Güncelleme Tarihi:
SAVCILIK SORUŞTURMASINI TAMAMLADI
Soruşturma dosyalarına bakan Bakırköy Basın Savcısı Hüseyin Parlakkılıç her iki gazeteye dört ayrı dava açarken, Savcı Mustafa Gökay’da iki gazeteye “iftira” suçundan bir dava açtı. İddialarla ilgili toplam dava sayısı 5 oldu.
Savcı Parlakkılıç, tarafından hazırlanan ve “Sümeyye Erdoğan’a suikast” konuşmalarını da içeren 2015/13974 sayılı İddianeme de, bahse konu twitter konuşmaları için iki ayrı bilirkişi raporu düzenlendiğini, yazışmaların sahte olduğunun ortaya çıktığı belirtildi.
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Parlakkılıç’ın hazırladığı ve Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesie gönderdiği 11 sayfalık iddianamede özetle şöyle denildi :
ANKARA EVRAK GÖNDERMEDİ
Şikayete konu Twitter yazışmaların sıhhatinin tetkiki amacıyla konuyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılmış ise de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunca gazetelerde çıkan haberlerin içeriği dikkate alınarak, Sayın Cumhurbaşkanı’nın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast planlanıp planlamadığı yönünde resen soruşturma başlatıldığı ve 2015/29499 soruşturma sayılı dosya üzerinden soruşturmanın devam ettiğini belirtilerek istenilen evraklar ile ilgili gizlilik kararı bulunduğu belirtilip yazışmalar yapıldığını bildirilmiştir. Basın kanunu gereği soruşturmalarımızın 4 aylık hak düşürücü süre ile sınırlandırılmış olması nedeniyle Ankara Savcılığı’nın soruşturmasını tamamlamasının beklenmesi mümkün görülmemiştir.
ACEMİCE HAZIRLANMIŞ DELİL ÜRETME ÇABASI
Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2015/32720 soruşturma sayılı dosyasında, şikayete konu twitter yazışmaları ile ilgili bilirkişi raporu bulunduğu belirlendiğinden ilgisi sebebiyle tutanak tanzim edilerek bir nüshası dosyamız içerisine alınmıştır. Yine Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2015/28176 soruşturma sayılı dosyasına dosya müşteki vekilince gönderilen ve ilgisi nedeniyle bir nüshası soruşturma dosyamıza alınan Bilişim Ve Adlı Bilişim Uzmanı Yeminli Adli Bilirkişi T.Koray Peksayar tarafından hazırlanmış bilirkişi raporu incelenmiş olup her iki raporun da Twitter yazışmalarının gerçek Twitter yazışması olmadığı, son raporda acemice hazırlanmış bir delil üretme çabası olduğunun belirlendiği görülmüştür.
ALGI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILDI
Hakkında soruşturma dosyaları devam eden ve tespite çalışılan fuatavni isimli twitter hesabı ile somut şüphe oluşturacak, çağrışım ve kanaat uyandıracak bir bilgi ve belge bulunmadığı halde, sırf haber yapılan twitter yazışmalarda hesap sahibinin müşteki gibi gösterilerek hazırlanmış yazışmaların müşteki tarafından yapılmış gibi gerçek dışı bir bilgiyi eleştiri veya yorum sayılamayacak şekilde manşetten haber olarak verilmesinin telafisi zor sonuçlara yol açacaktır. Kaldı ki şikayete konu gazetelerin bu twitter haberlerini ihbar kabul eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu konuyla ile ilgili soruşturma başlattığı, haber yazısının Gazeteciler Cemiyetinin hak ve sorumluluk ve Uluslararası Basın Meslek ilkeleri kriterlerine açıkça aykırılığı da dikkate alındığında şikayete konu gazete haberinin ve gazetenin bağlı bulunduğu yayın grubunun siyası kimliği bulunan müştekiye yönelik, bir takım zorlama çıkarımlar ile ve bu çıkarımı her kişiye yöneltilmesi mümkün olabilecek muğlaklıkta kullanarak, elde yeterli done, delil, araştırma, araştırma çabası gibi basın mensubunun yapması ve baz alması gereken gazetecilik ölçütleri kullanılmadan, eleştiri, yorum, sitem ve yergi yapılırken gerçeklik, güncellik, kamu yararı, toplumsal ilgi ve konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılık kurallarına uyulmaksızın, müştekiyi terör örgütü mensubu olma suçundan hakkında soruşturma yürütülen kişi ile illegal yöntemler ile işbirliği yapmak, örgüt üyeliğinde bulunmak, suikast girişimi içerisinde olmak suçlamaları ile itham ederek veya bu yönde algı oluşturmaya çalışılarak basın etiğine uygun olmayan şekilde, mevzuatımızın ifade ve basın özgürlüğü konusunda sağladığı koruyucu alan aşılarak, müştekinin şerefini, onurunu, toplum içindeki itibarını incitmeye ve saygınlıklarını zedelemeye yönelik hakaret ve iftira kastıyla hareket edildiği ve bu suretle eylemlerin cezai sorumluluk doğurduğu sonucuna varılmıştır.”