Güncelleme Tarihi:
Bosna-Hersek'in en önemli kentlerinden Mostar, kentin ortasından geçen Neretva Nehri üzerine Osmanlı Dönemi'nde Mimar Sinan'ın kalfalarından Mimar Hayreddin'in yaptırdığı “Mostar Köprüsü” ile biliniyor. Bosna-Hersek'te çıkan iç savaş sırasında Hırvat topçuların ateşiyle 1993 yılında yıkılan ve Türkiye'nin öncülüğünde 2004 yılında UNESCO tarafından yaptırılarak koruma altına alınan Mostar Köprüsü, kente gelen çok sayıda turist tarafından ziyaret ediliyor. Neretva Nehri'nden 24 metre yüksekte, 30 metre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olan, yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olan Mostar Köprüsü, Müslüman ve Hırvat kesimini, birbirine bağlamasıyla da biliniyor. Anadolu'nun herhangi bir şehrinden çok daha fazla caminin ayakta olduğu, görüntüsünün camiyle bezendiği bir şehir olan Mostar'ın doğusunda Boşnaklar, batısında ise Hırvatlar yaşıyor.
VE KENTİN SİLÜETİNİ BOZAN HAÇ...
Bosna-Hersek'teki iç savaşın ardından Hırvatlar tarafından Mostar'ın batısında bulunan ve kentin en hakim noktasındaki Hun Dağı'nın tepesine büyük bir haç dikildi. Haçın savaş sırasında Mostar Köprüsü'ne ateş edilen bölgeye İspanyolların desteğiyle dikildiği bildirildi. Haçın yanı sıra ayrıca kente yaptırılan ve yaklaşık 100 metre yükseklikte kulesi bulunan katedral de dikkat çekiyor. Katedralin kulesine bağlanan hoparlörler sayesinde çan sesi kentin her tarafından duyuluyor.
Bosnalı yetkililer, Hırvatlar'ın Mostar'ın güzelliğini ikinci plana atmak ve kentin silüetini bozmak amacıyla dağın tepesine haçı diktiklerini savundular.
Mostar'da yaşayan Boşnaklar ise Hırvatlar'ın Hun Dağı'na diktikleri haç ile 100 metre kulesi bulunan katedrale anlam veremediklerini ifade ederek, “Bunlar bizim minarelerimizdeki hillallere nispet olsun diye yapıyorlar, ancak gökyüzündeki hilalimiz herzaman onların haçının üzerindedir” diye konuştular.
“ÜSKÜP Kİ ŞAR DAĞI'NDA DEVAMIYDI BURSA'NIN”
Balkanlar'da Osmanlı-Türk kültürünün en fazla yaşadığı kentlerden biri de Makedonya'nın başkenti Üsküp...
Türk şiirinin ve edebiyatının ünlü kalemlerinden Yahya Kemal Beyatlı'nın Kaybolan Şehir adlı şiirinde “Firuze kubbelerle bizim şehrimizdi o; Yalnız bizimdi çehre ve ruhuyla bizdi o/Üsküp ki Şar Dağı'nda devamıydı Bursa'nın; Bir lale bahçesiydi dökülmüş temiz kanın...” diye anlattığı Üsküp, halen Osmanlı izlerini bünyesinde koruyor.
Üsküp'ün güneyinde Osmanlı'ya ait çok sayıda cami, han ve hamam bulunuyor, ayrıca Türk ve Arnavutlar'dan oluşan Müslüman nüfus da bu bölgede yaşıyor.
Üsküp'te Makedon nüfusun yoğun olarak yaşadığı Vardar Nehri'nin kuzeyinde bulunan Vodno Dağı'na 2001 yılında “milenyum” hatırası olarak Avrupa Birliği'nden alınan krediyle yaklaşık 50 metre uzunluğunda haç dikildi. Geceleri de aydınlatılan haç, kentin her yerinden rahatça görülüyor.
Kentin nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ını oluşturan Müslüman Arnavut ve Türkler, Vodno Dağı'ndaki haçın kentte Makedonlar'la Müslümanlar arasındaki ayrışmayı tetiklediğini savundular.
Arnavut Müslümanlar, söz konusu haçın 2001 yılında ülkede yaşanan iç savaş sonrası kendilerine “nispet olsun” diye dikildiğini iddia ediyorlar. Bazı Makedon aydınların da kentteki kutuplaşmayı artıracağından dolayı haçın dikilmesine karşı çıktığı öğrenildi.