Fırat’ın doğusuna da güvenli bölge

OLACAKSA 20 ÜYENİN 20'Sİ DE DAİMİ OLSUN

“(Ekonomik durumu çok daha ileri olan ülkelerin sığınmacıları kabul etmemek için birbirini yediği bir dönemde, Türkiye’nin 3.5 milyonu aşkın Suriyeli mazluma sahip çıktığını hatırlatarak) Kapımıza sığınan hiçbir kardeşimizi eli kanlı katillere teslim etmedik, bırakmadık. 194 ülkenin içinde olduğu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 5 ülkenin dudakları arasına bir dünya mahkûm edilemez. Daimi üye, geçici üye bu ayrımın olmaması lazım. Eğer olacaksa 20 üyenin 20’si de daimi üye ve dönüşümlü olacak. Dünyadaki her kıtadan, her inanç grubundan ülkeler bu daimi üyelerin içinde yerini alacak. Birleşmiş Milletler eğer adaleti tesis edecekse, işte bunu ancak bu şekilde tesis edebiliriz.

TÜRKİYE ENGEL OLMASA İDLİB'DE DE AYNI FELAKET YAŞANACAKTI

Şu anda Birleşmiş Milletler bunu başarabiliyor mu? Hayır. Bu kadar olaylar oluyor, Suriye sorunu 8 senedir devam ediyor, çözebildi mi? Hayır. İsrail, her türlü zulmü yapıyor, İsrail verilen kararlara uyuyor mu? Ne anlamı oldu bunun? Suriye halkını hak ve özgürlük mücadelelerinde yalnız bıraktılar ama biz yalnız bırakmadık.

Srebrenitsa katliamına engel olamayan bu kurumlar, 20 yıl sonra Halep’teki sivil ölümlerini sadece uzaktan seyretmişlerdir. Şayet Türkiye’nin çabaları olmasaydı, İdlib’de de muhtemelen aynı felaket yaşanacaktı.

SURİYELİ ÇOCUKLAR ARTIK OKULA GİDİYOR

(Türkiye’nin sınırlarının hemen yanında, bir dönem PYD-YPG’li ve DEAŞ’lı teröristlerin işgali altında bulunan 4 bin kilometrekarelik alanda huzurun sağlandığını dile getirerek) Şehitler vererek gerçekleştirdiğimiz operasyonlar sayesinde 260 binin üzerinde Suriyeli kardeşimizin vatanlarına dönmesini sağladık. Son İdlib krizinde olduğu gibi, tek bir sivilin dahi burnunun kanamaması için diplomatik alanda yoğun çabalar yürüttük. Bu gayretlerimizin meyvesini almaya da başladık. Bir dönem teröristlerin ellerini kollarını sallayarak dolaştığı bölgelerde, bugün Suriyeli çocuklar hiçbir korku duymadan okullarına gidiyor. Afrin’de, El-Bab’da, Cerablus’ta gidiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde Fırat’ın doğusunu da kapsayacak şekilde, Suriye’nin içindeki güvenli bölgeleri arttırmaya devam edeceğiz. Ülkemize yönelik terör tehdidi son bulana, Suriye’nin geleceğine kasteden çetelerin kökü kazınana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Aynı şekilde ilk kıblemiz Kudüs’ü, işgalcilerin ve Filistinlilere devlet terörü uygulayanların ihtiraslarına terk etmeyeceğiz. İsrail ve Amerikan yönetimlerinin Kudüs’ün izzetini ve onurunu ayaklar altına alan tacizlerine karşı mücadelemizi diplomaside en üst düzeyde vereceğiz.

MÜSLÜMANLAR VAHDETE HASRET YAŞIYOR

Müslümanlar bırakın küresel meseleleri, kendi dinlerini, kendi geleceklerini ilgilendiren konularda bile yeknesak bir duruş sergileyemiyor. Resul-i Kibriya Efendimizin ve Kur’an’ın tarifiyle ‘bir bedenin uzuvları’, ‘bir duvarın tuğlaları gibi’ olması gereken Müslümanlar, maalesef bugün vahdete hasret yaşıyor. Açık söylüyorum, Filistin meselesinin onca yıldır çözüme kavuşturulamamasının sebebi, İsrail’in hukuk tanımazlığından daha çok Müslümanlardaki vahdet yani birlik eksikliğidir. İşte sene 1948 Filistin neydi, şu anda geldiğimiz sene 2018 Filistin ne? Başladığımız yerdeyiz. 1948’de devasa topraklar, ama şu anda maalesef bir avuç Filistin toprağı.

İSRAİL’İN İHTİRASLARINA KURBAN ETMEYECEĞİZ

İlk kıblemiz Kudüs’ü işgalcilerin insafına terk etmemekte kararlıyız. Barış şehri, üç semavi dinin mukaddes şehri Kudüs’ü, İsrail’in ihtiraslarına kurban etmeyeceğiz. Kudüs’ün izzetini, Harem-i Şerif’in onurunu, bu aziz şehrin tarihi karakterini korumaya devam edeceğiz.

Gözü dönmüş bazı Budistlerin Arakan’da kardeşlerimizi kameralar önünde vahşice katletme cesareti gösterebilmeleri de yine İslam dünyasının parçalanmışlığından kaynaklanıyor. Suriye’deki zulmün 7 yıldır bitirilememesinin nedeni de İslam dünyasına öncülük edecek devletlerin basiretsizliğidir. Tüm bu sorunların çıkmaza girmesinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi küresel barış ve istikrarın garantörü kuruluşların acziyetini elbette kabul ediyoruz. Çoğu zaman belli güçlerin çıkarlarının korunmasına hizmet ettiklerini biliyoruz. Ancak, şunu kabul etmemiz gerekir ki sorunlarımızın çözümünü başkalarına bırakarak, asıl hatayı biz yapıyoruz.”

FETÖ ELEBAŞINI NİYE İADE ETMİYORSUNUZ MANİDARDIR

ABD’nin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’i de Türkiye’ye iade etmekten imtina ettiğine değinen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bunun da soru işaretlerine neden olduğunu belirtti. FETÖ elebaşı Gülen’in ABD’de yapılan bir yargılamasının olmadığını belirten Erdoğan, “400 dönümlük bir arazide şu anda beyler gibi yaşıyor. Bizim aramızda suçluların iadesi yok mu? Var. Ülkemizde bu mahkûm edilmiş. Dosyalar, hepsi gönderildi. Niye vermiyorsunuz? Manidardır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca FETÖ’nün ABD’de sözleşmeli okullardan 800-850 milyon dolar gelir elde ettiğine de dikkat çekti.

RUHUNU 1 DOLARA SATANLARA İNAT

Erdoğan, TURKEN'deki konuşmasında "4 yıl önce bu topraklara ‘Bismillah’ diyerek dikilen fidan artık kök saldı, meyve vermeye başladı. Ruhunu bir dolara satan alçaklara inat TURKEN, faaliyetleriyle ülkemizin gururu oldu. Uzun yıllar FETÖ’cü hainlerin musallat olduğu yurtdışı eğitim alanında önemli projelere imza attı” dedi.

ABD: MAALESEF FARKLI ADIMLAR ATIYOR

Diyeceksiniz ki PYD, YPG, yani bu PKK’nın yan kuruluşları veya örgütleri, bunlar bu imkânları, bu silahları, bu parayı filan nerden buluyor? Biz Suriye’nin kuzeyini terör koridoru olmaktan çıkartacağız diyorduk. Onun için bizler Cerabulus’a girdik, onun için bizler El Bab’a girdik, onun için Afrin’e girdik. Niye? Orayı terör koridoru yapmayacağız ama bizim stratejik ortaklarımız maalesef buralarda farklı adımlar atıyor. 18 bin TIR silah ve mühimmat maalesef buralara gitti. 3 bin aynı şekilde kargo uçağı buralara geldi. Bunlar bizzat kendilerine de söyledim, onun için rahat konuşuyoruz. (Amerikan yönetimini kastederek) Biz stratejik ortaksak o zaman bunun gereği yapılmalıdır.