Güncelleme Tarihi:
TBMM KAPATILMAMALI
“OHAL döneminde Meclis’in kapatılmasını çok doğru bulmuyoruz. Devletin yeniden inşasını öngören bütün düzenlemelerin, OHAL yasasıyla yapılmasına karşı çıkıyoruz. Bu darbe girişimini fırsatçılık kabul edip parlamentoyu devre dışı bırakmak olur. Devletin inşaası yürütme organının değil, yasama organının görevidir. Bu devlet bir siyasal partinin devleti değil, hepimizin.
HDP, elbette ki 6 milyon vatandaştan oy alıp Meclis’e gelen meşru bir organ. Terör olaylarının sonlandırılması konusunda üzerine düşen görevler var. Gayet açık net, terörü kınaması, ortak tavır takınmasını hepimiz istiyoruz. HDP’yi dışlarsanız onu meşru zeminin dışına çıkarmış oluruz.
17-25 AKLANAMAZ
17-25 Aralık olayı, bütün belgeleri, dokümanları, görüntüleriyle, eldeki ses kayıtlarıyla bir devletin nasıl soyulduğunu gösteren bir gerçek. Bunu ‘F’ tipi yapılanma mı gerçekleştirdiği tartışılabilir. 15 Temmuz ise bir yolsuzluk olayı değil, doğrudan demokratik parlamenter sisteme yapılan bir müdahaledir. 17-25 olayı, 15 Temmuz gerekçe gösterilerek aklanmak isteniyor, bu çok büyük bir hata.
15 Temmuz’dan sonra oybirliğiyle bir araştırma önergesi verildi. Bizler 3 parti bu araştırma komisyonuna üyeleri belirleyip verdik. Ama üyeyi vermeyen parti Adalet ve Kalkınma Partisi. Eğer parlamentoda bu işe sağlıklı bakıp sağlıklı çözümler üretmek gerekiyorsa bu işin siyasal ayağının da ortaya çıkması lazım. Bu konuda iktidar partisinin ayak sürüdüğünü görüyoruz.
ATMOSFERİ BOZMAK İSTEMİYORUZ
Her şeyin hukuk içinde yapılmasına, her türlü desteği veririz. Ancak ‘Biz 17-25’i milat olarak alıp, öncesini aklayıp, sonrasına bakarız’ demek doğru değil. Kendiliğinden gelmedi bu noktaya Türkiye. Efendim, ‘alnı secdeye geliyordu, Allah bizi affetsin’... Yarın biri de çıkıp ‘Allah bizi de affetsin. Bu ülkenin Cumhurbaşkanını kandırdılar bizi de kandırdılar’ dese hâkim ne karar verir?
TSK ile ilgili düzenleme doğru değil. Siz orayı dinamitliyorsunuz. Bunu yaptığınız andan itibaren orduyu çökertirsiniz. ‘Biz bunu 3 ay için yaptık’ derlerse bunu anlarım. Hükümet ‘Bu konuyu parlamentoda OHAL süresi içinde çözeceğiz’ dedi. Çözmezlerse bunu Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğiz. Hükümet söz veriyor, ‘Hayır senin sözünü duymak istemiyoruz’ dersek doğru olmaz. Yaratılan atmosferi bozmak istemiyoruz.
VERİLER 'ANA AKTÖR GÜLEN' DİYOR
Hükümet FETÖ ile ilgili bütün bilgileri ABD’ye aktarmalı. ABD kendi hukuk sistemi içinde bunu Türkiye’ye teslim etmeli. Eğer ABD vermiyorsa, Fetullah Gülen kendisi Türkiye’ye gelmeli. Diyorsun ki ‘Ben masumum.’ O zaman gel Türkiye’ye, yargılan. Veriler, ana aktörün Fetullah Gülen olduğunu söylüyor. O zaman Türkiye’ye iade etmesi lazım. Edilmemesi bir kırılma yaratır. Umarım böyle bir kırılmaya ABD müsade etmez. 240 kişiye yakın insanın hayatını kaybettiği, Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimine rağmen vermezse bir kırılma olur.
SİYASİ AYAĞI ORTAYA ÇIKARILMALI
Olaydan sonra Hürriyet’te 8 sütuna manşet vardı. ‘Erdoğan MİT’e talimat verdi, bunu ortaya çıkarın’ diye. Ben bir süre sonra MİT’te böyle bir talimat verilmediğini öğrendim. Ben o kasetlerin bizzat sayın Başbakan tarafından izlendiğini de gördüm, birden fazla kişi gördü. Yanındaki kişi, ‘Bir iki gün daha beklersek daha net görüntüler elde edeceğiz’ diyor. Olayın aydınlanmasını isteriz, aydınlatacak olan savcılar, biz değiliz. Bunlar kendiliğinden mi yaptılar yoksa bir siyasi partinin isteği üzerine mi geldi. Bu komployu kurmak için nereden talimat alındı. Başbakan olarak siz izliyorsunuz ve siz izlerken gene sizi bir başka kasete çekiyorlar. İş baştan aşağı sakat gidiyor. O nedenle bunun siyasi ayağının ortaya çıkarılması lazım. O dönem F Tipi ile hükümet can ciğer kuzu sarmasıydı. Ne diyorlarsa tak diye yapıyorlardı. Binali Bey, ‘Evet komisyon kuralım’ derse derhal önergeyi veririz. Bu konuda hiçbir endişemiz yok.