Darbe erteleten güvenoylaması

Güncelleme Tarihi:

Darbe erteleten güvenoylaması
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2015 01:30

Kenan Evran, 12 Eylül 1980 günü öğleden sonra televizyona çıkarak “Devlet otoritesini tarafsız olarak yeniden tesis ve idame etmek gayesiyle devlet yönetimine el konulmak zorunda kalınmıştır” dedi.

Haberin Devamı

‘Bayrak Harekâtı’ tarihi aslında 11 Temmuz’du ama 3 Temmuz’da CHP’nin Demirel hakkındaki güvenoylaması reddedilince ‘CHP düşüremedi, ordu düşürdü’ denmesin diye darbe ertelendi.

‘Türkiye’yi sarsan suikastlar’ dizisi sürerken, ekonomi de zordaydı. 1980’de ünlü 24 Ocak Kararları alındı. Bu gündem içinde, 18 Mayıs 1980’de Ankara’da yapılan bir toplantı gözlerden kaçtı. Kuvvet komutanlarıyla toplanan Kenan Evren, temmuzun ilk haftasında müdahale kararı aldı. 24 Mayıs’ta yeniden toplanıp planı tamamladılar. Evren, plana ‘Bayrak Harekâtı’ adını verdi. Kafasındaki müdahale tarihi 11 Temmuz’du. Harekât emri, 3 Temmuz’da ordu komutanlıklarına gönderilecekti. Ancak beklenmeyen bir gelişme oldu. CHP’nin Süleyman Demirel hükümeti hakkında verdiği
güvenoylaması 3 Temmuz’da reddedildi. Evren, “CHP’nin düşüremediği hükümeti ordu düşürdü” derler diyerek harekâtı erteledi. Meclis de cumhurbaşkanı seçim turlarıyla meşguldü.

ABD GEZİSİNE ÇIKTI

Evren, kuvvet komutanlarıyla 26 Ağustos’ta yeniden toplandı. 12 Eylül’de harekete geçme kararı alındı. Evren’in kafasında ise 7 veya 17 Eylül vardı. O günkü düşüncesini anılarında, “7 rakamının hayatımda oynadığı rolleri düşünerek, bir aralık 7 ve 17 Eylül tarihini düşündüysem de bunların cuma gününe tesadüf etmemesi nedeniyle vazgeçtim” diye yazacaktı. Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, darbe kararının alınmasının hemen ardından ‘ilginç’ bir ABD gezisine çıktı. Şahinkaya, 11 Eylül günü Türkiye’ye döndüğünde ‘harekât emri’ ordu komutanlıklarına iletilmişti. 12 Eylül’de saat 03.00’te yönetime el konulacaktı.

YANITSIZ TELEFON

8 Eylül’de komutanlarla yeniden bir araya gelen Evren, televizyon ve radyolarda okunacak 9 bildiriye son şeklini verdi. Demirel ve Ecevit için Hamzaköy, Erbakan ve Türkeş için ise Uzunada askeri tesislerinin hazırlanması emrini verdi. 11 Eylül’de tüm gün karargâhtaydı. Akşam saatlerinde Demirel aradı. “Karargâhta olmadığımı söyleyin” diyerek görüşmeyi reddetti. Saat 24.00’te uyurken emir subayına, 03.00’te uyandırılması emrini verdi. Saat 02.00 sularında Ecevit’in “Evimin önünde tanklar var. Yoksa müdahale mi oluyor? Genelkurmay Başkanı’yla görüşebilir miyim?” telefonu geldi. Ancak bu talep Evren’e ulaştırılmadı bile. Saat 03.00’te uyanan Evren, harekâtın başına geçti. 1 saat sonra da Milli Güvenlik Konseyi’nin ilk bildirisi radyo ve televizyondan okunmaya başlandı: “Ülke yönetimine bütünüyle el konulmuştur.” Artık hem Genelkurmay Başkanı, hem de Milli Güvenlik Konseyi ve Devlet Başkanıydı. Bir askeri darbenin lideri olmasına rağmen yıllarca el üstünde tutuldu, protokolde hep ilk sırada ağırlandı.

MÜEBBET HAPSE MAHKÛM

Yaşamının son günlerini ise sağlık problemleri nedeniyle Ankara Merkez Orduevi General Lojmanları’nda geçirdi. 12 Eylül Anayasası’nın, darbecilerin yargılanmasını engelleyen geçici 15’inci maddenin de kaldırılmasına neden olan 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde “Eğer halk ‘Evet’ derse, yargılamaya da gerek yok ben intihar ederim” dedi. Halk “Evet” dedi ancak intihar etmedi. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 12 Eylül davasını, Ankara GATA’daki odasından izledi, davaya da o odadan katıldı. Bir numaralı sanık olarak yargılandığı dava 18 Haziran 2014’te sona erdi. Darbe yaptığı ekibin hayatta kalan bir diğer üyesi Tahsin Şahinkaya ile birlikte müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yargılanma sürecinde pek çok kenttin bulvarına, meydanına verilen ismi silinmişti.

Kopyalama tekniği kullandı

Haberin Devamı

KENAN Evren, ünlü ressam Picasso’ya da kafa tuttu. Bu sözleri, 1998’deki ABD gezisinde dile getirdi: “Şuraya bir siyah fırça vurmuş, yanına yuvarlak yapmış. Burada da bir siyah, aralar beyaz. Burada bir siyah, arada yuvarlaklar. Baktım, baktım, dedim ki, ben Türkiye’ye gittiğim zaman resme başlayacağım. Ben de yaparım bunu.” 1986 yılında da Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi’nde gerçekleşen 1’inci Avrupa- Asya Sanat Bienali kapsamında sergilenen Polonyalı bir ressamın eserini muzır olduğu gerekçesiyle indirtmişti. Cumhurbaşkanlığının ardından Marmaris’e yerleşti. Ortaokuldan kalma resim merakına geri döndü. Kopyalama tekniği kullanması sorun oldu. Fikret Otyam’ın “Sigara İçen İhtiyar” adlı fotoğrafını izinsiz alıp resim yaptığı ve bunu da sattığı gerekçesiyle açılan davada ‘1 lira’ para cezasına mahkûm oldu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!