Aydın Doğan: Biat etmeyiz

Güncelleme Tarihi:

Aydın Doğan: Biat etmeyiz
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2008 18:38

AYDIN Doğan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın iki gündür İstanbul'da AKP kongrelerinde kendisine ve Doğan Grubu'na yönelik suçlamalarına, dün yazılı açıklamasının ardından bugün de televizyonda yanıt verdi. Başbakan Erdoğan'ın demokrasiyi içine sindirmesi gerektiğini söyleyen Aydın Doğan, “Türkiye krallıkla mı, demokrasiyle mi idare ediliyor bunu öğrenmek lazım. Bizim yayın organlarımızda biat kültürü yok. Biz biat etmeyiz” dedi.

Haberin Devamı

Erdoğan'ın dün AKP'nin İstanbul Güngören, bugün de Bayrampaşa ilçe kongrelerinde ‘ucuz polemiğe girdiğini’ söyleyen Aydın Doğan, “Demokratik bir ülkede bir başbakan, bir medya grubunu parti kongresinde ‘Vur vur inlesin, Aydın Doğan dinlesin’ diye yuhalatır mı?” diye sordu. Aydın Doğan, iktidara yandaş olmayan başka medya grubu kalmadığı için Erdoğan'ın bağımsız ve yansız medya grubu olan Doğan Grubu'nu susturmak istediğini söyledi.

Kanal D'de bu akşam ana haber bülteinden sonra ekrana gelen ‘Özel Söyleşi’de Aydın Doğan'ın, Mehmet Ali Birand'a yaptığı açıklamalar şöyle:

BİRAND : İki gündür üst üste Sayın Başbakan, grubumuza ve Aydın Doğan'a bir kampanya açmış vaziyette ve Aydın Doğan tatilini kesti bu durum karşışında. İzlediniz Aydın Bey, iki gün üst üste şimdiye kadar olmamış birşey. Nasıl karşıladınız gördüğünüz zaman?

Haberin Devamı

AYDIN DOĞAN: Şimdi evvala Tayyip Bey'in tutumuna hayret ettim. Muhattap ben değilim ki niye benimle uğraşıyorsun? Alman medyası bir takım yolsuzlukları bulmuş, Türkiye ile ilgili yolsuzluklar. Fakir fukarayı kandırmışlar ve dini de istismar ederek para toplamışlar. O topladıkları paraları çeşitli yollarla şirketlerine, ceplerine ve Türkiye'deki yandaş medyaya, kendi medyalarına aktarmışlar. Burada Alman mahkemesi iddianame hazırlamış ve dava açmış. Bizim oradaki gazetecilerimiz de bu davayı takip ediyorlar. O iddianamede ne varsa onu yazıyorlar yani ben bir şey söylemedim ki, Başbakan bana kızıyor. Bana neden kızıyorsun?

BİRAND : Başbakan Erdoğan diyor ki; bana da şey yapıyorsunuz, sanki bende para almışım gibi.

AYDIN DOĞAN: Şimdi önemli bir konuya dokundun. Başbakan bunu dün de söylemişti, bugün de söylüyor. Ben diyorum ki seninle ilgili meseleyi ben yayınlamadım. Seninle ilgili meseleyi NTV'de canlı yayında Deniz Baykal söyledi. Ve biz de oradan alıntı yaptık ve yayınladık. Dün öyle diyordu, bugün diyor ki sen öle diyorsun ama Deniz Baykal da senden alıp söylediğini söylüyor. Deniz Baykal'ın böyle bir şey söylediğine kesinlikle ihtimal vermiyorum. Neden böyle bir şey söylesin? Benden almadı ki, bizim yayın organlarımızdan almadı ki. Bence Başbakan olayları birbirine karıştırıyor veya ona gelip yanlış enformasyon veriyorlar veya kahramanlık edip birilerini dövüp, olayı yolundan çıkarmak istiyor, yani konuyu değiştirmek istiyor. Gündemi de değiştirmek istiyor.

Haberin Devamı

BİRAND : Başbakan Erdoğan ısrarla Hilton diyor. Hilton'da sizin istediğinizi biz yapmadık ondan siz bizim üzerimize gidiyorsunuz diyor. İki gündür bunun üstünde duruyor. Nedir bu Hilton hikayesi?

AYDIN DOĞAN: Bak kardeşim bu çok ucuz bir polemik. Yani bir ülkenin başbakanının bu kadar ucuz bir polemiğe girmesi hakikaten beni son derece rahatsız ediyor. Tayyip Bey'i de tanıyorum ve neden böyle bir ucuz polemiğe girdi tereddüt ediyorum. Hiltonla ilgili bir talebim evet var. Ben bu ülkede yaşayan 24 bin adam çalıştıran ve bir sürü şirketleri olan bir grup olarak hergün müracaat ettiğimiz devletle işlerimiz var. Hilton'da eğer ben onlardan yasal olmayan birşey istediysem zaten vermemeleri lazım. Ben yasal olmayan birşeyi istemem. Yasal olan birşeyi isteyip vermiyorlarsa burada da onlar suç işliyorlar. Yani Hilton'da ne varmış ki Başbakan Erdoğan diyor ki bana geldi. Ben Başbakan Erdoğan'a Hilton için gitmedim.

Haberin Devamı

“RAFİNERİ İÇİN GİTTİM”

BİRAND : Başbakan Diyor ki siz değil misiniz bana gelen, benimle konuşmadınız mı? Aracılar koymadınız mı?

AYDIN DOĞAN: Bak öyle değil, velevki, Başbakan Erdoğan'ın tabirini söyleyeyim. Ben ona gittim. Ben ona gittim ama Hilton için gitmedim. Başbakan Erdoğan karıştırıyor olayları. Ben Başbakan'a, Sayın Başbakan 2.5 milyar dolar paramız var biz bu ülkede yatırım yapmak istiyoruz. Siz Hundai'ye Çek Cumhuriyeti'ne gitme gel Türkiye'ye sana teşvik edelim diyorsunuz. Ben sizden ne teşvik istiyorum, ne yatırım bildirimi istiyorum ne kredi istiyorum. Ben sadece bir ruhsat istiyorum. Bu ruhsatta yatırım yapıp direkt 2000 - 2500 kişiyi iş vereceğim. En direkt yolla 15 bin kişiye iş vereceğim ve 3 yılda da bu işi bitireceğim, rafineri kuracağım dedim. Nerede kurucaksın dedi. Ceyhan'da dedim. Hayır dedi. Orayı bizim Çalık Grubu istiyor ona söz verdik dedi. Dedim ki Çalık da kursun ben de kurayım petrol dağıtıcısıyım dedim. Çalık müteahhit. Ceyhan- Samsun arasını yapıyor. Yok bu işin içinde Putin var, Berlusconi, ENİ var dedi. Ocak ayında bu iş konuşulacak bir de ocak ayında konuşalım dedi. Peki dedim. Bu arada kendisi bana sordu. Hilton'u ne yapacaksın diye sordu. Ben de kendisine Hilton'u aldık . Şu anda ne yapacağımı bilmiyorum. Ama bu haliyle Hilton demode olmuş. Yenilenmesi lazım bunun rantabl olması için yanına bazı ilave birşeyler yapılması lazım dedim. O da ben belediye başkanı ile konuşayım dedi.

Haberin Devamı

BİRAND : Başbakan Erdoğan'dan birşey istemediniz mi?

AYDIN DOĞAN: Ben Başbakan Erdoğan'dan birşey istemedim. Sadece o sordu. Ben de anlattım geldim.

BİRAND : Peki neden Beldeyi Başkanı ile görüşmediniz?

AYDIN DOĞAN: Geldim, Belediye Başkanı ile görüştüm. Dedim ki başkan ben burada modern bir tesis yapmak istiyorum. Tesisi koruyarak aynı yerde olmasını temin ederek.. Bugün bazı yayın kuruluşları diyor ki koruma altına alındı. Koruma altına alınmasını ben istedim. Benim Hilton'u yıkıpt da yerine gökdelenler yapmak gibi bir niyetim yok. Bu tamemen marjinal medyanın şeyleri. Ben belediye başkanına da ben burada inşaat yapmak istiyorum ama siz bana burada eğer halkı, çevreyi ve şehiri rahatsız edecek fazla rant getirecek bir imar verirseniz ben onu zaten kabul etmem. Ne kendi ismime ne de aileme böyle bir şey getirtmem dedim. Hilton diye böyle bir mesele yok. Hilton nerden çıktı... Şişli Belediyesi.

Haberin Devamı

“UCUZ SİYASİ ŞANTAJ YAPIYORLAR”

BİRAND : Görüşmediniz mi diyor? Şişli Belediye Başkanı ile Büyükşehir Belediye Başkanı ile bir araya oturup istekte bulunmadınız mı?

AYDIN DOĞAN: Efendim bir.. İstekte bulunmak suç mu? Tabi istekte bulunacağım. İki.... Sayın başbakan sapla samanı karıştırıyor. Ona kim ne söyledi bilmem. Evvela Şişli Beldeiyesi o bölgede imar tadili yapmış. Benim arsamı koymamış, belediye duvarına da asmış demiş ki itiraz edenler varsa gelsin. Benimle beraber 300 kişi itiraz etmiş, demişiz ki burada bizim de gayrimenkulumuz var. Burayı da imar palanlaması içine alın. Ondan sonra da Şişli Belediyesi imar planlaması içine almış. Ben ne onlardan bana 3 emsal verin, 4 emsal verin, 1 emsal verin diye bir şey istedim ne de böyle birşe yaptım. Ben onun için üzülüyorum. Ne bu şehrin belediye başakanı ne de bu ülkenin başbakanı ucuz şantaj yollarına gitmesin. Ne demek, bu benden birşey istedi, vermedim onun için yayın yapıyor. Zaten yasal olmayan birşeyi vermen suç. Yasal olan birşeyi vermemen de suç. Başbakan Erdoğan'ı anlamakta zorluk çekiyorum. Basit şeylerle uğraşıyor, ucuz siyasi santaj yapıyorlar. Bunun sonucu siyasi santajdır ve polemiktir.

“RTÜK'TEN ONAY BEKLİYORUZ”

BİRAND : Aydın Bey, Başbakan Erdoğan'ın üstünhde durduğu başka bir konuda var. Bununda açığa çıkması lazım. Acaba CNN için istediğiniz birşeyler verilmedi de mi ondan dolayı bu iddiaları ortaya atıyorsunuz diyorlar?

AYDIN DOĞAN: Kardeşim böyle bir mantık olabilir mi. Siz hükümetsiniz, siz devletsiniz ben de Türkiye’de yayıncılık yapan bir sürü işi olan bir grubum. Hergün devletten birşey isteyeceğim . Evet. Ben RTÜK'e müracaat ederek bize, CNN 'e karasal hak verin dedim. RTÜK bize dedi ki bu bizim işimiz değil Rekabet Kurulu’nun işi . Rekabet Kurulu’na gittik, Rekabet Kurulu’ndan onay çıktı geldi. Rekabet Kurulu onay verirse biz de muameleleri geliştiririz dedi. Rekabet Kurulu’ndan onay çıktı geldi şimdi RTÜK 'ten biz bunun çıkmasını bekliyoruz. Çünkü başında RTÜK. Bizim arkadaşlarımız evet Rekabet Kurulu onay verirse biz de veririz demiş. Biz şimdi çıkmasını bekliyoruz. Anlıyorum ki başbakan talimat vermiş, vermeyin diye. RTÜK meselesi var... Ne RTÜK meselem var ya... Benim hergün vergi yatırmam meselem var, elektrik yatırma meselem var, köprüde para ödemem meselem var ... Bu kadar kısır bir anlayışı anlamakta güçlük çekiyorum.

BİRAND : Niye sizce?

AYDIN DOĞAN: Üzülüyorum, hakikaten üzülüyorum.. Ben 50 yıldır bu memlekette iş yapıyorum. Bana göre 1 hafta kalmasına gerek yok. Sayın başbakan "ben açıklayacağım diyor" Bana göre bir hafta kalmasına gerek yok. Bugün açıklasın, yarın açıklasın. Benim eğer suçum varsa ve bugüne kadar elinde tutuyorsa suç işliyor, mahkemelere götürmesi lazım. Yani neden mahkemeye vermiyor benimle ilgili elinde birşey varsa? Yok elinde var da bir dosya, bunu tutuyorsa bu da şantaj. İkisi de suç. Böyle birşey olabilir mi ? Bunları konuşan ülkenin başbakanı.. Diyor ki " Ben her hafta onun birşeyini açıklayacağım".. Hayır.. Sen beni hemen hakimleri,savcıları, polisini, adliyeni getireceksin, tutuklattıracaksın.. Hadi beni hapsettirin .. Bir taraftan "Özgür Türkiye" diyeceksin, bir taraftan "Avrupa" diyeceksin, bir taraftan "Avrupa Birliği" diyeceksin. Ondan sonra da yayıncıları "Siz yayın yaparsanız bak ben size ne yaparım" diyeceksin.. Öfkenin sebebi bana göre şu; Tayyip Bey 2002 yılında geldi. Ben bütün vurgunların, yolsuzlukların üzerine gideceğim" dedi. Vurgunlar, yolsuzluklar dizboyuna çıktı. Daha bir ay içerisinde Şaban Dişli olayı patladı. Peşine Gaziantep olayı patladı. Peşine Deniz Feneri, peşine Batman olayı.. Hergün bişey patlıyor. Bir suçlu arıyor. "Türkiye’de gündemi değiştireyim, bir de suçlu bulayım" diyor. Doğan Yayın Grubu’nu buluyor. Çünkü bizim grubumuz da başka da yandaş olmayan grup aşağı yukarı kalmadı.. Marjinal bir iki grup kaldı. Onun içinde "seni susturacağım” diyor.

“NE CHP, NE AK PARTİ YANDAŞIYIM”

BİRAND : CHP ile birlikte hareket ediyorsunuz diye suçluyor.

AYDIN DOĞAN: Buna da çok üzülüyorum. Çünkü ben, ne CHP ne de Ak Parti’nin yandaşıyım. Ben bu ülkenin bağımsız, yansız medyasıyım. Benimle Tayyip Bey’in övünmesi lazım. Demesi lazım ki; ‘Benim ülkemde bağımsız, yansız, uluslararası standartlarda bir medya grubu var." Ben öyleyim .. Yayın ilkelerim var, oturmuş bir müesseyim. 60 yıllık gazetelerim var. Sen kalkıp da beni hergün ’Bunu yazdın, bak ben sena ne yaparım, devletin, maliyenin müfettişlerini üzerine gönderirim’ diye her gün baskı yapıyor.. Ama biz kan kusuyoruz, kızlcık suyu içtik diyoruz.. Bunu yayın politikamıza getirmek istemedik. Bugüne kadar bana bu hükümetin yaptığı hiçbir baskıyı yayın politikamıza yansıtmadık.. Dedim ki bunlar ayrı şeyler, yasal yollarla mücadele edelim. Ama artık tahammül edilmez boyutlara da getirdi. Yani ben kalkıp hakkımı Avrupa Birliği’nde mi arayacağım? Bir taraftan ’Avrupa Birliği’ diyor.. Böyle birşey Avrupa Birliği’nde konuşulursa gülerler. Bir medya grubunu başbakan parti kongresinde ’Vur vur inlesin, Aydın Doğan dinlesin’ diye yuhalatır mı? Ben gazete sahibiyim, siyasi parti değilim. Başbakan’ın ne rakibi, ne yandaşı ne de hasmıyım.. Gerektiğinde doğru yaptığı şeylerde yanındayın. Yanlış olan şeylerde yazmak durumundayım. Onun için ben burdan Tayyip Bey’e diyorum ki; Tayyip Bey, sana yakışmıyor bu ucuz şeyler. Sen genç yaşında başarılı bir başbakan oldun. Ülkede güzel şeyler de yaptın. Bırak bizimle böyle uğraşmayı da gel Avrupa Birliği’ne Türkiye’yi götür. Biz de sana yardımcı olalım. Eğer bizden biat medyası kültürü bekliyorsanız, bizim medya grubumuz biat etmez. Bizim kültürümüzde biat yok. Bizim kurumumuzda yansızlık var, bağımsızlık var, doğrular var. Yanlış yapmıyor muyuz? Tabi olmuştur yanlışlarımz, onları da herzaman düzeltmeye amedeyiz. Yanlış yapılan bir yayın olursa, herzaman düzeltiriz. Bizim yayınlarımızın arkasında kişisel birşey arama. Benim yakama neden yapışıyorsun? Git ne kadar vurguncu soyguncu varsa onların yakasına yapış. Gel beraber yapışalım. Ben ne yapıyorum? Deniz Feneri diye birşey çıkmış, onları haber yapıyorum. Senin benim haberlerimi alıp, Türkiye’de yetkililere talimat vermen lazımken beni susturmaya çalışıyorsun. Peki beni susturursan tek sesli bir medya ile demokrasi mi olur? Tayyip Bey, sen demokrasi ürünüsün. Demokrasi seni doğurdu. Bak Rize’nin Güneysu İlçesi’nden ve Kasımpaşa’dan çıktın Başbakan oldun. Şapka çıkarıyorum , helal olsun. Halk seni seçti, bileğinin hakkıyla geldin. Ama demokrasi olmasaydı sen bunu yapamazdın. Eğer ülkede demokrasi varsa mutlak surette özgür basın olmalı. Tek gözlü medya ile demokrasi olmaz . Seninde o özgür ve yansız basına saygı duyman lazım. Saygı duymayı bırak, onları içine sindirmen lazım. Bizi hasım gibi görüyor.. Böyle birşey olur mu? Ben hasım mıyım? Ben siyasetçi değilim ki, senin rakibin de değilim. Benim ailem ile uğrasıyor diyor. Kesinlikle böyle birşey benim kültürümde yoktur. Benim kültürümde ailesiyle, çocuklarıyla uğraşmak yok. Yapmadım da bu güne kadar. Zaman zaman yayın ilkelerimizden fedakarlık ederek de yapmadım. Ama şimdi ben nasıl uğraşmayayım?. Benim Tayyip Bey’in damadı, kardeşi ortak şirkette. Ve benim bir numaralı rakiplerim. Hergün benim alehime yayın yapıyorlar. Bu da kimin ve neyin talimatıyla oluyor? Bu mantığa sığan birşey değil. Dünyanın hiçbir yerinde böyle birşey yoktur.

BİRAND: Başbakan şöyle bir imaj çıkartıyor konuşmasında. Siz hep muhalefet yapıyorsunuz çünkü, biz size diğer işlerinizde yeteri kadar avantaj sağlamıyoruz diyerekten.

“BUNUN ADI DEMOKRASİ DEĞİL DİKTATÖRLÜK ZREJİMİDİR”

AYDIN DOĞAN: Ama bu siyasi şantaj. Böyle birşey olabilir mi ya. Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirsin? O zaman her yaptığımızın karşısına böyle çıkacak. Benim devlet ve hükümetle işim var. ’RTÜK’e geldi, müracaat etti onun için yapıyor’ diyor. Kaldı ki RTÜK bize ’Vermiyorum’ dememiş ki ’Veriyorum’ demiş. Biz de o iş bitti yürüyor zannediyorduk. Anlıyorum ki Tayyip bey vermeyin diye talimat vermiş. Eğer CNN’e başbakanın bugünkü konuşmasını vermezlerse, bilinki onun talimatıyladır. Bu ne hukuktur ne haktır. Yani Türkiye krallıkla mı yönetiliyor yoksa demokrasiyle mi onu öğrenmek istiyorum.

BİRAND: Bundan sonra ne olacak.

AYDIN DOĞAN : Biat kültürü yok bizde. Bizim yayın organlarında biat kültürü yok. Biat etmeyiz. Dua ediyorum, Tayyip bey demokrasiyi içine sindirsin. Bağımsız basını içine sindirsin. Ülkenin büyük meseleleri varsa, biz de elimizden geldiği kadarıyla yardım edelim. Parti kongrelerinde hergün bir siyasi parti eleştiriyor. Git rakiplerini eleştir. Medyayla ne işin var. Gel, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi için elimizden geleni yapalım. Gel, Türkiye’nin ekonomik meselelerini çözmek için ne gerekiyorsa biz onu yapalım. Yalan yanlış ne varsa düzeltmeye amadeyiz. Ama tehditle, şantajla, baskıyla... Bunun adı demokrasi değil. Bunun adı olsa olsa diktatörlük rejimidir. Başka türlü olmaz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!