A.A
Oluşturulma Tarihi: Aralık 17, 2007 11:42
Genelkurmay Başkanlığı, Yunanistan'ın 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması'nın şartlarına aykırı olarak Türkiye'nin güvenliği açısından hayati öneme sahip olan Rodos Adası ve On İki Ada'yı dünyanın gözü önünde silahlandırmakta olduğunu belirtti.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde 20 Aralık 1522'de fethedilen Rodos'a ilişkin bilgiler “Tarihten Kesitler” başlıklı bölüm altında yayınlandı.
Osmanlıların, İstanbul'un Fethi'nden sonra imparatorluğun emniyeti ve Anadolu'nun savunması açısından önem arz eden Rodos'a yöneldikleri belirtilen açıklamada, adanın Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrat'ı fethinden sonra alındığı ifade edildi.
Fetihten itibaren (1522-1828) 306 yıl Rodos'un, Osmanlı idaresinde en huzurlu dönemini yaşadığı vurgulanan açıklamada, 1828 Londra Protokolü ile Rodos Adası ve On İki Ada'nın, İngiltere-Fransa ve Rusya'nın himayesine alındığı, Rodos Adası'nın da 1912'de Trablusgarp Savaşı sırasında İtalya tarafından işgal edildiği anlatıldı.
Lozan Antlaşması ile On İki Adanın İtalyanlara bırakıldığı, Ekim 1943'te İngilizler'in Rodos'ta İtalyan idaresine son verdiği; ancak hemen sonra Almanlar'ın Rodos'u hava indirme harekatı ile işgal ettiği belirtilen açıklamada, 9 Mayıs 1945'te müttefikler adına İngilizlerin adayı Almanlardan almalarıyla adanın fiilen Yunanlılara verildiği ifade edildi.
Adada bulunan 2000-2500 civarındaki Türk nüfusun ise bölgenin “İtalya topraklarından sayılmasından” dolayı 1923'teki Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi sırasında mübadele dışı tutulduğu kaydedildi. 390 yıl (1522-1912) Osmanlı hakimiyetinin hüküm sürdüğü Rodos Adası ve On İki Adanın, 10 Şubat 1947'de yapılan Paris Antlaşması ile 1 Nisan 1947'de resmen Yunanistan'a teslim edildiği anımsatıldı.
“YUNANİSTAN ADALARI SİLAHLANDIRIYOR”
Rodos Adası'na ilişkin fotoğraflara da yer verilen açıklamanın sonuç bölümünde şunlar kaydedildi:
“Yunanistan, 1923 Lozan Antlaşması ve 1947 Paris Antlaşması'nın şartlarına aykırı olarak Türkiye'nin güvenliği açısından hayati öneme sahip olan Rodos Adası'nı ve On İki Ada'yı dünyanın gözü önünde silahlandırmaktadır. Aslında Yunanistan bu davranışıyla, temeli 1850 yılında atılmış olan ve bugüne kadar da türlü oyunlarla başarı ile yürüttüğüne inandığı 'Megali İdea' politikasının gereğine uygun hareket etmekte ve bunu yaparken de gayet kurnazca, dünya kamuoyunu, bu 'Adalara karşı yayılmacı emeller besleyen hayali Türk tehlikesine' inandırmaya çalışmaktadır. Tabiatıyla bu tarz bir politikanın başarı sağlayabilmesi için de buralardaki Türk varlığı eritilmeye çalışılmaktadır. Bu da hızlandırıcı bir etken olmaktadır. Dolayısıyla Rodos'ta Yunanlılar tarafından yapılan baskı ve tehditler sonucu Türklerin, sahibi bulundukları geniş arazilerini ve sair mülklerini yok pahasına satarak veya bırakarak doğdukları yerleri terk etmek zorunda bırakılması adalardaki Türk varlığının hızla erimesine sebep olmuştur. Ayrıca Osmanlı dönemine ait birçok kıymetli eser 'Fethi Paşa Saat Kulesi, Türk Kütüphanesi, Türk Şehitliği vs.' Rodos'ta Vakıflar İdaresinde bakıma muhtaç bir durumdadır. Bu eserler bilinçli olarak ya harap edilmekte ya da çeşitli bahanelerle ortadan kaldırılmaktadır.”