Güncelleme Tarihi:
Ankara'da oluşturulan ‘İnanç Özgürlüğü Platformu' tarafından türban yasağının tamamen kaldırılması istemiyle yapılan eylemde, Atatürk'ün sözü ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sık tekrarladığı, ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır' sözüne atıfta bulunularak, ‘Söz konusu özgürlükse hiçbir şey teferruat değildir' başlığıyla imza kampanyası ve basın açıklaması yapıldı.
Sıhhıye Abdi İpekçi Parkı'nda toplanan, aralarında Vahdet Vakfı, ASDER, ESDER, Eğitim- Bir Sen, Büro Memur- Sen, Ankara Küresel Eylem Girişimi, Memur- Sen, Öğretmen- Sen ve bazı sivil toplum örgütlerinden oluşan platform üyeleri, ‘Çarpıtmayın simge değil, Allah'ın Emri', ‘Rektör zalim olsa da, örtüne dil uzatsa da, zafer bizimdir bacım', ‘İneğin rengi nasıl olsun, fiyong mu? düğüm mü?', ‘Baskıya hayır eğitime özgürlük', döviz ve pankartları taşırken, ‘Üzülme, büzülme Allah bizimle' sloganları atıldı.
Burada konuşma yapan, Memur- Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu, Türkiye'nin hak ve özgürlükler konusunda çok kritik dönemece girdiğini belirterek, “Bunun sadece üniversitelerde değil, tüm kamu kurumlarında serbest olmasını istiyoruz. Yıllarca görmezden gelinen hakların aranmasını destekliyoruz” dedi.
Eğitim- Bir- Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu da, konuşmasında, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ilgili yasa değişikliğini onayladığı günden itibaren bütün üniversitelerin önünde noter bulunduracağız. Anayasa'da yasak olduğu belirtilmeyen başörtüyü yıllarca yasaklayanlar anayasaya uyacak ya da suç işleyecekler. 12 Eylül, 28 Şubatlar'ın yeniden yaşanmasını istemiyoruz. Toplum mühendisleri ülke geleceğine yön vermemeli” diye konuştu.
‘Başörtülü kadınlar' adına yapılan basın açıklamasında, Atatürk'ün sözü ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sıkça tekrarladığı, ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır' sözüne atıf yapılarak, ‘Söz konusu özgürlükse hiçbir şey teferruat değildir' başlığıyla imza kampanyası ve basın bülteni dağıtıldı. Bültende şunlar yer aldı:
“Biz henüz özgür olamadık. Üniversite kapısı sert bir şekilde yüzümüze kapatıldığı günden bu yana yaşadığımız acılar bize bir şey öğretti: Gerçek sorunumuz insanların hayatlarına, görünüşlerine, sözlerine, düşüncelerine müdahale edebilme hakkını kendinde gören yasakçı zihniyettir. Başını örttüğü için ayrımcılığa uğrayan kadınlar olarak tüm samimiyetimizle açıklıyoruz ki; üniversitelere başımızı örterek girmekle mutlu olmayacağız. Ta ki: Üniversitelerden sudan sebeplerle atılan arkadaşlarımız geri dönmeden, yasakçı zihniyet bize ne zaman, nerelerde ve nasıl örtüneceğimizi dayatmaktan vazgeçmeden, üniversitelerin bilimsel özgürlüğünün önündeki en büyük engel YÖK kaldırılmadan, 12 Eylül darbe anayasasını esamesi okunmayacak şekilde ortadan kaldırıp yeni, sivil bir anayasaya yapılmadan mutlu olamayacağız. Birimizin diğerimiz için tehlike olduğu korkusunu yayıp bizi birbirimize düşürerek bu adaletsiz düzenini devam ettiren yasakçı zihniyet tamamen ortadan kalkmadan hiç bir özgürlük tam özgürlük değildir. Özgürlüklerin kısıtlanmasının ne demek olduğunu bilen insanlar olarak, bundan sonra da her türlü ayrımcılığın, hak ihlalinin, baskının, dayatmanın karşısında olacağız.”