Turan YILMAZ/ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2005 02:01
Başbakan Tayyip Erdoğan, AİHM’in türban kararını eleştirirken kullandığı ve büyük gürültü koparan ‘ulema’ sözünü dün düzeltti. Erdoğan, sözcüsü Akif Beki aracılığıyla, türban gibi dünyevi hukuka giren bir düzenlemenin din bilginlerine bırakılması gerektiğini söylemediğini açıkladı.
Erdoğan, ‘Türban AİHM’in yetkisine girmiyor’ demediğini, sadece uzman görüşü almadan karar verilmesini eleştirdiğini de bildirdi. Başbakanlık Sözcüsü Beki, Erdoğan’ın türbanla ilgili değerlendirmelerinin maksadı aşan bir şekilde yorumlandığını savunarak, ‘Bu yayınlar okunduğunda sanki Sayın Başbakan, konunun AİHM’nin görev alanına girmediğini, yapılan bir başvuruyla ilgili karar alma ve söz söyleme yetkisinin bulunmadığını söylediği şeklinde izlenim oluşturulmaktadır. Bu kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır’ dedi. Erdoğan’ın, AİHM’in uzmanlık gerektiren bir konuda ‘bilirkişi’ görüşüne başvurma gereği duymadan karar oluşturmasını eleştiri konusu yaptığını belirten Beki, şöyle devam etti:
‘Dolayısıyla, başörtüsü yasağıyla ilgili uygulama söz konusu olduğunda İslam dini bilginlerinden görüş istenmeden oluşturulacak kanaat ve görüşlerin ‘eksik’ kalacağına işaret etmek istemiştir. Mahkeme heyetinin, ihtisas gerektiren bir dosyada kendilerini konunun uzmanı yerine koyarak söz söyleyemeyeceklerine dikkat çekmiştir. Dünyevi hukuk alanına giren bir düzenlemenin din bilginlerine bırakılması gerektiğini söylemesi söz konusu değildir, olmamıştır da. Sayın Başbakan açısından, ‘başörtüsü yasağı’na ilişkin uygulamaların bir yasal düzenleme konusu olarak mahkemelerin görev ve yetki alanlarına girdiği hususu açıktır. Ancak uygulamanın muhatabı olan bireylerin dini inanç ve değerlerinin de bu düzenlemeler yapılırken dikkate alınması hukuk felsefesinin bir gereğidir. Sayın Başbakan, söz konusu değerlendirmesinde açıkça buna vurgu yapmıştır.’
Bilirkişi gereksiz
BİR AİHM uzmanı, bilirkişilik konusunda Hürriyet’e şu açıklamayı yaptı:
‘Mahkeme, ihtilaflı ve kendi bilgisini aşan konularda elbette bilirkişiye her zaman başvurmuştur. Ancak Leyla Şahin kararında konu bir dinsel emrin yerine getirilip getirilmemesi açısından tartışılmamıştır. Leyla Şahin, başörtüsünü dinsel inancı nedeniyle taktığını belirtmiştir (Kararın 76. paragrafı). Mahkeme, kararının 78. paragrafında, başörtüsü takmanın bir dinsel emre uyma olup olmadığı konusunda her hangi bir yargıya varmadan, bu ifadeyi doğru kabul etmiştir. Dolayısıyla, başörtüsü takmanın dini kaynaklı bireysel bir davranış olduğu yönünde taraflar arasında ihtilaf yoktur. Bu nedenle, sozkonusu düzenlemenin başvurucunun dinini açıklama özgürlüğüne müdahale kabul etmiştir. Ama bu düzenleme 9. maddeye aykırı kabul edilmemiştir.’
AKP: Kasttettiği Din İşleri’dir
AKP’den, Başbakan’ın açıklaması konusunda, Anayasal bir kurum olan ‘Din İşleri Yüksek Kurulu’nu kastettiği savunması geldi. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof.Dr. Burhan Kuzu, ‘Başbakan, ‘ben mahkeme kararını tanımam’ demiyor. Sadece, ‘böyle spesifik bir konuda bir kanaate varacaksan yetkilisine sor ya da bu konuya hiç girme’ demek istiyor olabilir’ dedi. Kuzu, şöyle devam etti: ‘Başbakan, mahkeme bu konuda yetkili olamaz diyor, doğrudur. Bu konuda bir hükme varacaksan o halde kime soracaksın? Bu işin yetkilisi ulema. Ulema da, Din İşleri Yüksek Kurulu. ’