Güncelleme Tarihi:
Aynı avukatların, aralarında menfaat çatışması bulunan birden çok sanığın savunmasını üstlenmesine yapılan itiraz üzerine ertelenen Soma davası, 13 sanığın yeni avukatlar tutulmasıyla devam etti. 45 sanıklı davanın üçüncü duruşmasında, 8 tutuklu ve 35 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmada, askerlik görevinde bulunan tutuksuz sanıklardan Erdem Canbaz ve daimi nezaretçilerin savunmalarının ardından çapraz sorgu aşamasına geçildi. Savcının sorularını cevaplayan Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan, belgelerle cevap vermek için sunum yapmak isteyince madenci yakınlarından tepki geldi. Maden şehidi Yılmaz’ın 21 yaşındaki kızı Nagihan Yılmaz’ın baygınlık geçirmesi ve tartışmalar yaşanması üzerine duruşmaya kısa bir süre ara verildi. Yılmaz, cankurtaranla Akhisar Devlet Hastanesi’ne götürüldü.
'ALEV YÜRÜMEZ BANTLAR MEVZUATTA DA YOKTU'
Savcı, çapraz sorgu aşamasında ilk olarak sanık Can Gürkan’a, madene yapılan yatırımların ne kadarının iş güvenliğine yönelik olduğunu ve kullanılan ekipmanların yetersiz olduğuyla ilgili iddiaları sordu. Bunun üzerine Gürkan, “Yapılan yatırımların tamamı iş güvenliği açısından ileri teknolojili ve en pahalı yatırımlardır. Yapılan yatırımların hepsi, iş güvenliğine yönelik yatırımlardır.” dedi. Savcının, alev yürümez bantlarla ilgili sorusuna ise, “TSE’nin izin verdiği en yüksek kalite bantları kullanıyoruz. Alev yürümez bantlar konusu, bu olayla gündeme geldi. Bu, mevzuatta da yoktu. Türkiye’de böyle bir bandın kullanıldığı bir maden de bilmiyorum. Öyle bir bant tipinin kararını veren de ben değilim.” diye cevap verdi.
'BEN ÇOCUKKEN AHŞAP KULLANMAYI BIRAKTIK'
Sanık Gürkan, bilirkişi raporuna göre tahkimatların ahşap olduğuna ilişkin de şunları söyledi: “Kullandığımız tahkimatlar Almanya’dan gelir ve çeliktir. Dünyanın en iyi tahkimat firmasıdır. Biz de ahşap değil, tamamen çelik kullanıyoruz. Ben çocukken tamamen ahşap kullanmayı bıraktık. Maske konusunda da 2010 yılında 5 bin 300 tane maske satın almışız.”
'BAŞINDAN BERİ YALAN KONUŞULAN ŞEYLER VAR'
Sanık Can Gürkan, madende kullanılan maskelerin bakımının yapılmadığı ve eski ekipmanlar kullanıldığı iddialarıyla ilgili de, ”Basında, 24 yıllık Çin maskesi kullanıldığı haberi yapıldı. Bu haberi yapan gazeteci, basın ödülü aldı. Şahsın ismini çıkarttım, bizde çalışmıyor, bir yıl önce çıkmış. Kendisine 2010 yılında gelen maske verilmiş. Mahkemede başından beri yalan konuşulan şeyler var. Ben de araştırıyorum, detayları ben de takip ediyorum artık. Birçok konuyu sonradan öğrendim, araştırıyorum. Gerçekdışı algı çalışması yapıldı.” dedi.
'ŞOV YAPMIYORUM, CEVAP VERİYORUM'
Gürkan’ın savunması sırasında bir madenci yakını, “Şov yapma.” diyerek tepki gösterdi. Gürkan, bunun üzerine, “Şov yapmıyorum, cevap veriyorum.” dedi. Daha sonra avukatının sunduğu belge üzerinde sinevizyondan göstererek savunma yapmak istedi. Bunun üzerine madenci yakınları, “Bizim cep telefonlarımızı alıyorlar, sen burada sunum yapıyorsun.” diyerek tepki gösterdi. Bir madenci yakını kadın, sinir krizi geçirerek bayıldı. Mahkeme başkanı da duruşmaya ara verdi.
'PLANLAMAYA GÖRE SEKİZ İŞGÜNÜ DAHA DEVAM EDECEK'
Duruşmaya ara verilmesinin ardından CHP Grup Başkan Vekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, bir değerlendirmede bulundu: “Yükselen tepkiler arttığı sırada bir madenci yakını baygınlık geçirdi. Bir nevi kriz geçirdi. Mahkeme ne kadar devam eder bilemiyoruz ama planlamaya göre sekiz işgünü daha devam edecek. Şu anda içeride çok sayıda madenci eşi, ailesi, olaydan zarar gören yakın bulunuyor. İlk baştaki ilgi azalmış durumda ama aileler kararlılıkla buradalar. Biz CHP olarak milletvekillerimizle buradayız. Davayı en yakından takip etmeye, unutmamaya, unutturmamaya, sorumluluların hesap vermesi için takipçi olmaya devam edeceğiz.”
'SOMA DAVASI, SİYASİLER HESAP VERMEDEN BİTMEZ'
Soma davasında önemli olanın, gerçek sorumluluların yargılanmasını talep etmek olduğunu söyleyen Milletvekili Özel, şöyle konuştu: “Şu anda TKİ’den herhangi bir yetkili yargılanmıyor. Şu anda Türkiye’de bu meseleyle ilgili sorumlu bürokratların yargılanmasına bakanlar izin vermiş değil ve işin en tepesindeki iki tane bakan, denetimlerin tam yapılmasını sağlamayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı. Bugün Can Gürkan, alev yürütmez bantla ilgili, ‘Alev yürümez bant mevzuatta bizden istenmemiş ki biz yapalım. Türkiye’de kim kullanıyor ki biz yapalım?’ diyor. Bu bakanlık, alev yürümez bantı sorumlu yapmamakla bu facianın hızla bütün madene yayılması ve duman kaplamasını önleyen bir tedbirin alınmamasında bakanlığın kusurunu Can Gürkan söylüyor. Bu bakanlığın teklifi ve tüm bakanların imzalarıyla AB’deki alev sızdırmazlık bandının Türkiye’de talep edilmesi 2020 yılına kadar ertelendi. Soma komisyonu olarak şunu tespit etmiştik, madende bir yerde toplanmış olan ve yanıcı gaz maden içine geldiğinde, alev sızdırmaz malzeme eksikliğinden dolayı alev aldı. Elbette madenlerin üst düzey sorumlularını yargılayacağız ve sorumluluğu oranında ceza alacaktır ama asıl, gerçek sorumluların cezalandırılmasıdır. Soma davası, bir gün gelip de siyasiler yargılanıp hesap vermeden de bitmez.”
Asker olduğu için savunmasını yapamayan sanıklardan maden mühendisi Erdem Canbaz ise emniyet biriminde çalıştığını, iş güvenliği konusunda ekipmanların tam olup olmadığını kontrol ettiklerini ancak bu konuda herhangi bir uzmanlığının olmadığını söyledi.
'MEZAR TAŞLARINA ‘BABA’ DİYORLAR'
Bu arada ilk duruşmaya göre az olduğu görülen madenci yakınları, sanıklar salona geldiğinde, “Siz hala yaşıyor musunuz? Ölmediniz mi katiller? ‘Babamın gölgesi yeter.’ diyenlerin yanında bizim çocuklarımız, mezar taşlarına ‘baba’ diyor.” şeklinde feryat etti.
'YARGININ OLMADIĞI YERDE KİŞİLER, KENDİ YARGILARINI KENDİ OLUŞTURUR'
Faciada elektrik teknikeri oğlu Ergün Sidan’ın kaybeden Durmuş Sidan da şunları söyledi: “Emekçinin hukuku yok yani, ben buna inandım. İçeride bizim avukatlarımız söz hakkı istiyor ama söz hakkı vermediler. Bizler söz hakkı istiyoruz, bize söz hakkı vermiyorlar. Film oynatıyorlar, onun için tepkimiz var. Ben evladımı kaybetmişim, 450 tane öksüz var. O kadar duyguları olan, hayalleri olan genç gelinler geride kaldı, acılı aile kaldı. O acılı ailelerin ciğerlerini söktüler. Halen daha burada acılı aileleri susturamazlar ama şunu söylüyorum, bunun bedeli ne olursa olsun, yargının olmadığı yerde kişiler, kendi yargılarını kendi oluşturur. İsterse serbest bıraksınlar.”