Güncelleme Tarihi:
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) 38. Genel Kurulu İstanbul'da yapılıyor. Genel Kurul'da TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç 'un ardından söz alan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ önemli uyarılarda bulundu.
İş dünyası dalgalanmayı nasıl değerlendiriyor
2008'in zor bir yıl olacağının altını çizen Yalçındağ, dünyanın bir krize doğru ilerlediğini ve Türkiye'nin tüm enerjisini ekonomiye vermesi gerektiğini belirtti. Karamsar bir tablo çizmek istemediklerini belirten Yalçındağ, sadece önemli bir noktaya işaret ettiklerini kaydetti. Yalçındağ, 2008 yılında ekonomide yeni bir vizyon ortaya konmasına ve bu vizyona uygun bir reform hamlesinin başlatılmasına ihtiyacımız olduğu görüşündeyiz
TÜRBAN DAHA RAHAT BİR ORTAMDA TARTIŞILMALI
Arzuhan Yalçındağ, 2008'in Dünya ekonomisi açısında ve Türkiye açısından zor dönem olacağının öngörüldüğünü ancak Türkiye'nin yeni yıl türbanı tartışarak girdiğini kaydetti.
2008 Yılına Girerken Türkiye Ekonomisi TÜSİAD tarafından hazırlanan “2008 Yılına Girerken Türkiye Ekonomisi” başlıklı çalışmada, uluslararası likidite koşullarında ani bir değişme olmadığı varsayımı altında, 2008 yılında Türkiye ekonomisinde ancak vasat bir performans beklenebileceği görüşü yer aldı. Çalışmada, son yıllardaki uluslararası likidite bolluğunun azalmasının, Türkiye ekonomisindeki kırılganlıkları daha da artıracağına değinilerek, “Büyümedeki yavaşlama eğilimini 2008 yılında tersine çevirecek bir dinamik bulunmamaktadır” denildi. Çalışmada, şunlar kaydedildi: "Uluslararası likidite koşullarında ani bir değişme olmadığı varsayımı altında, 2008 yılında Türkiye ekonomisinde ancak vasat bir performans beklenebilir. 2008 yılında ekonomik büyümenin yüzde 5 hedefi civarında gerçekleşmesi, enflasyonda ise hedefin aşılması beklenmektedir. Zorlu geçecek olan 2008 yılında ekonomide yeni bir vizyon ortaya konulması gerektiği görüşünün aktarıldığı çalışmada, beklenti yönetiminin doğru yapılması gerektiği vurgulandı. |
Yalçındağ, türban sorununun daha rahat bir ortamda tartışılması gerektiğini de vurguladı
2008'de ABD başta olmak üzere gelişmiş ülke piyasalarından kaynaklanan sıkıntıların ülkemizi de yakından ilgilendirdiğini kaydeden Yalçındağ, "ekonomiden gelen sinyaller olumlu değil. Büyüme yavaşladı, işsizlik artmaya başladı, kamu maliyesinde disiplin zedelendi... Bu yıl bize kolaylık vaad etmiyor. Büyümedeki yavaşlama eğilimini tersine çevirecek bir gelişme yok. Ayrıca kamu maliyesi yaklaşan seçimler nedeniyle daha da bozulabilir. Büyümenin ve cari açığın finansmanı daha zor şartlarda gerçekleşebilir" diye konuştu.
KOÇ: GERGİNLİKTEN UZAK DURUN
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç da, 2001 yılının dünya şartlarına göre tasarlanmış olan uyum programı ile sağlanabilecek iyileşmenin sınırına gelindiğini belirterek, “Dikkatleri dağıtacak, toplum içinde kutuplaşmalar, gerginlikler yaratacak siyasi tavırlardan uzak durmak şart” dedi.
Küresel konjonktürdeki gelişmelerin, rahat bir 2008 geçirilemeyeceğini gösterdiğine işaret eden Koç, ekonominin kendi iç dinamiklerinin de 2008 için uyarı işaretleri verdiğine dikkat çekti. Koç, hızlı büyüme düşük enflasyon dengesini korumakta güçlük çekildiğinin 2007 yılında ortaya çıktığını, 2007 yılı için öngörülmüş olan yüzde 5 büyüme hızının da altında kalınacağının tahmin edildiğini dile getirdi.
TÜSİAD'DAN AB VURGUSU Mustafa Koç: “Türkiye’nin önünde çözüm bekleyen sorunların en önemli özelliğinin birbirlerinin içine geçmiş olmalarıdır. Bu yüzden aynı anahtarla birden fazla kilidi açmak mümkündür. Bu anahtarların belki de en önemlisi Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecidir. Koç, zaman zaman bazı kesimlerde nükseden “AB’ye alternatif arama” çabalarının “meseleyi derinlemesine kavramamaktan” kaynaklandığını savunarak, Balkanlar, Karadeniz ülkeleri, Ortadoğu ve Kafkaslar, Orta Asya, Hindistan ve Çin'in AB’ye alternatif değil, AB’yi tamamlayıcı olabileceğini vurguladı. Koç, "gözümüzü dikmemiz gereken yön batıdır, Avrupa Birliği’dir” dedi. Arzuhan Doğan Yalçındağ: “Bazı Avrupalı siyasetçilerin engelleyici tavırları, bizim uyum sürecini yavaşlatan tutumlarımız, Türk ve Avrupa kamuoylarının yanlış, eksik bilgilenmesi, tepkici yaklaşımlar, sürece olan inandırıcılığı zedeliyor. Ancak, eğer tüm duygusal yaklaşımlardan arınmış olarak, mevcut ve muhtemel küresel gelişmeleri doğru analiz edecek olursak, Türkiye’nin tam üyelik mücadelesine, tüm aleyhte unsurlara rağmen, sonuna kadar asılması gerektiğini açık bir şekilde görebileceğimize inanıyorum. Türkiye açısından, uzun süredir uykuya yatmış bu süreci canlandırmak, 2008’in temel aksiyonlarından biri olmalıdır” |
"Her şeyden önce ekonomiyi gündemin en üst sırasına, toplumun hayatının odağına yerleştirmek gerekiyor. Farklı toplumsal kesimler arasında bir uzlaşma sağlamak gerekiyor. Liderlik ve iletişimle tüm toplumu seferber etmek gerekiyor. Bütün bunlar ancak huzurlu bir siyasal ortam içinde gerçekleştirilebilecek şeyler. Dikkatleri dağıtacak, toplum içinde kutuplaşmalar, gerginlikler yaratacak siyasi tavırlardan uzak durmak şart. Yasama ve yürütmede toplumsal mutabakat sağlanmasına özen gösterilmesi huzur ortamının tesisi için hayati önem taşıyor.”
2008 yılı içinde anayasa tartışmalarının böyle bir risk barındırdığını söyleyen Koç, sağlıklı tartışmalar sonunda çağdaş bir anayasaya kavuşmanın Türkiye'nin atılımı için bir zemin oluşturabileceğini, ancak bunun için yeni anayasayı toplumsal huzurun sağlanmasının bir platformu haline getirmek gerektiğini kaydetti.