Güncelleme Tarihi:
Atatürk'ün manevi kızı, Türkiye'nin ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen bugünlerde çok üzüntülü. İlerlemiş yaşına rağmen melek yüzlü güzelliğinden ve olağanüstü zerafetinden hiçbir şey kaybetmemiş olan Gökçen, Ankara'daki evinde üç saat süreyle Hürriyet'e içini döktü: ‘‘O'na, O'nun aziz hatırasına böyle bir saygısızlığı nasıl yaparlar!’’ diyor.
Türkiye'nin ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen, biliyorsunuz, Atatürk'ün manevi kızı. İlerlemiş yaşına rağmen, bir Cumhuriyet Kızı olma özelliğinden ve zerafetinden hiçbir şey kaybetmeyen Gökçen, bugünlerde hayli üzüntülü. Atatürk'ün ‘‘aziz hatırasına’’ saygısızlık edildiğini düşünüyor.
Anlattığına göre olay şu:
Mustafa Kemal, I. Dünya Savaşı sırasında bir süre görev yaptığı Diyarbakır'dan anne ve babasını kaybetmiş bir çocuğu yanına alarak İstanbul'a getirir. Evinde yedirip içirir, büyütür. Almanya'ya tahsile göndererek okutur. Elektrik mühendisi olmasını sağlar, tahsil masraflarını cebinden ödeyerek... Daha sonra Tuncak soyadını alan Abdürrahim, birkaç ay önce 80 yaşında vefat eder. İşte şimdi bu Abdürrahim Bey'in kimi yakınları, bazı gazete ve dergilerle gazetecileri kullanarak, kendisinin Atatürk'e ‘‘nispeti’’ dolayısıyla (!) tek varisi olduğunu öne sürüyorlar. Daha da ileri giderek Atatürk'ün oğlu olduğunu ima ediyorlar.
Gökçen bütün bunlara içerliyor ama ‘‘işin bu kadarla kalmamasına’’ daha çok kızıyor. Başkent Üniversitesi'nin, Atatürk'ün bir süre kaldığı İstanbul Akaretler'deki 76 numaralı evin bir benzerini üniversite kampusüne yaptırarak ‘‘Abdürrahim Tuncak Atatürk Müzesi’’ adıyla ziyarete açmasına itiraz ediyor. Müzenin tanıtım broşürü, altında Abdürrahim Tuncak'ın adı, imzası ve 19 Mayıs 1998 sözleri bulunan şu satırlarla bitiyor:
‘‘Atatürk 16 Mayıs 1919'da annesi, kızkardeşi ve manevi oğlu Abdürrahim Bey'le Şişli'deki evden vedalaşarak ayrılır. Ayrılış sırasında annesiyle arasında şu kısa konuşma geçer:
- Anadolu'dan sana bir süre para yollayamam. Sen çocuğa ve eve bakabilecek misin?
- Merak etme. Ben yavrumu aç bırakmam.
Şimdi Sabiha Gökçen'i dinleyelim:
‘‘Atatürk'ün tek varisi vardır. O da kardeşi Makbule Atadan Hanım'dır. Altı Türk kızını da manevi evladı yapmıştır. Afet İnan, Zehra Aylin, Rukiye Erkin, Nebile, Ülkü ve bendeniz. Birçok genci ise elinden tutup okutmuştur. Sığırtmaç Mustafa, Abdürrahim ve diğerleri. Biz manevi kızları sürekli yanında kalır ve seyahatlerinde kendisine refakat ederken, Abdürrahim isimli çocuk yaverlerin yanında yatıp kalkardı. Bu gencin O'nun tek varisi, hatta düpedüz kendi oğlu gibi gösterilmesi, Atatürk'e ve tarihe karşı saygısızlıktır. Başkent Üniversitesi'nin böyle bir duruma düşürülmesi ise inanılacak gibi değildir. Ne demek oluyor Atatürk adını lütfen sona ekleyip ‘Abdürrahim Tuncak Atatürk Müzesi' diye bir müze açmak? Bir de beni davet ediyorlar. Tabii ki gitmeyeceğim. Bu işe önayak olduğunu sandığım ve değerli bir bilimadamı olarak bildiğim Profesör Mehmet Haberal'ı aradım. Kendisine durumu anlatınca, 'Bunları bilmiyorduk!' demez mi? Bir bilim adamı, Atatürk'ün başkentinde, 'Başkent' adını taşıyan bir üniversitenin içinde araştırıp soruşturmadan böyle bir şeyi nasıl yapar?’’
Güzel gözleri çakmak çakmaktı. Uçağına atlayıp manevi babasının emriyle savaşa gider gibiydi:
‘‘Abdürrahim Tuncak Bey'in yakınlarını uyardım. Ne yazık ki bir yararı olmadı. Duydum ki cenazesine bir gazeteci gelmiş. 'Abdürrahim Tuncak sırlarıyla bu dünyadan göçtü' diye konuşmuş. Atatürk'ün ne bir gerçek oğlu olmuştur ne de bir erkek varisi. Bütün aydın Türk gençleri O'nun varisi ve oğludur. Yetmez mi?’’
75. Yılı böyle kutlamak istedik
Abdürrahim Tuncak Atatürk Müzesi'nin ilk hali Başkent Üniversitesi Bağlıca Kampusü'nde, Rektörlük Binası'nın bir salonunda 10 Kasım 1986 tarihinde hizmete girdi. Geniş salonda ilk olarak Abdurrahim Tuncak'ın üniversiteye hediye ettiği Atatürk fotoğrafları koleksiyonu sergilendi, sonra bunlara bavul, bornoz, iç çamaşırı, pijama ve Atatürk'ün ailesine ait Kuran'ı Kerim gibi özel eşya eklendi.
Daha sonra bu müzenin genişletilebileceğini düşünen üniversite yönetimi, Atatürk'ün İstanbul'da ilk kiraladığı Akaretler'deki evin aynısını müze binası olarak inşa etmeye karar verdi. Ev bütün boyutları aynı olmak üzere üniversite bahçesine inşa edildi. Üniversitenin açılmasıyla birlikte Abdürrahim Tuncak Atatürk Müzesi adıyla halka açılan müzede sergilenenler arasına Tuncak'ın ailesinin hediye ettiği ve bu evde kullanılan mangal, ikinci bir bavul, Atatürk'ün okuduğu Kuran'ı Kerim gibi eşya da eklendi. Başkent Üniversitesi, müzenin açılmasıyla ilgili olarak, ‘‘Biz 75. Yılı böyle kutlamayı düşündük’’ diyor.