OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 20, 2007 00:00
Anayasa çalışmasıyla gündeme gelen türban tartışmasını "mahalle baskısı" olarak niteleyen Başbakan Erdoğan, kadınların korkularının yersiz olduğunu belirterek, "Hiç endişe etmesinler. 5 yıllık iktidarımızda ne sıkıntı doğdu" dedi. Anayasa konusunda bir aceleleri olmadığını da belirten Erdoğan, rektörlere "seçkinci takımı" diye sert çıktı.
|
|
|
|
BAÅžBAKAN Tayyip ErdoÄŸan, yeni Anayasa çalışmasıyla gündeme gelen türban tartışması ve "mahalle baskısı" olarak adlandırılan toplumsal dönüşüm iÅŸaretleri konusunda kadınlara güvence vererek, "Hiç endiÅŸe etmesinler. 5 yıllık iktidarımızda nerede, hangi sıkıntı doÄŸdu? Birbirimize güvenmek zorundayız" dedi. ErdoÄŸan dün AKP Genel Merkezi’nde düzenlediÄŸi basın toplantısında, Anayasa taslağıyla ilgili çalışmalarla ilgili bilgi verdi ve 22 Temmuz sonrası yaÅŸanan tartışmaları yanıtladı. ErdoÄŸan ÅŸunları söyledi: Â
DOĞMADAN BOĞMA Erken başlayan bu tartışmaları, daha ilk taslağı ortaya çıkmadan yeni anayasa çalışmalarını mahkûm etmeye, adeta doğmadan boğmaya yöneldiği için mahzurlu buluyorum. Görüyorumki anayasa tartışmalarını tek bir konuya indirgemeye çalışanlar var. Bu çok çirkin.
DEĞİŞTİRİLMEZLER Anayasamızın değiştirilmezleri bellidir. Bunların üzerinde herhangi bir farklı çalışma yoktur.
GEREKSİZ VEHİMLER Türkiye gereksiz vehimlerle, korkularla daha fazla enerji, zaman ve genç kuşak kaybetmesin istiyoruz. Birbirimize güvenmek zorundayız. Birbirini anlamaya birlikte gayret etmeliyiz, ortak değerlerimiz etrafında kenetlenmek durumundayız.
ACELEMİZ YOK Eleştirileri haksız, korku ve endişeleri de yersiz buluyorum. Bakalım taslak metin bir ortaya çıksın. Hepimiz buradayız. Kimse bir yere gitmiyor. Bizim de bu konuda acelemiz yok. Tartışmak için yeterince zamanımız var. Herkesi önyargılardan ayrılmaya davet ediyorum.
ENDİŞE ETMESİNLER Hiç endişe etmesinler diyorum. Bakın 5 yıl AKP iktidarı oldu. Ne oldu Türkiye’de, nerede hangi sıkıntı doğdu? Eğer baskıdan bahsediyorsanız bana göre çok daha farklı değerlendirmeleri tersinden yapmak lazım. O zaman ülkemizde çok daha farklı sıkıntıları görmek mümkün. Kalkıp başörtü takanı toplumda baskı unsuru olarak ifade etmek bana göre bir defa din ve vicdan özgürlüğüne saygısızlıktır.
KURUCU MECLİS Anayasanın bugüne kadar 13 kez, toplamda üçte birini değiştiren TBMM, şimdi neden hepsini yapma yetkisine sahip olmasın? Bunu da anlamıyorum. Şimdi bir de Kurucu Meclis diye ortaya çıkıyorlar. Böyle bir kayıt mı var? Nereden çıktı bu? "Atanmışlardan oluşuyorsa eyvallah, seçilmişlerden oluşana hayır!" Yok böyle bir şey.
REKTÖRLER SEÇKİNCİ Böyle bir yetkileri yok. Rektörler önce kendi işine baksın, böyle bir hakları yok. Kendi içinde çelişkililer. Böyle bir çalışma zaten hukuki temel oluşturmak içindir. Biz toplumun neyine bakacağız, vereceği karara bakacağız. Ne diyoruz, onay makamı millettir. Hem egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyeceksiniz, ondan sonra birileri çıkacak, bunlar seçkinci takım, "Bizim istemediğimizi millete götüremezsiniz" diyecek. Demokrasilerde böyle bir şey olmaz.
ORADA DURUN Anayasayı yapma görevi rektörlere aitse, o zaman zaten TBMM’nin varlığının hiçbir anlamı yoktur. Bırakalım onlar götürsün bu işi. Kusura bakmasınlar, herkes yerini bilecek. Kalkar da yasama organın görevini kendilerinde görmeye kalkarlarsa, "Orada durun" derim. "Ee biz böyle bir şey belirledik, ülke gerilir"; Asıl bu yapılan ülkeyi gerer. Ne var sizin elinizde de karar veriyorsunuz? Partimizi sevmeyebilirler, ama biz partimize anayasa yapmıyoruz, Türkiye’ye anayasa yapıyoruz.
SİMGE YANLIŞ "Siyasi simge" diyorlar. Ya bu çok yanlış bir şey. Siyasi simge dediğiniz zaman bunun bir partiye ait olması lazım. Başörtü veya beyefendilerin ifadesiyle türban, ki bunu kabul etmiyorum zaten, benim anlayışımda başörtüdür. Bu bir partinin simgesi değil ki. Sadece AKP’de mi var? Diğer partilerde bu yok mu? Ama dert başka dert, bunu bana söyletmeyin.