Güncelleme Tarihi:
Sabih Kanadoğlu, Halk TV’de katıldığı bir programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kanadoğlu, TCK’nın 221’nci maddesinin “esnetilmemesi” gerektiğini vurgulayan Kanadoğlu, “Eğer, hiç örgüt suçu işlememiş birilerini affetmek istiyorsak bu zaten 221. maddenin içeriğinde var. Amaç suç işlememişlere yönelik bir uygulama ise ayrı bir düzenlemeye gerek yok. Suçun işlenip işlenmediğinin tespiti de ayrı bir konu. İktidar, 221. maddenin bazı hükümlerini esneteceğini söylüyor. 221 bir temel yasadır. Temel yasalarda böyle oynama yapılması gelecek açısından umut vermiyor” diye konuştu.
APO BİLE YARARLANABİLİR
“Amaç suç işlemiş kişileri de işlemeyenler gibi topluma kazandırmak ise, bunun adı aftır ve bunun sonu hiç ummadığımız kişileri de aftan yararlanmasına kadar gidebilir” diyen Kanadoğlu, şunları söyledi:
“Buna PKK’nın lider kadroları da dahildir. Çünkü siz böyle bir yasayı gündeme getirirseniz, eşitlik ilkesi de gündeme gelir. Ayrıca, siz silahlı mücadele devam ederken, af konusunun ortaya çıkması, sizin terörle mücadele etmekte olan güvenlik güçlerinizi de moral açıdan etkiler.
Bunun bir sakıncası daha var. Afla dışarı çıkan insanın suçlu olup olmadığıyla ilgili devlet sorumluluk alır çünkü eğer o kişi suçlu derse bunu kanıtlamak zorundadır. Bu sorumluluklar çerçevesinde bu insanlara iş bulunması, çeşitli sosyal güvencelerinin sağlanması söz konusu olur. Bu konu suiistimale de neden olabilir. İş bulmak için, devlet güvencesi için suça yönelenler dahi olabilecektir.”
TOPLUMA KAZANDIRMA YASALARI BAŞARISIZ OLDU
Sabih Kanadoğlu, Türkiye’de topluma kazandırma konusunda şu ana kadar 8 yasa çıktığını hatırlattı ve bu yasaların istenilen sonuçları vermediğini kaydetti.
Daha önce çıkan pişmanlık yasalarıyla ilgili rakamlardan örnekler veren Kanadoğlu, şöyle devam etti:
“2003 yılında, 4959 sayılı yasayla çıkan düzenlemeye, 4 bin 360 kişi başvurdu. Bu başvuruların 2 bin 980’i cezaevinde bulunanlar tarafından yapılmış, bin 360 kişi dışarıdan ya da dağdan başvurmuş. Başvuranların bin 975’i Hizbullah üyesi, o zamanın bakanlığının deyimiyle ‘dini motifli örgüt üyeleri’, bin 935’i PKK’lı ve aşırı sol örgütler.
Bir devlet bu şekilde bir af çıkarırsa, esas olarak dağa çıkışı teşvik etmiş olabilir. Örgüt mensuplarında ya da suçlularda, devlet nasılsa bir şekilde ödün verecektir düşüncesine neden olabilir.
301. MADDE KALMALI
Kanadoğlu, tartışmalı 301’nci maddeye ilişkin açıklamalarda da bulundu. 301’nci maddenin gerekli olduğunu savunan Kanadoğlu, “Çünkü ulusal onurunu koruyamayan ülkelerin sonu karanlıktır. Beni üzen şu ki, biz bunu AB’nin baskısıyla yapmamalıyız” diye konuştu.
Maddedeki, Türklük kavramından, “Türk milleti” algılandığına vurgu yapan Kanadoğlu, esas değişen şeyin bu konudaki inisiyatifin Adalet Bakanlığı’na bağlanması olduğunu söyledi. Siyasi bir suçun izne bağlı olmasının yadırganamayacağını anlatan Kanadoğlu, “Bu konuyla Adalet Bakanı ya da Cumhurbaşkanı ilgilenebilir. Ama Cumhurbaşkanı’na gitmeden Adalet Bakanı’na bağlanması doğrudur. Kötüye kullanılabilir mi, evet ihtimal dahilindedir. Ama bu kötü kullanmayı eleştirme hakkına da biz sahibiz. Bu konuda göz göre göre keyfi uygulama yapılacağını zannetmiyorum” dedi.