Güncelleme Tarihi:
Danıştay’a yapılan silahlı saldırıda Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken, Mustafa Birden ağır olmak üzere 4 kişi yaralandı. Saldırının yapıldığı daire bu yılın başında Aytaç Kılınç adlı öğretmenin başörtüsü takmasıyla ilgili olumsuz karar vermişti. Anadolu'da Vakit Gazetesi, bu kararın ardından üyelerin fotoğraflarını ve isimlerin yayınlayarak "İşte o vekiller" diye manşet yapmıştı.
Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı, Anadolu'da Vakit Gazetesi ve sorumluları hakkında, Danıştay 2. Dairesi Başkanı ile 3 üyesinin ''terör örgütlerine hedef gösterildiği gerekçesiyle'' soruşturma başlatmıştı.
Gazetenin o günkü sayısında ''İşte O Üyeler'' başlığı altında yayınlanan haberi ve Aytaç Kılınç adlı öğretmenle ilgili
  HÜKÜMETİN FAVORİ GAZETESİ | ||
|
BİRDEN’E TEHDİT GİBİ SUÇ DUYURUSU
Saldırıya uğrayan 2. Daire’nin türbanla ilgili kamusal alan kararını nedeniyle geçtiğimiz ay sert açıklamalar yapan Alperen Ocakları, "Kararda, başörtüsü takma ve başörtüler aşağılanmıştır, toplumdaki milyonlarca insan hakkında ayrımcılık yapılmıştır" diyerek suç duyurusu kampanyası başlatmıştı.
Bazı yazılı basın organlarında da yer alan Alperen Ocakları’nın suç duyurusu kampanyasının tam metni şöyle:
 Başbakan Erdoğan, Danıştay’ın türbanlı bir öğretmenle ilgili verdiği ve kamuoyunda kamusal alan tartışmalarına yol açan kararıyla ilgili olarak tepki dolu sözler sarf etmişti. Erdoğan, "Özgürlükler noktasında Danıştay’ın almış olduğu bir karar var. Bu kararı ben hukuk içerisinde tanımlayamıyorum" diyerek konuşmasını şöyle sürdürmüştü:  ERDOĞAN KARARI KINAMIŞTI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, saldırıya uğrayan Danıştay İkinci Dairesi’nin türbanlı öğretmenle ilgili verdiği kararı şubatın ilk günlerinde eleştirmiş ve kınamıştı. Erdoğan bir çiftçiye çıkışmasıyla da hatırlanan Mersin gezisinde Danıştay’ın sokakta türban takmakla ilgili kararının "din ve vicdan özgürlüğünü kısıtlama" olduğunu belirterek, "Ben özgürlüklerin egemen olduğu bir ülkenin Başbakanı olarak bu kararı kınıyorum" demişti.
   "Bir anaokulu öğretmenine, ’Öğretmenlik yaparken başın açık olacak, dışarıda da başın açık olacak’ deme hakkına kimse sahip değildir. Bu anlayış hiçbir hukuk anlayışı içinde tanımlanamaz. Kalkıp da vatandaşımızın din ve vicdan özgürlüğünü kimsenin kısıtlama hakkı yoktur. Ben özgürlüklerin egemen olduğu bir ülkenin Başbakanı olarak bu kararı kınıyorum. Bu ülkenin Başbakanı olarak, bu ülkenin bir evladı olarak, karar verildiği için bu yorumu yapıyorum. Yapmak zorundayım. İnsanın özel alanı vardır. Kamusal alan vardır. Bir de kamu alanı vardır. Bunlar evin içine de karışacaklar. Türkiye yol geçen hanı değildir.
   Artık biz bu ülkede gerginlikler olmasın, birileri nemalanmasın diye sabrediyoruz. Bu ülkede böyle bir zemini hazırlama gayreti içerisine girmesinler. Burada özellikle milletin bir vekili olarak, milletin duygularına tercüman olarak konuşuyorum. Ama ben yargı makamı değilim."
Danıştay Başkanlığı - Ankara SUÇ : Ayrımcılık, hakaret, halkı aşağılama / kin ve düşmanlığa tahrik, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, eğitim ve öğretimin engellenmesi
SUÇ TARİHİ: Şubat 2006 ve öncesi
AÇIKLAMALAR       Â:Â
1- Bilindiği gibi, okula geliş gidişte başörtüsü takan Aytaç Kılınç isimli öğretmenin anaokulu müdürlüğünden alınması işleminin iptalinin Danıştay 2. Dairesi’nce red edilmesi kararı medyaya yansımıştır. Danıştay 2. Dairesi, 26/10/2005 tarih ve 2004/4051 esas, 2005/3366 kararında özetle, İsl?mi inanç gereği takılan türbanın (başörtüsünün) çocuklara ’kötü örnek’ olduğu gerekçesiyle davacının aleyhine karar vermiştir.
2- Karar, kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştır. Türkiye halkının örf ve ?detlerine aykırı, davacı kişinin inanç özgürlüğünü çiğneyen kararda kullanılan ifade ve mantık, hukukun temel ilkelerine, Anayasa ve temel insan haklarına aykırıdır.
3- Anayasa’ya göre (m.138); ’hakimler Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdan kanaatlerine göre hüküm vermek zorundadırlar.’ ’Türk Milleti Adına’ karar veren hakimler, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka aykırı karar veremez. Hakim tüm kararlarında hukuka uygunluğu ve hakkaniyeti gözetmek zorundadır. Ayrıca, ’hakim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır.’ (Türk Medeni Kanunu       m.1/son).
4- Yargıçlar, özel olarak davacı aleyhinde, genel olarak da Türkiye halkı aleyhinde, ayırımcı, ideolojik ve jakoben bir yaklaşımla verdikleri karar ile, inanç özgürlüğü, iş ve çalışma özgürlüğü, eğitim-öğretim özgürlüğü ile düşünce ve kanaat özgürlüğünü ihlal etmişlerdir.
5- Şüpheliler, verdikleri karar ile inancı gereği başörtüsü takanları aşağılamış ve hakaret etmişlerdir. İnanç gereği başörtüsü takanların bu şekilde aşağılanması, ’mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı’ hakaret edilmesi suçtur. Oyçokluğu ile alınan kararda, karar gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, din inançlarını yerine getiren milyonlarca insan, inancı nedeniyle aşağılanmış ve hakarete uğramıştır.
6- Başörtüsü, İslam dini mensuplarınca inanç gereği veya geleneksel, kültürel sebeplerle takılmaktadır. Türkiye toplumunda kadınların çoğu başörtüsünün farklı biçimlerini takmaktadır. Başörtüsünün genel olarak inanç nedeniyle takıldığı bilinmektedir. Kararda, başörtüsü takma ve başörtülüler aşağılanarak toplumdaki milyonlarca insan hakkında ayrımcılık yapılarak rencide edilmiştir. İnsanları inançlarından dolayı kınamak, aşağılamak veya hakaret etmek, hukuk düzenince korunmaz. Ayrımcılık yapmak, din inançları aşağılamak suçtur. TCK m. 122 açıkça ’kişiler arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım yapma’yı suç saymıştır. TCK m. 216 da ’halkın bir kesiminin benimsediği din değerleri alenen aşağılamayı’ suç olarak düzenlemiştir. 7- Kararın gerekçesinde ileri sürülen bazı hususlar, Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak düzenlenmiştir. Netice olarak, anılan kararla, halkın benimsediği din değerleri alenen aşağılayan, ayrımcılık yapan şüpheliler hakkında şik?yetin yapılması zaruri olmuştur.
SONUÇ VE Ä°STEM:ÂYukarıdaki arz ve izah ettiÄŸimiz nedenlerle; kamuoyu önünde, alenen halkın din deÄŸerlerini aÅŸağılayan, ayrımcılık yapan, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleyen, hakaret eden, iÅŸ ve çalışma özgürlüğünü ihlal eden şüpheliler hakkında gerekli soruÅŸturmanın yapılarak kamu davası açılmasını ve cezalandırılmasını talep ederim.
Saygılarımla. Â
/03/2006 Åžikayet eden Ad -soyad Ä°mza"
2. DAİRE LAİKLİK HASSASİYETİYLE ÖNE ÇIKTI
Danıştay 2. Daire, laiklik konusundaki hassasiyetiyle öne çıktı. Daire, özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurt dışı görevlendirmeleri ile yurt dışında okuyanlara denklik konularında önemli kararlar aldı.
Danıştay 2. Dairesi; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile bu bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarında görevli kamu personeline ilişkin mevzuattan kaynaklanan dava ve temyiz başvuruları ile kamu personelinin sicillerine ilişkin dava ve temyiz başvurularına bakıyor.
Daire, özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurt dışı görevlendirmeleri ile yurt dışında okuyanların denklik konularında önemli kararlara imza attı.