Kimse beni toy görmesin

Güncelleme Tarihi:

Kimse beni toy görmesin
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2003 00:00

Devlet Bakanı Ali Babacan, Beyaz Saray'da BaÅŸkan Bush ile aralarında geçen "at pazarlığı" sohbetinin perde arkasını anlattı.Yazarken bile insana fenalıklar geliyor, ÅŸu listeye bir bakar mısınız lütfen; KurtuluÅŸ Ä°lkokulu'ndan 1'incilikle mezun olmuÅŸ. 1985'de TED Ankara Koleji'ni yine 1'incilikle bitirmiÅŸ.1989'da ODTÃœ Endüstri MühendisliÄŸi Fakültesi'nden tam not 4 üzerinden 4 ortalamayla ve elbette yine 1'incilikle diplomasını almış. Ãœnlü Fullbright Bursu'yla Amerika'nın 1 no.lu yüksek ihtisas okulu Nortwestern Ãœniversitesi Kellogge School'dan da elbette yine 1'incilikle mezun olmuÅŸ.Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Hilmi oÄŸlu 4.4.1967 Ankara doÄŸumlu Ali Babacan'ın öğrenim geçmiÅŸi iÅŸte böyle. Bakmayın 0011 kırmızı plakalı siyah Mercedes'e bindiÄŸine, görüldüğü gibi bu 'Ali Baba'da 1 numara takıntısı var. Baba Hilmi bey de aynı dertten mustarip, o da ilkokuldan üniversiteye kadar başını 1'inciliklerden alamamış. Bugüne kadar özel hayatı hakkında ser verip sır vermeyen Ali Babacan'la Sancak Mahallesi Yıldızevler'de yeni taşındığı evinde her ÅŸeyi konuÅŸtuk. O saate kadar ne 1974 doÄŸumlu eÅŸi Zeynep'i tanıyorduk, ne 1996 doÄŸumlu oÄŸlu Kerem'i, 3 ay bir haftalık kızı Dilara'nın ise yüzünü gören yoktu.Kamuya, özel sektörün dinamizmini getirmeliyizYener bey kimse beni bu makam için toy, tecrübesiz görmesin. Özel sektör insanı öyle yetiÅŸtiriyor ki, insan çok farklı durumlara, konulara hemen adapte olabilir hale geliyor. Beni en çok ÅŸaşırtan, Türkiye'deki hantal bürokratik zihniyetin, engellerin beklediÄŸimden çok daha ağır olduÄŸunu görmek oldu. Hukuki altyapı son derece tutucu, statükoyu korumaya yönelik, sanki 'Aman yeni bir ÅŸeyler olmasın, yapılamasın, zorlaÅŸsın, böyle gitsin, kimse bizim rahatımızı bozmasın' deniliyor. Ãœzerinde 3-4 aydır çalışıp da bir türlü maliye, hazine mevzuatını halledemediÄŸimiz konular var. Devletçi anlayış öylesine sinmiÅŸ ki bütün mevzuatın derinliklerine, bunları aÅŸmak çok vakit alıyor.Yanıma çok güçlü bir ekip kurmak istedim, ağırlıkla özel sektörden seçtiÄŸim kiÅŸiler olacaktı. Fakat bir baktım ki, her kademe için yıllarca memuriyette çalışmış olma ÅŸartı var. Yurt dışında eÄŸitim yapmış, o ülkelerde çok kilit pozisyonlara gelmiÅŸ gencimiz var, fakat ben hálá bunları Türkiye'ye getirip istediÄŸim yerlerde deÄŸerlendiremiyorum. Åžu anda yaptığım, mevcut sistem içinden iyi arkadaÅŸlar seçmek ama bu vakit alıyor. Kamuya mutlaka çok daha kuvvetli ve yaygın bir ÅŸekilde özel sektör dinamizmini getirmemiz gerekiyor. Hem ODTÃœ, hem de Amerika'daki eÄŸitimlerim hep ekip çalışması tabanına dayanır. Kararları da paylaşırım, yapan kiÅŸi onun doÄŸru olduÄŸuna inanıp da yapacak, sırf tepeden emir geldi diye yaparsa bir yerde tıkanır. Analiz sürem uzundur ama, kararım hızlı olur.Wolfowitz’in sözleri çok doÄŸal Tezkerenin geçeceÄŸine çok emindim, çünkü oturumundan önce bizim grup salonunda bir oylama yapıldı. Oylamanın bitiminde Tayyip beyle Abdullah bey arka odaya geçip sayım yaptılar. Geri çıktıklarında Tayyip bey; 'ArkadaÅŸlar grubumuz büyük bir çoÄŸunlukla destekliyor. Ben de genel baÅŸkanınız olarak hepinizden bu tezkereye evet demenizi bekliyorum' dedi. Tezkerenin geçeceÄŸine o kadar inanıyordum ki, aynı gece için sinemaya rezervasyon yaptırmıştım. Tezkerenin geçmemesi elbette Amerikan yönetiminde ciddi bir hayal kırıklığı yarattı, Wolfowitz'in son açıklamaları tamamıyla onun yansıması. Amerikan yönetimi hayal kırıklığına uÄŸramakta bence haklı, onun için Wolfowitz'in sözlerini çok doÄŸal karşıladım. Ama; 'Türkiye hatasını kabul etmeli, özür dilemeli' gibisinden bölümünü yadırgadım. Türkiye demokratik bir ülke, yüce Meclis kararını vermiÅŸ, ben kimin adına özür dileyeceÄŸim? Teksaslı baÅŸkan at tüccarı hemÅŸerisini anlatınca.. Amerika'da kaldığım süre içinde 50 eyaletin 43'ünü gezdiÄŸim için, telefonda benimle konuÅŸanın aksanından nereli olduÄŸunu anlarım. Teksas insanı samimi, pragmatik, çözüme yöneliktir, lafı dolaÅŸtırmadan hemen konuya girer. Yarım saatlik görüşmemiz sırasında gözlemleyebildiÄŸim kadarıyla BaÅŸkan Bush da tipik bir Teksaslı. Oval Ofis'e girdiÄŸimizde lafı benimle açtı; 'Sen de MBA'liymiÅŸsin, ben de MBA'li ilk Amerikan baÅŸkanıyım' dedi. Senin gittiÄŸin okul çok iyidir, iyi biliyorum' dedi. BaÅŸkan'la yarım saatlik görüşmemizin ilk 5 dakikası benimle yaptığı konuÅŸmalarla geçti. Anlaşıldı ki, biz oraya gitmeden kendisini her konuda çok iyi brife etmiÅŸler. Bu arada benim daha önceleri ne yaptığımı sordu, genç yaÅŸta siyasete girdiÄŸim için kutlayıp baÅŸarılar diledi. Esas konuya giriÅŸi YaÅŸar bey yaptı, sözlerine; 'Bu ziyaretimizin sebebi herhangi bir ÅŸeyi burada pazarlık edip karara baÄŸlamak deÄŸil' dedi. Bunu üzerine Bush hemen lafa girip; 'Bir dakika, siz pazarlık için burada deÄŸiliz diye baÅŸladınız. Bizim Teksas'taki at pazarlarında tacirler müşteriyle konuÅŸmaya; 'Bu iÅŸten anlamam' diye baÅŸlar, sonunda bakarsınız ki, hem size atı satmış, üzerinizde de sadece iç çamaşırınız kalmış. Sizde bize böyle yapmayın ha' dedi. Bunun üzerine herkes güldü, ondan sonra diplomatik hava dağıldı, sıcak, samimi bir ortama girildi. Bu arada büyük bir tepsi içinde çok çeÅŸitli içecekler sunuldu, ben taze sıkılmış soÄŸuk bir portakal suyu içtiÄŸimi hatırlıyorum. Yener bey, BaÅŸkan Bush'la yaptığımız görüşmede hiç rakam konuÅŸulmadı, siyasi konular daha çok konuÅŸuldu. Bush çok direkt olarak; 'Biz bu iÅŸe kararlıyız' dedi. Biz de Irak savaşının bizim için siyasi, askeri, ekonomik risklerini kendisine anlattık. 1991 Körfez Savaşı'ndan örnekler verip mutlaka Amerikan hazinesiyle yakın alışmamız gerektiÄŸini söyledik. Bu görüşmeleri para odaklı bir müzakere haline getiren Amerikan basınıdır. Ve Zeynep Babacan anlatıyor:Atatürkçü bir okulda yetiÅŸtimBen niye Atatürk düşmanı olayım ki Yener bey, elbette deÄŸilim. Ben Atatürkçü bir okulda yetiÅŸmiÅŸ, kendi dini inançlarını yaÅŸamaya çalışan Müslüman bir Türk kızıyım. Örtünmeye kendi irade ve isteÄŸimle lise sonda karar verdim ama, elbette bunu orada uygulayamazdım. Ankara Koleji'nden sonra Hacettepe Ãœniversitesi Ä°ngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümü'nü örtülü olarak bitirdim. Ailemde benden baÅŸka örtülü yoktu, belki de onun için bu konuda beni desteklemedi. O zamanlar iki arada kalmıştım, bir yanda kolej ortamı, öbür tarafta okuduÄŸum kitaplar, Allah'ın emri. Kendi kendime; 'Örtünürsem isteÄŸim gibi yaÅŸayacağım, iç huzurum olacak, aksi halde hayatım çok farklı bir yöne de gidebilir' deyip kararımı verdim. Başımdaki türban siyasi bir simge deÄŸil. Ayrıca bu amaçla örtünen bir kiÅŸiye de bugüne kadar hiç rastlamadım. Bazıları yobaz görünüşlü, baÄŸnaz olabilir ama, bunu bütün başını kapatanlara mal etmemek lazım.YARIN: ZEYNEP BABACAN: ALÄ°YÄ° EN ÇOK HANIMLAR SEVÄ°YORÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!