Cüppeleri giyme zamanı geliyor

Güncelleme Tarihi:

Cüppeleri giyme zamanı geliyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 08, 2006 00:00

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, başsavcılığın 15. Onur Günü konuşmasında, hükümet, Meclis ve Adalet Bakanlığı’nı ’yargıya müdahale’ ile suçladı.

Haberin Devamı

Hürriyet’e, "Cüppeleri giyme zamanı geliyor" diyen Ok, ilk kez meslektaşlarını birlik kurarak, yargı bağımsızlığı için ’inisiyatif’ almaya çağırdı. Ok’un konuşması özetle şöyle:

SORUŞTURMA İZNİ YOK

Soruşturma için bakanlıklara gönderilen iş sayısı 58’dir. 53’üne bakanlarca izin verilmemiş, 5’inin sonucu ise henüz intikal etmemiştir. (Bakanların soruşturma izni vermeyip, yargıya engel olmasından yakındı.)

BAKANLIK NÜFUZ ETTİ

Adalet Bakanlığı’nın yargıda her şeye hakim görüntü verdiği, yakın geçmişte görülmediği kadar yargıya nüfuz ettiği yadsınamaz. Yüksek Kurul’un bu görüntüyü kırması ve Bakanlık’tan bağımsız olduğu izlenimini edindirmesi son derece önemlidir.

BAĞIMSIZ OLMALIYIZ

Mahkemelerin bağımsızlığından söz edilebilmesi için Yüksek Kurul’un bağımsız olması zorunludur. Hakimlere, savcılara güvence olamayan onları tüm güçlere karşı koruyamayan tasarruf ve tercihle sürekli eleştiri çeken kurulun bağımsız olduğu söylenemez.

KURUMSALLAŞMALIYIZ

Hakim ve cumhuriyet savcısını Adalet Bakanlığı’na mecbur muhatap eden tutum, siyasallaşmanın esas nedenlerinden biridir. Ne dün ne de bugün için kurumsallaştığı söylenemeyen Yüksek Kurul, yarını hazırlamak ve kazanmak için kurumsallaşmak zorunda.

SİYASET YARGIDA

Yargıda stajdan başlayarak, atama, terfi, nakil, tecziye ve özlük işlemleri içinde önemli rolleri olan siyasetin son olarak güncelliğini koruyan olayda hakimlere alenen iddianamenin iadesi yolunu göstermesi üzüntü vericidir. Siyasallaşmaya açık bu sistemde bunun son olacağını umut etmek boş bir iyimserliktir. (Adalet Bakanı Çiçek’in, Şemdinli iddianamesinin iade yolunun açık olduğunu söylemesini kasdetti.)

ÜLKE BAŞSAVCILIĞI

Çevremizdeki ülkelerde ve Avrupa’da öteden beri var olan vazgeçilmezliği kavranmış Ülke Cumhuriyeti Başsavcılığı’nın adının bile anılmaması ülkemiz için bir kayıptır. Bu tavrın gerçek nedeninin, siyasi gücün merkezi adli otoriteden yoksun bölünmüş savcılıkları etkileme imkanını kaybetmemek olduğu açıktır.

ZİHNİYET REFORMU

Yargıda reform mutlaka ve acilen yapılmalıdır. Bunun için zihniyet reformuna öncelikle ihtiyaç olduğu bilinmelidir. Hem yargı, hem siyaset her ikisi hukuku ve yargının misyonunu sindirmelidir.

MÜDAHALECİ SİSTEM

Avrupa Birliği’nin ısrarla önermesine rağmen yargı reformuna teşebbüs dahi edilmemesi, siyasi iktidarın niyetini yani müdahale ve siyasallaşmaya açık sistemin devamını arzuladığını göstermektedir.

BAŞBAKANA DAVA AÇMA

Başsavcının hükümet ile ilişkileri, yasalarımızda olmayan soruşturma ve dava açma istekleri Siyasi Partiler Kanunu’nun 99 ve 100. maddelerinin getirdiği sistemin ana düzenlenmesi mümkündür.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Anayasa değişikliği taslağında yargı bağımsızlığını önemli ölçüde zedeleyen siyasi kimlik sahibi ile maiyetindeki bürokratının HSYK’dan çıkarılması bir yana Yüksek Kurul’a TBMM’nin üye seçmesi öngörülmüştür. Ayrıca, Yüce Meclis’e Anayasa Mahkemesi’ne üye seçme yetkisi tanınmıştır.

İddianamede suçlama şüphelilerle sınırlıdır

ADLİ otoritelerin siyasi otoriteye yakın görünmesi bile adalete zarar verir. Adalet hiçbir kuşkuyu kaldırmaz, lekeyi ise reddeder. İddianamede, suçlayıcı ifadelerden kaçınılmalıdır. Yargı ve yardımcı kurumlar hukuk dışı delillerin kullanılması ve değerlendirilmesinde çok ama çok dikkatli olmalıdır. Aksine davranış yargı üzerinde kuşku çağrıştırır ki, kuşkuyu yenmekle görevli yargıyı haklı eleştirilerin hedefi yapar. Savcılar temel görevleri arasında son derece önemli yeri olan toplum adına, kamu yararına hareket ettiklerini, işlevlerini adil, tarafsız, tutarlı ve bağımsız bir şekilde yerine getirmek zorunda olduklarını hiç unutmamalıdırlar. Aslında bu hareket tarzı yasanın da öngörüsüdür. (Savcı Ferhat Sarıkaya’nın hazırladığı Şemdinli iddianamesinde, Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a dönük suçlamalar kastediliyor.) İddianamede suçlama, sadece yargılanmaları istenen şüphelilerle sınırlı yapılabilecektir. Kural olarak savunmaları alınamayan, dolayısıyla haklarında dava açılmayan şüphelilerin, iddiaya konu suça iştirak ettiğine dair delil varsa sadece tespit yapılabilir.

DTP’ye kapatırız uyarısı

DERNEK ve benzeri örgütlenmeler kadar siyasi oluşumların da amacı etnisite olmamalıdır. Bu çağda, bu coğrafyada bu iklimde yapılmaması gereken ırkçılık, şiddete ve teröre övgüdür. Ayrılıkçı etnik şiddet ve terörden temel alan teröre ve teröriste destek veren bölücü, parçalayıcı etnik terörü sahiplenen partilere değil Türkiye hiçbir ülke demokrasinin hoşgörüsü sürekli olamaz, uzun süre yaşama şansı da verilemez.

Şemdinli Komisyonu yanlış

ANAYASA’nın 138. maddesine, hukuk devleti ilkesine ve adil yargılanmayı etkileme yasaklarına rağmen yargıya intikal eden bir olayda Meclis araştırması yapılmasının yanlışlığını özellikle ifade ediyorum. Hele orada alınan ifadenin adli belgede aynen yer alması kaygı vericidir.

Tarikatlar kök saldı

CEHALETİN ve sefaletin nedeni çağdaş eğitim ve öğretime mesafeli durmaktır. Dogma ve ideolojiye kısmen dahi olsa yer veren eğitim, sadece ve sadece bağnazlığa ve radikalizme götürür ki, bu da kamplaşma, gerginlik ve kavga demektir. Tarikatların, cemaatlerin kök saldığı, kanaat önderlerinin etkinliğini artırdığı bir toplum, modern ve çağdaş bir toplum olamaz. Bu sosyal ortamda cumhuriyetin temellerinden hayati öneme sahip laikliği muhafaza etmenin imkansızlığı da ortadır. Zira şeriatçı tehdide karşı toplumsal güvence zayıflatılmaktadır. Cumhuriyet irticayı reddetmiştir. Bugün de yarın da yol ve geçit verilemez. Laiklik, devletin dinler karşısında nötr olması ve eşit mesafede bulunmasını da gerektirir. Hele devletin misyonerlik yapmasına hiç izin vermez.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!