Güncelleme Tarihi:
YANLIŞ YOLA SAPANLAR
“Siyasette, ticarette, sağlıkta, eğitimde, hukukta ve diğer tüm alanlarda nasıl çürük elmalar olabiliyorsa, elbette polisimiz içinde de yanlış yola sapanlar çıkabiliyor. Bunlar üzerinden tüm teşkilatın suçlanmasıasla kabul edilemez. Terörist, silahıyla milletin üzerinde tahakküm kurmasını engellediği için, hırsızı, dolandırıcısı, kaçakçısı çalıp çırpmasına izin vermediği; uyuşturucu satıcısı, gençlerimizin zehirlenmesine mani olduğu; mafyası, çetecisi, vatandaşlarımızın başına musallat olmasının önüne geçtiği için polisimizi sevmiyor. Bu kesimler polisi sevmeye başlamışsa bir sıkıntı var demektir.
TEMİZLİK HAREKÂTI
Devlet içindeki her kurum elbette çok önemli ve kritiktir. Ama emniyet ve adalet teşkilatları doğrudan insanların hayatlarını etkileyen yönleriyle diğerlerinden farklı bir konuma sahiptir. Hele hele bu iki kurumun birden aynı şer yapının kontrolüne geçmesi tam anlamıyla bir fecaattır. Türkiye işte bu faciayı yaşadı. Paralel devlet yapılanması adı verilen bir şer örgütü özellikle emniyet ve adalet teşkilatları içindeki mensupları aracılığıyla ülkemizi uçurumun eşiğine getirdi. Geriye dönüp baktığımızda ülkenin ve milletin başını ağrıtan pek çok musibetin gerisinde bu yapının elemanlarının parmak, ayak izlerini görüyoruz. Benim ‘Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet’ diye tarif ettiğim bu yapının millete yaptığı zulmü maalesef geç fark ettik. Bu yapıyla ilgili çok daha önceden koyduğumuz rezervleri 17-25 darbe girişiminin ardından, tam bir temizlik harekâtına dönüştürdük. Emniyet teşkilatımızda bu dönemde fiziksel ve zihinsel bir yeniden yapılanma sürecine girdik. Şu yapının veya şu şahsın değil, ülkenin ve milletin emrinde olan, adeta yerli ve milli yeni bir polis teşkilatı inşa ediliyor. Paralel yapının teşkilatımız üzerinde yol açtığı tahribat gerçekten çok ağır. Daha yapılacak çok iş olduğunu biliyorum. Emniyet teşkilatını yeniden devletinin ve milletinin emrinde, kendi hiyerarşisi içinde, hukuk devletine hizmet eden bir yapı haline getirme mücadelenizde sonuna kadar yanınızda olmayı sürdüreceğim.
YA BAŞ EĞECEKSİNİZ YA DA...
Ya baş eğeceksiniz ya baş vereceksiniz. Bunun başka yolu var mı, yok. Bir devletin toprakları üzerinde hâkimiyet iddiasında bulunduğunuz anda bu bedeli ödemeyi göze almak zorundasınız. ‘Elimde silahımla, bombamla, sokaklara, binalara döşediğim patlayıcılarla, büyük şehirlere saldığım canlı bombalarla her türlü eylemi yapayım. Devlet bana karışmasın’, başka? ‘Bomba döşediğim sokaklara, binalara girilmezse patlama olmaz, silahımın önüne geçilmezse, ateş etmem. Bombanın yanına yaklaşılmazsa kimse zarar görmez.’ Böyle bir anlayış dünyanın neresinde görülmüş?”
HER ŞEHİT EVLADIM
CUMHURBAŞKANLIĞI Sarayı’nda düzenlenen törende duygusal anlar yaşandı. Erdoğan, canlı bağlantıyla Antalya Expo alanında, İstanbul İstiklal Caddesi’nde ve Şırnak İdil’de görev yapan polis memurlarıyla sohbet etti. Şırnak’tan bağlanan Komiser Yardımcısı Hasan Yıldız, “Sayın Cumhurbaşkanım sizin desteğinizi arkamızda hissetmek bize büyük moral veriyor” dedi. Erdoğan da “Her şehit benim evladımdır. Onların evladı bizim evladımızdır. Yaşadığımız sürece onlara sahip çıkacağız. Bir sıkıntıları olursa, özel kalemimi arasınlar. Bizde şehidin ve gazinin yeri farklıdır” dedi. Törende daha sonra terörle mücadelede görev yapan 10 polise başarı belgesi verdi. Şırnak Cizre’de terörle mücadelede bombalı saldırı sonucu iki bacağını kaybeden, buna rağmen aynı olayda yaralanan askerin yanına sürünerek yardıma gitmeye çalışan polis memuru Ömer Kula, törene tekerlekli sandalyeyle katıldı. Terörle mücadele sırasında kolundan yaralanan polis memuru Salih Söğüt de kolu sarılı olarak törene katıldı. İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısında yaralanan bebeği, motosikletle hastaneye tedaviye götüren polis memurları Aykut Bakacı ve Hayrettin Geçeci de başarı belgesi aldı.
STK’LARIN ÜZERİNE GİDİN
ERDOĞAN konuşmasında “Geçenlerde onların malum STK’larıymış, bir araya gelmişler raporlar yayınlamışlar” dedi ve şunları söyledi: “Bu raporu yayınlayanların ayrıca üzerine gidilmesi lazım. Sen neyin raporunu yayınlıyorsun? Böyle bir mantık, anlayış olabilir mi? Benim ülkemde tehdit oluşturan ve bölgemi parçalayan hendekler, çukurlar, bu tür yerleri açmak suretiyle devletin tüm imkanlarını bu yolda kullanan, devletin belediyeye gönderdiği mali desteği kalkıp da dağa gönderenler, karşılarında bu devleti bulacaklardır, bundan çıkış yoktur. Teröriste ‘terörist’ diyemedikleri için bu zırvalara, saçmalıklara sarılanlar, dökülen her damla kanın sorumluluğuna ortaktır. Batıda yaşayan insanlar terör tehdidine maruz kalınca her önlem mübah da konu bizim insanımız olunca niye ölçüler bir anda değişiyor?”