Güncelleme Tarihi:
Kamuoyunda tartışma konusu olan ve birçok Alevi örgütünün tepki gösterdiği iftara Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Devlet Bakanları Mehmet Aydın, Sait Yazıcıoğlu, Hayati Yazıcı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker bakan olarak katıldı.
Katılanlar arasında AKP Genel Başkan Yardımcıları Necati Çetinkaya, Reha Denemeç, Fatma Şahin, Şükrü Ayalan, Egemen Bağış, eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu da yer aldı.
Yemeğe Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu ile Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da katıldı. Bardakoğlu, yemeğe cübbesiyle geldi.
Yemeği düzenleyen milletvekilleri Reha Çamuroğlu ve İbrahim Yiğit, iftarın yapılacağı salonun girişinde davetlileri karşılarken Çamuroğlu’nun Alevi inancı gereği sakal traşı olmadığı gözlendi. İftarın yapılacağı salona Hz. Ali ve Atatürk posterlerinin yanı sıra Türk bayrağı asılırken Türkçe ilahiler çalındı.
Bilkent Otel’de yapılan iftar için yoğun güvenlik önlemleri alınırken gazetecilerle Başbakanlık korumaları arasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı. İftara davetli olan Alevi örgütlerinin büyük bir bölümünün katılmadığı gözlendi.
Davetlilere mönü olarak iftariyelik tabak mercimekli çorba, peynirli su böreği, sebze türlü, pilav, hoşaf ve dondurmalı kazandibi sunuldu.
BAŞBAKANA ÖZEL MÖNÜ
Masalarda Alevi inancı gereği su ve bıçak bulundurulmazken, isteyen davetlilere su veriliyor. Başbakan Erdoğan’a hazırlanan menünün dışında salata tarzı özel bir diyet mönüsü sunuldu.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN BİRLİK ÇAĞRISI
Yemekte bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan " Siz can dostlarımla birarada olmaktan memnun olduğumu ifade etmek isterim. Bu buluşmanın bir matem vesilesiyle olması, bir Muharrem gününde gerçekleşmesi hepimiz için derin manalar taşıyor"dedi.
Konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları veren Başbakan Erdoğan "Burada birlikte olmanın birliğin, beraberliğin, sesini yükseltmenin, elele gönül gönüle, yüzyüze olmanın memnuniyetini taşıyoruz" diye konuştu.
Konuşması sırasında Hasan Hüseyin Korkmazgil'in 'acıyı bal eyledik' adlı şiiri ile Mehmet Akif Ersoy'un "Yıllar geçiyor ki ya Muhammed aylar bize hep Muharrem oldu/ Akşam güneşli bir geceydi/ Eyvah o da bize leyli matem oldu" dizelerine gönderme yapan Erdoğan "Tüm mesele kendi doğrularımızı başkalarına dayatmamak" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siz can kardeşlerimle, gönül dostlarımla bir arada olmaktan, yüz yüze hasbi hal etmekten, son derece memnun olduğumu özellikle ifade etmek isterim” diyerek başladığı konuşmasında, buluşmanın bir matem vesilesiyle olmasının, bir muharrem gününde gerçekleşmesinin, herkes için derin manalar taşıdığını söyledi.
Erdoğan, birlikte olmanın, birliği, beraberliğin sesini yükseltmenin , el ele gönül gönüle, yüz yüze olmanın memnuniyetini taşıdıklarını kaydetti.
Aynı inanç iklimine mensup olmanın huzuruyla, yüzyıllar boyu, aynı temiz kaynaklardan su içmenin hazzıyla bugünlere gelindiğini belirten Başbakan Erdoğan, “Farklılıklarımız birlik içinde, vahdet ikliminde erimiş, hepimiz, bir bütün olmuşuz. Tabi ki bir muharrem günündeyiz. Bugünün manasını ve önemini çok iyi biliyoruz. yüreklerimiz buruk, kalplerimizi mahzundur” diye konuştu. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü :
HEP BİRLİKTE BİZİM MATEMİMİZİ PAYLAŞMAYA GELDİM
“Ama Allah’a hamd olsun ki gönüllerimiz birdir, beraberdir. Umutlarımız diridir, geleceğe böyle bir umutla bakıyoruz. Herhalde hiçbir toplum, “gelin canlar bir olalım” düsturunu, bizim kadar açık ve net olarak dile getirmemiştir.
Sevgili canlar, ben buraya, sizin mateminizi paylaşmaya değil, hep birlikte bizim matemimizi paylaşmaya geldim. Bu matem, bizim matemimizdir. Bu duygu seli olarak, bizim ortak dünyamızın bir parçasıdır. Bu davete, gönül huzuruyla icabet ettim çünkü gönül huzuruyla bir davet vardı, benim için de icabet gerekti.
Zira burada, sevgili kardeşlerim olarak sizler varsınız, bu buluşmayı, farklı mülahazalarla değerlendirenler olabilir. Bizim gönül dünyamız çok geniş. Biz çok kucaklayıcı olmalıyız. Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevgi için. Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik. İşte bizim değerlerimizde bu var. Hiç kimsenin haklı iradesi, gönlü, başkasının ipoteği altında değildir. Dinin tek bir sahibi var, o da yüce Allah’tır. Kimse kimseye din bahşetme, din lütfetme hakkına sahip değildir. Gönüllerin sahibi bellidir. İnanıyorum ki muhabbetimiz, sevgimiz, açık yürekliliğimiz, bütün ön yargıları eritecek kadar büyüktür, büyük olmalıdır. Kaldı ki bizler, sadece bu vesileyle, sadece muharrem ve matem vesilesiyle bir araya gelen bir toplum değiliz. Biz her zaman, her yerde, tasada ve kederde, acıda ve mutlulukta birlikteyiz, birlikte olmalıyız. Bizim için bin yılı aşkın bir tecrübedir bu. Dolayısıyla bu akşamki buluşmamız, son derece tabi ve doğal bir buluşmadır. Hepimiz hür ve özgür bir ülkenin vatandaşlarıyız. Hepimiz, birlik esasında, daha güçlü bir millet olmanın sevdasındayız.
Farklılıklarımızın altını çizmek için değil, müşterek aklın, müşterek irfanın, birlik iradesinin ortaya çıkması için, burada bu akşam, bir ve beraberiz.”
Başbakan Erdoğan, “Bizler, tarihte, bugün birlikte, ortak bir medeniyet inşa etmenin onurunu, istiklalin hazzını, şerefini birlikte hisseden modern Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarıyız. Siz biz ayrımı olmadan hepimiz bu ülkede ev sahibiyiz, kardeşiz” dedi.
ERDOĞAN’DAN HASAN HÜSEYİN ATFI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında, Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’den de dizelere de yer verdi. Erdoğan, “Bizler, Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in ifadesiyle, ‘Acıyı bal eylemesini’ bilmiş bir milletiz. Burada da acıyı bal eylemek üzere bulunuyoruz. Bundan sonra da Allah’ın emriyle, birbirimizi daha da aydınlatmak üzere, bu ruhla, medeniyet yolundaki yürüyüşümüzü sürdüreceğiz” diye konuştu.
ÇAMUROĞLU’NA TEŞEKKÜR
Başbakan Erdoğan, “Değerli kardeşim, edebiyat ve irfan adamı” dediği Reha Çamuroğlu’na, ve buluşmaya vesile olduğu için Abdal Musa Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfına da teşekkür etti.
ASIL OLAN İSTİKAMETTİR, YOLDUR
Erdoğan, şöyle konuştu: “Yolumuz birdir, istikametimiz birdir, rehberimiz birdir, dolayısıyla menzilimiz birdir. Zira asıl olan istikamettir, yoldur. Yol kavramının bu zengin kültür haritamız içindeki özel manasını çok iyi biliyorsunuz, çok iyi biliyoruz. Bu yolda öfke, bu yolda ayrılık-gayrılık, bu yolda senlik-benlik yoktur, sadece biz vardır.
Aziz milletimizin asırlardır bozulmayan kimyasının, kardeşlikle yoğrulan hamurumuzun, bugünkü meselelerimizi aşacak kudretli bir öze sahip olduğundan hiç kimsenin şüphesi, endişesi olmamalıdır. Ne politik mülahazalar, ne ideolojik analizler, ne hariçten yapılan kasıtlı müdahaleler, birbirinde erimiş, yüreklerimizi ayrıştırmaya muktedir olmamıştır, olamayacaktır. Siyasetin görevi, halkın bir bütün olarak ihtiyaç ve beklentilerini karşılamak, temel hak ve hürriyetlerini koruma altına almaktır. Devletin görevi, toplumun bir parçası olan farklılıkları tanımlamak değil, bu farklılıkları tanımak ve anlamaya çalışmaktır.”
“YARATILANI YARADANDAN ÖTÜRÜ”
Erdoğan, Anayasadaki tanımıyla, demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetin, bütün inanç gruplarına, mezheplere, dini inançlara eşit mesafede durmak, hepsinin din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almak durumunda olduğunu söyledi.
Erdoğan, “Hikmetini, ilhamını, irfanını, Ahmet Yesevi’den, Mevlana’dan, Hünkar Hacı Bektaş Veli’den, Yunus Emre’den, Pir Sultan Abdal’dan, Virani’dan alan bir milletiz” dedi. Erdoğan, şunları söyledi:
“Yaratılanı Yaratan’dan ötürü, Yaratıcı’ya nispetle, onun için, onun adına sevmek bizim en temel şiarımızdır. İnsana “can” diyen bir ortak medeniyetin, bir ortak dilin çocukları olduğumuz için, barışa hasret kalan insanlık ailesi içinde biricik bir konuma sahibiz.”