Güncelleme Tarihi:
ARKASINDA SOROS TÜRÜ TİPLER VAR
“Gezi olayları aslında tıpkı askeri darbeler, tıpkı muhtıralar, tıpkı terör örgütlerinin saldırıları, tıpkı FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi devleti ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır. Bay Kemal, ‘aydınlık gençler’ diye vasıflandırıyor. Bunlar başta şahsı olmak üzere aldatılmış gençler. Bu aldatılmış gençlere orada ‘çevreci’ sıfatı verilmek suretiyle, bu ülkede milyonlarca ağaç ve fidan diken bir iktidara ‘ağaç sökme’ yaftası yapıştıranlara ben sadece lanet okurum. Kimin ne olduğunu bilmeniz açısından bu çok önemli, bunlar, masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Bunlar, ciddi manada perde arkasında Soros türü, bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı, malum içerdeydi. Bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar. Onlarla beraber başkaları da bu işin içerisinde.
ALDATILMIŞ GENÇLERE İHTİYACIMIZ YOK
Kim bunlar; ‘aydınlık gençler’. Sevsinler senin aydınlık gençlerini. Eğer sizin aydınlanmış gençleriniz bunlarsa, yandık. Bizim aldatılmış gençlere ihtiyacımız yok. Bizim bu vatan için feda-i can edecek gençlere ihtiyacımız var. Her kim Gezi olaylarını masum bir çevre hareketi olarak tanımlıyorsa ya gafildir ya da taammüden bu ülkenin ve milletin düşmanıdır. Hukukun kararlarına saygılıyız. Bizim ve milletimizin gözünde, Gezi’nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecektir. Milletimiz müsterih olsun. Ülkemizin her davası gibi bu meseleyi de sonuna kadar kararlılıkla takip edecek, adaletin tecellisi için son nefesimize kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.
İŞİNE GELMEYEN NİYE KARARI ELEŞTİRİYOR
(Osman Kavala’ya yeniden gözaltı konusunda) İşine gelen, yargının verdiği olumlu karara ‘yargı iyi karar verdi’ derken, işlerine gelmeyen karar için niçin yargıyı eleştirme yoluna gidiyorlar? Yargı bir kısmını tahliye etti ama Kavala ile ilgili de bu kararı verdi. Saygı duymaları lazım.”
BAŞBAKANKEN ÖNÜME TEK BİR FETÖ'CÜNÜN DOSYASI GELMEDİ
Başbakanlığım boyunca YAŞ’larda önüme tek bir FETÖ’cünün dosyası gelmedi. Gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi. Milletin değerleriyle uğraşmaktan kendi bünyelerini habis ur gibi saran FETÖ tehdidini görmeyenlerin bugün bizi suçlaması aslında kendi gafletlerini saklama çabasından başka bir şey değildir.
KILIÇDAROĞLU O GECE FETÖ KORUMASINA MAZHAR OLDU
(Video göstererek) İşte buyur, FETÖ’cü danışmanlar Bay Kemal’in yanında. Akıl hocaları onlar. İP’in de danışmanlarında yine onlar var. Tam bir istila hareketi. Kasım Gülek’ten Ecevit’e kadar, namlı CHP’lilerden 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerine kadar herkes bu oyunda üzerine düşen rolü oynamış, FETÖ’ye figüranlık yapmışlardır. Bu oyunun son perdesinin başrolü de Kılıçdaroğlu’na verilmiştir. (15 Temmuz gecesi) bir tek kişi FETÖ’nün özel ilgisine, himayesine, korumasına mazhar olmuştur; o da Kılıçdaroğlu’dur. Şahsımı öldürmek için helikopterle, uçakla, tankla, özel yetiştirilmiş timlerle arayanlar, Marmaris’ten Atatürk Havalimanı’na kadar, Kılıçdaroğlu’na bu şefkati ne için gösterdiler? İnsan, bu şahsın evinin ve cüzdanının en gizli köşesinde 1 dolarlık bir banknot saklayıp saklamadığını da merak etmiyor değil.
BANA ADAYA GİT DEDİLER
(15 Temmuz gecesi) Bana da adaya gitmemi tavsiye edenler oldu. Ben de o kardeşimize dedim ki ‘Ben bu topraklarda doğdum, bu topraklarda öleceğim’. Eğer 10-15 dakikalık bir gecikme olsaydı o zaman bunlar bizi oralarda vuracaklardı. Ey Kılıçdaroğlu, sen hâlâ milleti aldatmakla meşgulsün. ‘Kontrollü darbe...’ Doğru, kontrol sizde ama başaramadınız. Şayet 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı ertesi gün Kılıçdaroğlu milletin karşısına acaba hangi sıfatla çıkartılacaktı? Bunun adı örgütün kendisine verdiği kamikaze görevini yerine getirmektir. Çünkü nice sosyalist, nice ulusalcı, nice milliyetçi, nice liberal, nice Kemalist diye, hatta nice ‘şu veya bu İslami ekol’den diye bilinen ismin aslında su katılmamış FETÖ’cü çıktığını gördük. Kılıçdaroğlu için de aynı endişenin içindeyim. Bizi en çok da ülkemizin her köşesine ve dünyanın dört bir yanına sosyal bir örümcek ağı gibi yayılan bu örgütün CHP içinde böylesine güçlü olması şaşırttı. Devlet, FETÖ’yü her yerde elbette izlemiştir ama CHP Genel Merkezi’ne yeteri kadar bakılmadığı anlaşılıyor.
DARBENİN ADINI BİLE ANMAK HARAM
(Yeni darbe iddiaları) Böyle bir şeye siz inanıyor musunuz? Bunlar tamamı bir kampanya ve bu kampanyaya da sizin gibi hakikaten saygın olan gazeteci arkadaşlarımızın bu oyuna gelmelerini ben anlamakta zorlanıyorum. Bütün bu kampanyaların hepsi vatana, millete ihanettir. Kimsenin bu milletin hafızasını karıştırmaya hakkı var mı? Bunlar hain, öyle bir hava hissediyor musunuz? Böyle bir şey var mı? Herkes huzur içinde geziyor, tozuyor yiyor içiyor. Her şeyi yerinde. Herhalde bunlar pek yiyip içemiyor, gezip tozamıyor. Bunları yapamadığı için de darbenin nal sesleri geliyor bunlara. Bizim öyle bir derdimiz yok. Bu ülke 15 Temmuz’u yaşadı ve 15 Temmuz’u yaşatanlara da gereken cevabı milletim verdi. Bundan sonra da böyle bir şeyde kat be kat fazlasını öderler. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunun adını bile anmak bize haramdır.
FETÖ'YE SAVAŞ AÇAN ŞAHSIMDIR
Türkiye’de FETÖ’nün serpilmesinde, büyümesinde güçlenmesinde herkesin payı olabilir ama FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan edip ona savaş açan şahsım ve AK Parti’dir” diyerek şöyle devam etti: “Bu süreçleri iyi bilen birisiyim. FETÖ’nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider var, o da merhum Erbakan Hoca’mızdır. Erbakan Hoca’mızdan nefret ederdi. Her gün birileri FETÖ konusunda ahkam kesmeye çalışıyor. Halbuki bu ülkede vesayet güçleri yıllarca FETÖ’ye en küçük bir şekilde dokunmamıştır. Tam tersine ‘Allah’ diyen ‘kitap’ diyen, namaz kılan, eşi başörtülü kim varsa tasfiye yollarını aramışlardır.
DOĞRU, BEN DE GÖRÜŞTÜM
Bu yapıyla en başından beri hem meşrebi hem itikadi sorunlarımız vardı. Ama hükümetlerimiz döneminde ülkede bizim gibi düşünmeyen, hareket etmeyen herkes gibi bunlara da hukuk ve hakkaniyet sınırları içerisinde yaklaştık. Doğru, ben de görüştüm. Bunu kaçırmama gerek yok. Ama Erbakan Hocamın bunlarla ilişkisinin olmadığını ifade ettim. Liderler içerisinde zaten ilişkisi olmayan sadece o idi. Demirel’in, Ecevit’in, Erdal İnönü’nün görüşmüşlüğü vardır, şu andaki beyefendinin aynı şekilde, hepsinin bunlarla görüşmüşlüğü vardır. İrtibatları ileri derecededir. İlk zamanlar bu yapının oluşturduğu tehdidi kendi çevremize bile anlatmakta zorlandık. FETÖ’nün devlet ve toplum hayatımızın kılcal damarlarına kadar sızmasının tarihi eskidir ve müsebbipleri çoktur. Ama FETÖ ile gerçek anlamda amansız bir savaşa tutuşan tektir; 2010 itibarıyla o da biziz.