Güncelleme Tarihi:
Diyarbakır’da gübre satışı yaptığı işyerinden 14 yıl önce eski uzman çavuş Gültekin Sütçü’nün talimatıyla, PKK itirafçıları ve korucular tarafından kaçırıldıktan 15 gün sonra öldürülmüş olarak bulunan Şerif Avşar cinayetiyle ilgili Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı müdahil avukatlara tebliğ edildi. ‘Kasten adam öldürmek’ suçundan 30 yıl hapis cezasına çarptırılan uzman çavuş ile ilgili Avşar ailesinin avukatı Tahir Elçi, Yargıtay Ceza Dairesi’ne temyiz başvurusu yaptı. Avukat Elçi itiraz dilekçesinde, Şerif Avşar’ın gerek kaçırılması, gerekse öldürülmesinde sanığın bizzat olay yerinde olduğunu, Avşar cinayetinin 1990’lı yıllarda sıkça yaşanan gözaltında kaybedilme olaylarına tipik bir örnek olduğunu belirtti.
EYLEM, HUKUK DEVLETİNE YÖNELİK
Güneydoğu’da adı geçen yıllarda çok sayıda kişinin tıpkı Şerif Avşar gibi ev ve işyerlerinden kaçırılarak jandarmayla çalışan itirafçı ve korucular tarafından kaybedildiği belirtilen dilekçede şu görüşler yer aldı:
“Olay basit bir cinayet olarak ele alınmamalı. Bu eylem hukuk devletine yönelik örgütlü bir suçtur. Gültekin Sütçü eylemci birimin başı olduğu gibi, arkasında farklı güçler vardır. Olayda şahsi ve kişisel husumet yoktur. Avşar’ı kaçıran korucular ‘Müdür’ diye hitap ettikleri Sütçü’nün emriyle kaçırma ve katletme olayını gerçekleştirmiştir. Devletin tanıdığı emir ve yetkileri kullanarak, sanığın verdiği talimatla Şerif Avşar kaçırılıp işkenceyle öldürülmüştür. Gültekin Sütçü’nün JİTEM’in üyesi olduğu sabittir. Olayın oluş biçimi, Gültekin Sütçü ile daha önce aynı suç nedeniyle haklarında hüküm verilen PKK itirafçısı Mesut Mehmetoğlu ve korucular arasındaki ilişki ve dosyadaki deliller karşısında, sanıkların ‘Anayasa’da devletin temel niteliklerinden sayılan hukuk devleti ilkesini ortadan kaldırmaya yönelik ve bu nitelikte olan suçları işlemek için oluşturulan suç örgütünün faaliyetleri çerçevesinde Şerif Avşar’ı öldürdükleri’ anlaşıldığından, sanık Gültekin Sütçü’nün TCK’nın 146/1 maddesi uyarınca Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik suçtan hakkında hüküm kurulması gerekirken, yanılgıya düşülerek kasten adam öldürmek suçundan verilen hüküm hukuka aykırı ve bozmayı gerektirmektedir.”
HARABE BİNADA SORGULAYIP ÖLDÜRDÜLER
Gerekçeli kararda, Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde görev yapan korucular Fevzi Gökçen, Yaşar Günbatı, Ömer Güngör, Aziz Elbey ve Zeyat Akçin’in 22 Nisan 1994 günü gözaltına aldıkları 4 kişiyi Jandarmaya teslim etmek için Diyarbakır’a geldikleri ve geceyi jandarma misafirhanesinde geçirdikleri belirtildi.
Koruculardan Ömer Güngör’ün, yakınlarının PKK’lılar tarafından öldürülmesi nedeniyle Şerif Avşar’ın kardeşinin PKK’lı olduğunu ve cezaevinde tutuklu bulunduğunu bildiği kaydedilen kararda, bu nedenle Avşar’ı kaçırıp konuşturarak öldürülen akrabalarıyla ilgili bilgi sahibi olabileceği düşüncesiyle diğer korucularla anlaşma yaptıktan sonra Şerif Avşar’ın işyerine gidip gözaltına almak istedikleri anlatıldı, Avşar’ın resmi kıyafetli polis gelmeden gitmeyeceğini söylemesi üzerine sanıklardan Fevzi Gökçen’in polis çağırmak için dükkandan çıktığı sırada uzman çavuş Gültekin Sütçü ve PKK itirafçısı Mesut Mehmetoğlu ile karşılaştığı, durumu anlatması üzerine Gültekin Sütçü’nün Avşar ve yakınlarını ikna etmek amacıyla üzerinde taşıdığı askeri kimliğini gösterdikten sonra Şerif Avşar’ı otomobile bindirip Lice yolundaki harabe binaya götürdükleri belirtildi. Gültekin Sütçü ile korucu Ömer Güngör’ün burada Avşar’ı sorguladıkları, ardından korucu Ömer Güngör’ün Avşar’ın başına 2 el ateş ederek öldürdüğü bildirildi. Bu nedenle sanık Gültekin Sütçü ‘Kasten adam öldürmek’ten 30 yıl hapisle cezalandırıldı. Olayın vahim nitelikte olması nedeniyle sanık hakkında hiçbir indirim uygulanmadı.
AİHM TÜRKİYE'Yİ 148 BİN YTL TAZMİNATA MAHKUM ETTİ
Şerif Avşar’ı kaçıran 5 korucu ile 1 itirafçı 10 yıl önce 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış, Korucu Ömer Güngör 24 yıl, diğer sanıklar 6’şar yıl 8 ay hapisle cezalandırılmıştı. Gültekin Sütçü adı geçen tarihte yakalanamadığı için hakkında dava açılamamıştı. Sütçü Bulgaristan’dan yurda giriş yaparken 2006 yılının Aralık ayında yakalanmıştı. AİHM, Gültekin Sütçü’nün yakalanmamış olması ve soruşturmanın etkili yürütülmemesi nedeniyle Türkiye’yi 2001 yılında 148 bin YTL tazminat ödemeye mahkum etmişti.