Güncelleme Tarihi:
MİLLİ MENFAATİMİZİ SAVUNACAĞIZ
“Son dönemde Suriye’de yaşadıklarımız bize sahada olmadan masada olunamayacağı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Gerektiğinde diyalogla, gerektiğinde yumuşak güç unsurlarıyla, gerektiğinde zorlayıcı diplomasi araçlarıyla, gerektiğinde de fiili güç kullanarak milli menfaatlerimizi mutlaka savunacağız. Suriye’nin kuzeyindeki terör bataklığını kurutmak ülkemizin en öncelikli meselesidir. Güney sınırımızda adeta kanser hücresi gibi büyüyen, müttefiklerimizin ağır silahlarıyla büyütülen bu yapı ortadan kalkmadıkça Türkiye kendini emniyette hissedemez. Şayet bugün gerekeni yapmazsak, Allah korusun yarın bunu da ağır bedeller ödeyerek yapmak zorunda kalırız. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla başlattığımız süreci inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz. Böylece Suriyeli kardeşlerimizin huzur, esenlik, güven içinde yaşayacağı bir barış koridorunu kurmuş olacağız. Atacağımız bu adımla hem ülkemizi hem de Avrupa’yı Suriye kaynaklı düzensiz göç baskısından kurtarmayı hedefliyoruz. Böylece 8 yıldır vatan hasreti çeken Suriyeli muhacirlerin ülkelerine geri dönüşlerini de hızlandırmayı amaçlıyoruz.
KOPARIP ATMAKTA KARARLIYIZ
PKK denen çıbanbaşını Irak topraklarından koparıp atmakta kararlıyız. Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe harekâtı hedeflerimize uygun şekilde başarıyla ilerliyor. Irak ve İran yönetimleriyle de terörle mücadele noktasında hemfikiriz. Filistin meselesi bölgemizin kanayan yarası olmaya devam ediyor. İsrail’in hukuk tanımayan işgal, zulüm ve yıkım politikasının yanı sıra bazı dış aktörlerin müdahaleleri de barış umutlarını baltalıyor. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması ve tanınması artık bir tercih değil mecburiyettir. Türkiye olarak, Filistin meselesinde sonuna kadar adalet ve hakkâniyeti savunmaya devam edeceğiz. İlk kıblemiz, göz bebeğimiz Kudüs’ü işgalcilerin insafına asla terk etmeyeceğiz.
Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’nın güvenliği için Doğu Akdeniz’in istikrarı da önemlidir. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de istikrar ancak Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) hak ve çıkarlarının gözetilmesi ile mümkündür. Bu bölgede sondaj adı altında yürütülen gasp ve sabotaj girişimlerine kayıtsız kalamayız. Hem ülkemizin hem de Kıbrıslı Türklerin meşru haklarını sonuna kadar koruyacağız
MÜTTEFİKE YARAŞIR ADIMLAR BEKLİYORUZ
60 yılı aşkın NATO üyeliğimizi Avrupa Atlantik savunmasının temel taşı ve güvenlik politikamızın ana sütunu olarak görüyoruz. Özellikle NATO’ya bakışımızın esasını güvenliğin bölünmezliği, ittifak dayanışması, adil risk ve külfet paylaşımı teşkil ediyor. NATO müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD’den de bu çerçevede gerçek bir müttefike yaraşır adımlar atmasını bekliyoruz. Biz bu kurumlarla ilişkilerimizde bugüne kadar samimi bir çaba harcadık. Üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık. Angajman ve diyalogda ısrarcı olduk. Bununla birlikte Türkiye, müttefikleriyle veya müttefikleri olmadan milli bekasına yönelik her türlü tehdidi bertaraf etme hakkına sahiptir.
İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAMIŞLAR
Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin mahkeme salonunda 25 dakika bütün hâkimlerin önünde kıvranarak ölmesine seyirci olan bir dünya bizim dünyamız olamaz. Gazeteci Cemal Kaşıkçı davasında da adaletin tecellisi için biz sizlerin çalışmasını bekliyoruz. Bu iki mesele, uluslararası toplum açısından bir turnusol kâğıdıdır.
Dünyanın en zengin kişisinin mal varlığı toplam nüfusun yarısına yani 3.6 milyar insana denk ise burada bir sorun var demektir. 1 milyara yakın insan gece yatağa aç olarak girerken diğer tarafta lüks, şatafat ve israf hâkimse burada bir sorun var demektir. Terör örgütlerine yönelik çifte standart azalmak yerine yaygınlaşıyorsa, terör elebaşıları başkanlık saraylarında ağırlanıyorsa, Birleşmiş Milletler’de eli kanlı katilleri meşrulaştırmak özel bir çaba gerektiriyorsa, burada arızalı bir durum var demektir.
TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ NATO’NUN GÜVENLİĞİDİR
“Türkiye’nin güvenliği, NATO’nun ve tüm bölgemizin güvenliği demektir. S-400’lerin NATO’ya ve F-35’lere zarar vereceğine dair hiçbir somut veri yoktur. Kimse kimseyi aldatmasın. Nitekim daha önce NATO ve Avrupa Birliği üyesi birçok ülke Rusya’dan benzer hava savunma sistemleri satın almışlardır. Sesleri çıkmadı. Bu ülkeler için sorun olmayan bir konunun Türkiye için kriz haline dönüştürülmesini biz iyi niyetli görmüyoruz. Hele hele S-400’ler üzerinden Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerinin sorgulanması kesinlikle yanlıştır.
S-400’TE TİCARİ TERCİHTE BULUNDUK
S-400’ler meselesinde Türkiye güvenliği ile ilgili stratejik değil tamamen ticari bir tercihte bulunmuştur. Ülkemizi bu tercihe zorlayan da müttefiklerinin uzlaşmaz tavrıdır. Biz baştan beri bu meselenin suhuletle çözüme kavuşturulması için ortak komite dahil her türlü gayreti sergiledik. Ancak çabalarımızın ya yokuşa sürüldüğünü ya da bürokratik ayak oyunlarıyla çıkmaza itildiğini gördük. Amerika Başkanı Donald Trump’ın G-20 Osaka Zirvesi’nde Türkiye’ye adil davranılmadığına dair yaptığı açıklama bu gerçeğin en üst düzeyde teyididir. Sayın Trump’ın bu doğru yaklaşımını sürdürerek S-400 konusunun Türk-Amerikan ilişkilerini esir almasına müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Amerika’dan gerek FETÖ elebaşlarının ülkemize iadesi, gerek PKK/YPG terör örgütünün silahlandırılmasına son verilmesi konularında da net adımlar bekliyoruz.”
AB’YE TAM ÜYELİK HEDEFİNE DEVAM
“Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik hedefimizi koruduğumuzu ifade etmek istiyorum. Avrupa Birliği küresel bir aktör olmak istiyorsa öncelikle Türkiye’yi kazanmalıdır. Türkiye’nin üyeliği birkaç ülkenin ihtiraslarına kurban edilmemelidir. Biz, her şeye rağmen yarım asırlık tam üyelik mücadelemizi pozitif gündemle sürdürmeye çalışıyoruz. Vize serbestisindeki kalan son 6 kriteri de süratle çözerek vatandaşlarımızın hak ettiği kolaylığı sağlamak istiyoruz. Yargı reformu stratejimiz bu bağlamda çok önemli bir adım olacaktır. Yeni yasama döneminin başlamasıyla Meclisimizin yargı paketindeki reformlarla ilgili gerekli çalışmayı yapacağına inanıyorum. AB’nin de Gümrük Birliği güncellemesi müzakerelerine başlamasını ve fasıllardaki siyasi engelleri kaldırmasını bekliyoruz. Suriyeli sığınmacılarla ilgili ülkemize verilen sözlerin yerine getirilmesine büyük önem veriyoruz. Şu an itibarıyla verilmiş sözler yerine getirilmemiştir. İran’ın da katılımıyla yürüttüğümüz Astana sürecinde Suriye’de kalıcı çözüm yolunda önemli mesafe kat ettik. Anayasa Komitesi kurulması çalışmaları tamamlanmak üzeredir.