Farkında olmasak da hayatımız değişiyor

Öte yandan, canı isteyenin süt sağması da mümkün değil. Mezbahalarda kullanılacak bıçakların en az 82 derece sıcak suyla yıkanması gerekiyor. 20 gramdan daha küçük istavriti satmak, yeni doğmuş kuzuları 100 kilometreden uzağa taşımak da yasak. Üstelik bunların bir kısmı çoktan yürürlükte. Açık Toplum Enstitüsü tarafından hazırlanan "100 Konuda Avrupa Birliği’nin Günlük Hayatımıza Etkileri" başlıklı araştırma, yaşadığımız ve yaşayacağımız değişimleri bütün çarpıcı yanlarıyla gözler önüne seriyor.

AVRUPA Birliği meselesi, bugünlerde biraz geri plana itilmiş gibi görünse de, iki yeni başlığın daha açılması, sürecin devam ettiğini gösteriyor. Ayrıca, muhtelif sivil toplum kuruluşları da Avrupa Birliği’ne tam üye olduğumuz zaman günlük hayatımızın nasıl değişeceğine dair araştırmalar yapıyorlar. Açık Toplum Enstitüsü tarafından Eurohorizons Danışmanlık Şirketi’ne hazırlattırılan "100 Konuda Avrupa Birliği’nin Günlük Hayatımıza Etkileri" başlıklı araştırma bunun son örneği.

Araştırmanın ele aldığı yüz başlıktan 34’ü şu an zaten yürürlükte. 33’ü geçiş aşamasında. 33 başlık için ise tam üyeliği beklemek gerekiyor.

ERKEK ’REİS’ DEĞİL Araştırmada yer alan konu başlıklarına bakıldığında, en büyük değişimin kadın ve çocuk hakları konusunda yaşandığı görülüyor. Söz gelişi, erkek artık "evin reisi" değil. Evlilik kurumunun işleyişinde erkeğin de kadının da eşit söz hakkı var.

TACİZ ’CİDDİ’ SUÇ Bugüne kadar Türkiye’de genellikle gözardı edilen işyerinde cinsel taciz son derece ciddi bir suç haline gelmiş durumda. Mağdur veya mağdurenin şikáyeti halinde mütecaviz üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek. Eğer söz konusu taciz, kişinin yöneticisi tarafından yapılıyor ve bunun için yöneticilik nüfuzu kullanılıyorsa, verilen ceza bir buçuk kat artıyor. Tacizden etkilenen kişi, bu nedenle işinden ayrılmak zorunda kalmışsa, ceza bir yıldan az olamıyor.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET Aynı şey çocuklara ve kadınlara yönelik şiddet için de geçerli. AB, Hürriyet’in yürüttüğü "Aile İçi Şiddete Son" başta olmak üzere pek çok kampanyayı destekliyor. Çocuk dövmek, eşi dövmek, ciddi suç sayılıyor ve ağır ceza alıyor. "Çocuk benim değil mi, döverim de severim de" veya "Karım değil mi, hem döverim, hem severim" türü geleneksel savunma biçimleri, dayağı suç olmaktan çıkartmıyor.

UYUMLUYUZ

Rasgele oyuncak yok

AB mevzuatına göre, 14 yaşından küçük çocukların oynaması için tasarlanan bütün ürünlere ilişkin özel düzenleme mevcut. Oyuncakların üretiminden ve piyasaya sürülmesinden önce, AB kurallarına uymak gerekiyor. Oyuncaklarda "CE" (Conformite Europeenne/Avrupa’ya Uygunluk) damgası bulunması zorunlu. Bu damgayı, rasgele kullananlar cezalandırılıyor. Türkiye’de üretilen veya ithal edilen oyuncaklarda artık bu damga yer alıyor.

SORUNLUYUZ

Etin ’şeceresi’ yazılacak

Bizde henüz geçerli değil ama AB mevzuatına göre, sığır etinin üzerinde kesiminden başlayarak geçirdiği aşamaları gösteren bir etiketin yer alması şart. Bu etikette hayvanın doğum bölgesi, yetiştirilme ve kesim yeri, kesimhanenin izin numarası gibi bilgilerin bulunması gerekli. Aksi takdirde o et piyasaya verilemiyor.

ARADAYIZ

Sokak sütçüsü tarih oluyor

AB standartlarına göre, çiğ sütün bir mililitresinde bakteri miktarının 100 bin olması gerekiyor. Oysa Türkiye’de bu miktar milyonlarla ifade ediliyor. Mevzuatın değişmesiyle birlikte sokakta süt satışı ortadan kalkacak. Standartları aşan miktarda bakteri içeren sütler piyasaya verilemeyecek. Sütle ilgili bütün bilgiler de paketin üzerinde yer alacak.

YARIN KİMSE AİDİYET BİLDİRMEK ZORUNDA DEĞİL