OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 19, 2005 00:00
Adalet Bakanı Cemil Çiçek,
Atatürk’ün ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere hazırladığı gizli bir vasiyetnamesi bulunmadığını açıkladı. Çiçek, Atatürk’ün ölümünden 50 yıl sonra açıklanmak üzere hazırladığı gizli bir vasiyetname bulunmadığını, ancak Ziraat Bankası’ndan getirtilen kasalara konulan belge ve eÅŸyaların ise 1964’te Genelkurmay BaÅŸkanlığı Harp Tarihi Dairesi ve Milli EÄŸitim Bakanlığı’na "usulüne uygun ÅŸekilde devir ve teslim edildiÄŸini" bildirdi. Ä°stanbul bağımsız Milletvekili Emin Åžirin, Bakan Çiçek’in yanıtlaması istemiyle TBMM BaÅŸkanlığı’na bir soru önergesi vererek; Atatürk’e ait bir tereke dosyasının bulunup bulunmadığını, tereke hakimliÄŸinde gizli bir vasiyetin var olup olmadığını, bu vasiyetin eski CumhurbaÅŸkanı Kenan Evren’e teslim edilip edilmediÄŸini, Ziraat Bankası’na ait kasada saklanan belgelerin neler olduÄŸunu sormuÅŸtu.YANIT Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in Atatürk’ün vasiyeti ile ilgili önem taşıyan ve Atatürk’ün belge ve özel eÅŸyalarının 1964’te Genelkurmay ve Milli EÄŸitim Bakanlığı’na bırakıldığını açıkladığı yanıtı şöyle: "Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1938/95 Tereke sayılı dosyasında Mustafa Kemal Atatürk’e ait vasiyetnamenin açılması ve tereke tespiti iÅŸleminin yapıldığı; BeyoÄŸlu 6. NoterliÄŸi’nin 6 Eylül 1938 tarih ve 7061 sayılı yevmiye sayısı ile kayıtlı olan, kapağı üzerinde NoterliÄŸin mührü bulunan kırmızı bal mumuyla üç yerinden mühürlenmiÅŸ ve vasiyetname Kemal Atatürk yazısını muhtevi bulunan el yazılı vasiyetnamenin, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne teslim edildiÄŸi, bu vasiyetnameden baÅŸka Atatürk’ün ölümünden 50 sene sonra açılması öngörülen bir vasiyetnameye ait herhangi bir bilgi ve belgeye dosya içerisinde rastlanmadığı; Atatürk’e ait kıymetli eÅŸya ve evrakın muhafazası amacıyla Ziraat Bankası Merkez Müdürlüğü’nden tahsisi talep edilen kasalara, bir heyet tarafından getirilen kıymetlerin kapalı bir ÅŸekilde konularak kilitlendiÄŸi, mahkemece mühürlenerek keyfiyetin bir tutanakla tespit edildiÄŸi, 22.01.1964 tarihinde kasalardaki bütün tarihi belge ve vesikaların Genelkurmay BaÅŸkanlığı Harp Tarihi Dairesi temsilcilerine, 1 no’lu kasadaki eÅŸyaların ise 29.4.1964 tarihinde Milli EÄŸitim Bakanlığı’na, Maliye Bakanlığı yetkilileri tarafından usulüne uygun ÅŸekilde devir ve teslim edilerek kasaların tamamen boÅŸaltıldığı, kasa anahtarlarının yedekleriyle birlikte Ziraat Bankası yetkililerine teslim edildiÄŸi, Ankara Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı’nın 27.5.2005 tarih ve 3/9341 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesinden anlaşılmıştır."KENAN EVREN DE REDDETMÄ°ÅžTÄ°Daha önce 7. CumhurbaÅŸkanı Kenan Evren, konuyla ilgili olarak kendisine mektup yazan Emin Åžirin’i telefonla arayıp, gizli vasiyetnamenin 1988 yılında açıklanmasına izin vermediÄŸi iddialarını kesin bir dille reddetmiÅŸti. Bilinen vasiyetname dışında bir vasiyetname olmadığını, ayrıca, "vasiyet" niteliÄŸinde baÅŸka notlar da görmediÄŸini ve olmadığını kesin bir dille ortaya koyan Evren, "Ne böyle bir gizli vasiyet var, ne de hilafetin ileriki bir tarihte ihyasını ima edebilecek en ufak bir yazı veya nota rastladım" diye konuÅŸmuÅŸtu.Ä°DDÄ°A SAHÄ°BÄ° AYTUNÇ ALTINDALGizli vasiyet iddiasını araÅŸtırmacı-yazar Aytunç Altındal, ortaya atarak, Atatürk’ün "siyasi, toplumsal, tarihsel vasiyeti"nin gizlendiÄŸini öne sürmüştü. Altındal’a göre, Atatürk, bazı notlarının ölümünden 50 yıl sonra açıklanmasını vasiyet etmiÅŸti. Altındal’a göre, Atatürk’ün notlarında, Cumhuriyet için ileride neler yapılması konusundaki görüşleri de bulunuyor. Ancak Altındal, Ata’nın sır vasiyetinin 1988’de yani Atatürk’ün ölümünün üzerinden 50 yıl geçtikten sonra açıldığını, "CumhurbaÅŸkanı Kenan Evren ve o günkü BaÅŸbakan Turgut Özal’ın bunları okuduÄŸunu, ancak bu görüşlere, bu fikirlere ’toplumun henüz hazır olmadığını’ öne sürerek bunların açıklanmasını engellediklerini" savunuyor. 1988’de Atatürk’ün vasiyetinin üstüne 25 yıllık yeni bir yasak konulduÄŸunu söyleyen Altındal, vasiyette halifeliÄŸe dair ipuçları olduÄŸunu düşünüyor.Altındal’a göre, Atatürk’ün notlarında hilafetle ilgili ilginç fikirleri yer alıyor. Buna göre Atatürk, hilafetin kiÅŸi bazında deÄŸil, bütün Ä°slam ülkeleri arasında rotasyonla deÄŸiÅŸecek bir kurum olarak canlandırılabileceÄŸini düşünüyordu. Altındal’a göre, bu vasiyeti 1958’de öğrenen Adnan Menderes, "Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz"i bu nedenle söylemiÅŸti. Altındal, Atatürk’ün "1920’lerde sadece 3 Müslüman devlet var. Türkiye, Ä°ran ve Afganistan. Bu sayı ileride 40’a 50’ye çıkarsa, bu devletler kendileri bir araya gelerek bir Hilafet Meclisi oluÅŸtururlar" dediÄŸini öne sürüyor.Â
button