Ahmet Sülüşoğlu cinayeti: Meşru müdafaa mı, değil mi?

Güncelleme Tarihi:

Ahmet Sülüşoğlu cinayeti: Meşru müdafaa mı, değil mi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 19, 2015 07:55

İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz’ın, trafikte tartıştığı 33 yaşındaki Ahmet Sülüşoğlu’nu tabancayla öldürdüğü görüntüler, sosyal medyayı ikiye böldü. Deneyimli emniyetçinin, kuru sıkı tabancasını çeken Sülüşoğlu’nu baş-boyun bölgesinden vurması, “meşru müdafaa mı değil mi” tartışmasına yol açtı.

Haberin Devamı

Hürriyet’e konuşan avukat Celal Ülgen, Emniyet Müdür Yardımcısı’nın meşru müdafaa yapmadığı görüşünde:

“Görüntüleri www.hurriyet.com.tr’den izledim. Elbette bu konuda karar verecek mercii mahkemelerdir. Görüntülerden izlediğim kadarı ile kişinin kendi veya 3. kişilerin canını koruma zorunda olma hali görünmüyor. Orada başka insanlar var. Özel güvenlik elemanları var. Motosikletli kişi yalnız görülüyor. Ayrıca deneyimli bir polis memurunun, silahı ile saldırganı zararsız hale getirebilmesi beklenir. Bu beklentinin aksine, hedef gözeterek doğrudan doğruya baş hizasına, boyun bölgesine ateş ediliyor. Bu kısıtlı görüntülerden ve mahkeme sırasında dinlenecek görgü tanıklarının anlatımlarından sonra konu daha berraklaşacaktır. Ben bu görüntülerde meşru müdafaa koşullarını taşıyan aksiyon görmedim.”

Haberin Devamı

MÜDÜRE “NEDEN KAÇMADIN” DENEMEZ

Oya ARMUTÇU / ANKARA

ANKARA Barosu Başkanı Hakan Canduran, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz’ın, trafikte tartıştığı 33 yaşındaki Ahmet Sülüşoğlu’nu tabancayla öldürmesi olayının meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebileceğini söyledi.
Büyük tartışma yaratan görüntüleri izleyerek, olayı değerlendiren Canduran, Hürriyet’e şunları söyledi:

MAHKEME DEĞERLENDİRECEK

“Olayın ayrıntıları tarafımızca bilinmemekle birlikte basından öğrendiğimiz kadarıyla şu hususları ifade edebiliriz. Birincisi saldırı vefat eden şahıstan gelmiş haksız bir saldırıysa ve saldırganın silah çektiği belirliyse emniyet müdür yardımcısının saldırıyı defetmek amacıyla silah kullanması saldırıyla orantılı olarak kabul edilebilir. Bu nedenle meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir. Unutulmamalıdır ki yasalarımız saldırıya uğrayan kişiye kaçma yükümlülüğü yüklememektedir, burada Emniyet Müdür Yardımcısı’na ‘neden kaçmadın’ denemez.
Meşru müdafaa hükümlerinin uygulanabilmesi için kişinin kendisine yada başkasına ait bir hakka yönelen haksız veya kişinin bilerek sebebiyet vermediği bir saldırı olması ve bu saldırının o anki hal ve koşullara göre orantılı olarak defedilmiş olması gerekir. Meşru müdafaa ve haksız tahrik hükümleri arasında ince bir çizgi bulunup her olay kendi içerisinde mahkeme tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilir. Bu nedenle somut olayda tüm dosya kapsamı mahkeme tarafından değerlendirilerek meşru müdafaa şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilecektir.”

Haberin Devamı

İŞTE TCK’NIN O MADDESİ

Sosyal medyayı da ikiye bölen meşru müdafaa, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 25. maddesinde şu şekilde düzenleniyor:
“Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırıyla orantılı biçimde defetmek zorunluluğuyla işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğuyla ve tehlikenin ağırlığıyla konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşuluyla işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”

TCK. MADDE 25

5237 Sayıllı Türk Ceza Kanunu Madde 25

Meşru savunma ve zorunluluk hali

(1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

BAKMADAN GEÇME!