ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2008 00:002dk okuma
CHP Lideri Baykal, dünkü parti grubunda parti kapatmayla ilgili Anayasa değişikliği konusunda, "Tehdit ve şantaj, yargıya işlemeye başlarsa, asıl o zaman Türkiye felakete sürüklenir" dedi. Baykal, 14 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’i kastederek, "İşte din istismarı budur" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kimsenin, tehdit ve şantaj yoluyla yargıyı etkilemeye teşebbüs etmemesi gerektiğini belirterek, "Tehdit ve şantaj, yargıya işlemeye başlarsa, asıl o zaman Türkiye felakete sürüklenir. Tehdide ve şantaja hiç kimse tenezzül etmesin" dedi. Baykal, partisinin grup toplantısında AKP’nin yaptığı yanlışların yavaş yavaş toplumda tespit edilmeye başlandığını söyledi.
YARGIYA TEHDİT
Cumhurbaşkanlığının bir partinin egemenlik alanı olmadığını belirten Baykal, "Bugün Türkiye’de cumhurbaşkanlığı makamının sergilemesi gereken kucaklayıcı tavır, inandırıcı, saygın çaba maalesef görülmemektedir. Neler görüyoruz? İşte Katar olayları..." diye konuştu.
Baykal, parti kapatmayla ilgili Anayasa değişikliği konusunda da şunları söyledi: "Başbakan bu yanlışı fark etmiş görülüyor. Mini Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak arasına mesafe koymaya başladı. Tehdit ve şantaj yoluyla da kimse yargıyı etkilemeye kalkışmasın. Anayasa için kimseyle pazarlık yapmaya kalkışmayın" dedi. Baykal, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in görevden alınacağıyla ilgili iddialara da, "Bizim için önemli olan bakanın değişmesi değildir. O bakanı oraya tayin eden zihniyetin değişmesidir" diye konuştu.
ÜZMEZ’E TEPKİ
Baykal, konuşmasının bir bölümünde 14 yaşındaki bir kıza cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla tutuklanan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’i kast ederek şöyle dedi: "Küçücük çocuklara cinsel saldırılarda bulunanlar, yetim hakkı yiyenler, yolsuzluk yapanlar Müslüman olacak; onlar dindar olarak nitelendirilecek. Bu ülkenin ahlaklı insanları da din karşıtıymış gibi takdim edilecek. İşte din istismarı budur. Bu ikiyüzlülüğe son vermek gerekmektedir."