Güncelleme Tarihi:
Gazetecilere 4 sayfalık açıklamasını dağıtan Hakim Özçelik, "İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görevli bir hakim olarak yaptığım yargısal görev kapsamında verdiğim bir karar nedeniyle, HSYK 2. Dairesi'nce 27 Nisan 2014 tarihi itibariye görevden el çektirilmiş bulunmaktayım" diyerek, "Savunma hakkı dahi verilmeden kamuoyunda iftira boyutuna varan asılsız suçlamalara maruz bırakılarak görevden el çektirilmem nedeniyle kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğü kapsamında açıklama yapmayı gerekli görüyorum" diye devam etti.
"REDDİ HAKİM TALEPLERİNİ İNCELEME GÖREVİ ASLİYE CEZA MAHKEMELERİNE AİTTİR"
24 Nisan 2015 günü reddi hakim talebini neden kabul ettiğini ayrıntılarıyla anlatan Özçelik, Sulh Ceza Hakimliğini kuran yasada reddi hakim konusunda bir düzenleme olmadığını belirterek, "Şu anda yürürürlükte olan kanunları kanun koyucunun bilmediğini ve reddi hakime ilişkin düzenleme yapılmasının unutulduğunu iddia etmek milletimizin iradesinin tecelli ettiği TBMM'ye yapılmış bir haksızlık, hatta hakaret olacağına göre Sulh Ceza Hakimlikleri kurulurken reddi hakim konusunun düzenlenmemesi bilinçli bir tercihtir. TBMM, Sulh Ceza Hakimliklerini her türlü ayrıntılı düzenlemeyi yapmış ancak bu hakimliklerin reddi konusunda düzenleme yapmayarak genel hükümlerin uygulanmasını istemiştir. Bu nedenle karar verdiğim tarihte yürürlükte bulunan ve herkes gibi benimde uymam gereken Ceza Muhakeme Kanunun (CMK) 27/2 maddesine göre Sulh Ceza Hakimliklerine karşı yapılan reddi hakim taleplerini inceleme görevi Asliye Ceza Mahkemelerine aittir" dedi.
"REDDİ HAKİMİ KABUL EDEN HAKİM, BİR BAŞKA HAKİM VEYA MAHKEMEYİ GÖREVLENDİRME YETKİSİNE SAHİPTİR"
Yazılı açıklamasında, Sulh Ceza hakimliklerine ilişkin ilk red talebinin kendi mahkemesine yapılmadığının altını çizen Özçelik, daha öncede asliye ceza mahkemelerine taleplerde bulunulduğunu hatta çıkan uyuşmazlık çıktığı, nöbetçi İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesine başvurulduğu buranında reddi hakim talebine asliye ceza mahkemelerinin bakması gerektiği yönünde karar verdiğini aktardı. Avukatların reddi hakim talebi üzerine dosya üzerinde uzun süre çalıştığını anlatan Özçelik, “Yaptığım inceleme sonucunda vicdani bir kanaate ulaşarak 24 Nisan 2015 tarihinde reddi hakim taleplerinin kabulüne karar verdim. Hükmün gerekçelerini ayrıntılı olarak kararımda işledim. Tahliye talebini değerlendirmesi için dosyayı nöbetçi 32. Asliye Ceza Mahkemesi tahliye talepleri konusunda karar vermek üzerine belirlenmiştir. Bu konuda CMK'nın 27/4 maddesi açıktır. Ve reddi hakimi kabul eden hakim, bir başka hakim veya mahkemeyi görevlendirme yetkisine sahiptir. Reddi Hakim kararı CMK'nın 28. maddesi gereğince kesin niteliktedir. Bu karara karşı aynı kanunun 309. maddesi gereğince sadece yazılı emir yoluyla Yargıtay'ın ilgili ceza dairesine başvurulması mümkündür. Reddi hakim talebine ilişkin verilen kararın Sulh Ceza Hakiminin denetiminden sonra uygulanabileceğine dair mevzuatımızda bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle hukuki dayanaktan yoksun olan İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliğinin kararı ("Asliye Ceza Mahkemesinin kararı yok hükmündedir) hukuki değerden yoksun bir karardır" ifadelerini kullandı.
"BU KARARI MENSUBU OLDUĞUM YARGININ BAĞIMSIZLIĞI ADINA ESEFLE KARŞILIYORUM"
Hakim Özçelik, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından görevden alınmasının hakimlik teminatını düzenleyen Anayasa'nın 138. Maddesine aykırı olduğunu vurgulayan Özçelik, "Demoktarik hukuk normlarına bağlı hukukun üstünlüğünü esas alan ve sadece vicdani kanaati doğrultusunda karar veren Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hakimi olarak, bu kararı mensubu olduğum yargının bağımsızlığı adına esefle karşılıyorum. Siyasi kişilerin açıkça kararımın aleyhine tweetlerini sayfasında paylaşmakta sakınca görmeyen ve bu nedenle taraflı olduğunu peşinen deklare etmiş bir başkanın görev yaptığı HSYK'nın 2. Dairesi'nden başka bir sonuç beklemek sanırım iyimserlik olurdu. Benim için ölçü; yasalar, taraf olup kabul ettiğimiz uluslar arası hukuk metinleridir. Kararımın dayanak noktası da iç hukuk ve evrensel hukuk normlarıdır. Bunun aksini ileri sürenleri ispata davet ediyorum. Zaten kararın gerekçesi ve dayanaklarıyla ilgili bir şey söyleyemeyenler iftira ve karalama kampanyası ile şahsımı hedef almaktadır" dedi.
"HSYK'NIN KARARI ASIL HUKUKA VE USULE AYKIRIDIR"
Özçelik, "Temel hak ve özgürlüklerin yürütmeye mensup kişilerin iki dudağı arasına sıkıştığı, taleplere uygun karar vermeyen hakim ve bu yönde işlem yapamayan savcıların sürgün edildiği, görevden el çektirildiği bir ortamda yargının bağımsız olup olmadığının kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Usule aykırı bir karar verdiğim gerekçesiyle açığa alma işlemine imza atan HSYK'nın kararı asıl hukuka ve usule aykırıdır. Bir hakim hakkında yapılacak itham veya herhangi bir şikayetin uygun bir yöntemle süratle ve adil bir şekilde çözümlenmesi hakime kendisine savunma hakkının tanınması, uluslararası hukuk metinlerinde teminat altına alınan hususlardır. Geçici olarak görevden alınma veya göreve son vermeye ilişkin işlemler kökleşmiş yargı ilkeleri çerçevesinde yapılmalıdır. Hakkımda başlatılıp, sonuçlandırılmış bir inceleme ve soruşturma olmadan ve savunma hakkı tanınmadan, hangi gerekçe ile verildiğini bilemediğim, geç verildiği için yürütme organı mensuplarından özür dilenen bir kararla açığa alınmış olmamı vicdanını kaybetmemiş insanların vicdanına havale ediyorum" ifadelerini kullandı.