Güncelleme Tarihi:
Tutuklu Cumhuriyet gazetesi çalışanları, heyet ile yaptığı görüşmelerde şunları dile getirdi:
Murat Sabuncu: Yaptığımız gazetecilik için yargılanıyoruz. Biz de burada demokrasi nöbeti tutuyoruz.
Akın Atalay: Nasıl Milattan Önce, Milattan Sonra kullanılıyor, biz de “Davadan Önce” ve “Davadan Sonra” diye ifadeler kullanıyoruz çünkü mahkeme sonrası dava çöktü, mahkeme heyeti de bunu söyledi. Cezaevinde kalanların burada tutulmasının hukuksal bir rasyonalitesi yoktu ve bir ara formül bulundu.
Kadri Gürsel: 24-28 Temmuz tarihlerindeki duruşmalarda gazetecilerin, milletvekillerinin, sivil toplum kuruluşlarının bizlere desteği çok değerliydi. Bu dayanışma, özgür bir ülkede yaşama konusunda ortak irademizi gösteriyor. Çökmüş bir iddianame ile karşı karşıyayız. Demokrasi, basın özgürlüğü mücadelesi bu sınavdan da geçecek.
Ahmet Şık: Bize bu kumpası kuranlar, FETÖ’cülerle birlikte hapiste yatmadan adalet gelmez. Bir çete aranıyor ama Türkiye’yi aradıkları o çete yönetiyor.
Deniz Yücel: Yaptığım röportajlardan rahatsız oluyorlar. Ama evrensel bir gerçektir, bir haberdeki tırnak içindeki görüş, o görüşü dile getireni bağlar, ancak yapılan yorumlar, gazeteciyi bağlar.
Gökmen Ulu: Bir ülkede gazetecilerin mesleklerini yaptıkları için zindanlarda tutulması o ülkede adaletin ve demokrasinin iflasının en net göstergesidir.
Mediha Olgun: Hâlâ adalete inanıyorum. Her gün yatarken ‘Bir sabah uyanacağız ve bu kötü rüya bitmiş olacak’ diye düşünüyorum. Bir gazetecinin mesleğinden ötürü yargılanmasını acı buluyorum. Şaka gibi geliyor. Birisi gelip ‘Sizi kandırdık’ diyecek gibi geliyor.