesi lazım. Burada birileri kalkıp da ‘Rejim bizi çağırdı, ama Türkiye’yi çağırmadı’ diyorsa bu olmaz. Her şeyden önce Adana Mutabakatı ortada. İkincisi Suriye halkı bize ‘Ne olur gelin, bizi bu terörden, zulümden kurtarın’ dedi. İşte Cerablus, El Bab ortada. Şu anda Münbiç’te 130’u aşkın aşiret bir an önce gelmemizi istiyorlar.
(İran, Türkiye’nin varlığından rahatsız mı?) Bize rahatsızlıklarını açık etmiyorlar da ifadelerinden tabii bunlar hissediliyor.
ADANA MUTABAKATI’NDA KOVALAMA MADDESİ VAR
(Güvenli bölgeye ilişkin Rusya ve İran’ın tutumu) İkircikli bir tutumla karşılaşırsak atılması gereken adımı atarız. Şu an itibarıyla Suriye’nin kuzeyinde, kendi güneyimizde birçok adım attık ve netice aldık. Bundan sonra üzerinde durmamız gereken 1998 yılındaki Adana Mutabakatı’dır. Sayın Putin tekrar Adana Mutabakatı’nı önümüze getirdi. Bu konuda mutabakat ve sonrasında iki ülke arasında terörizmle mücadele konusunda imzalanan anlaşma konusunda, teröristlerle mücadelede onları gereken yere kovalama maddesi vardır.
KİLOMETRE SINIRLAMASI YOK
(Kilometre sınırlaması) Öyle bir şey getirmek istiyorlar. Ancak anlaşmada zikredilen bir kilometre yok. Ancak orada üç yılda bir anlaşmanın tazelenmesi maddesi var. Baba Esad’dan beri böyle bir durum yok, yani anlaşma devam ediyor. Beşşar Esed ile iyi ilişkilerimizin olduğu dönemde bu konuyu da kendi aramızda konuşmuştuk. Kendisi büyük bir rahatlıkla ‘Artık bizim aramızda Adana Mutabakatı mı var’ diyecek kadar bu işe olumlu yaklaşıyordu. Şimdi bizim ilgili kurumlarımız bu mutabakatın üzerinde çalışıyor. Terörle mücadelemizde bu mutabakatın ülkemizin lehine kullanılması için elimizden geleni yapacağız. Biz tedbirlerimizi de aldık. Şu anda her an her şeye hazırız. Kara, hava her tarafta varız. Mutabakatın ruhunda terörle mücadele var. Biz bunu anlıyoruz. Biz geçmişten devraldığımız Adana Mutabakatı üzerinden yürüyoruz.
HER AN ORTAK OPERASYON OLABİLİR
(İdlib’deki ihlallerin ortadan kaldırılması için ortak adımlar) Gelişmelere göre her an ortak operasyonlar da yapılabilir. Buna bir engel yok. Şu andaki tedbirlerimiz İdlib halkının huzuru, mutluluğu ve refahı için.
PATRIOT ALIMINA AÇIĞIZ
S-400 anlaşmasını Rusya ile yaptık, dolayısıyla geri adım atmamız söz konusu değil. Bu iş bitti. Patriot’lar konusuna gelince... Biz Patriot alımına açığız. Ancak bu alımın ülkemizin çıkarlarına hizmet etmesi gerekir. Bunun için ortak üretim, kredi ve erken teslimat konuları önem arz ediyor. ABD yönetimi erken teslimat konusuna olumlu yaklaşıyor olsa da ortak üretim ve kredi konularına bir şey diyemiyorlar. Temmuz ayında S-400’ün teslimatı ile ilgili verilmiş söz üzerinden çalışmalarımızı yürütüyoruz.
AK PARTİ’NİN ÖNÜNÜ KESME ADIMLARI
(HDP’nin bazı illerde aday çıkarmaması) Bunların hepsi AK Parti’nin önünü kesmeye yönelik adımlardır. Bizler üzerimize düşeni yapacağız, onlar da kendilerince kurnazlıklarını yapacaklar.”