Güncelleme Tarihi:
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Yaşanan her krizi bir yeniden yapılanmanın yolunu açıyor.
Türkiye’de başkanlık sistemi talepleri hiç eksik olmamıştır. Hep konuşulmuştur.
Kendini şartlara göre güncellemeyen sistemler kriz yaşamaya mahkumdur.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Bugün başkanlık sistemine karşı çıkanların rahmetli olmuş liderleri bile bunları konuşmuştur.
Başkanlık sistemi talebinin temelinde istikrar arayışı geliyor.
Benim bir şansım daha var. İstanbul gibi bir şehirde başkanlık yapmış olmam. Yerelde ve genelde neler getirip götürdüğünü görmüş biri olarak bu konuları teori ve pratik buluşması yaşayarak gördüm.
BAŞKANLIK TARTIŞMASINDAN BİR SONUÇ ÇIKMASI BEKLENEMEZ
Çok partili sistem tüm sorunlarına rağmen bugüne kadar devam etti. Aslında tüm sorunlarına rağmen Türkiye’nin önünde zengin bir siyasal tarihi bulunuyor.
Buna rağmen başkanlık konusundaki tartışmanın ideolojik değerlendirmeler üzerinden götürülmeye çalışıldığını görüyoruz.
Kişiler üzerinden yürütülen başkanlık tartışmasından bir sonuç çıkması beklenemez.
Türkiye’nin şekil olarak Anglosakson ruh olarak Fransız kökenli bir demokrasisi bulunuyor.
Bu durum ikili bir yapı ortaya çıkarmıştır.
Çevremizde yaşananlar Türkiye’de güçlü bir ordunu varlığını zorunlu kılıyor. Ancak ordunun siyasetçilerin önünde yer alması ülkeye felaketler yaşatmıştır.
Kurtuluş savaşında yaşanan zaferin sebebi tam tersine ordunun siyasi karar alma mekanizması emrinin altında yer almasıdır.
İsmet İnönü partisinin aldığı oylar bir seçim hariç sürekli düşmesine rağmen genel başkanlığı bırakmamış sonunda Bülent Ecevit’e genel başkanlığı bırakmıştır.
Süleyman Demirel’in oyları genellikle düşmesine ilk seçiminin düzeyine asla ulaşamamasına rağmen Demirel yıllarca ülkenin kaderine hükmetmiştir.
Rahmetli Özal’ın siyasi hayatında da sürekli düşen bir oy grafiği mevcuttur.
Liderler adeta partileri yok olup gittikten sonra bir zorunluluk olarak kenara çekilmişlerdir.
BİZ BAŞKANLIK SİSTEMİNDE KAYBEDENİN...
Biz başkanlık sisteminde kaybedenin kenara çekilmesini ön görüyoruz.
Büyük değişimler arkalarında toplum desteği olan güçlü liderler tarafından gerçekleştirilebilir.
Bu liderler toplumda yaşanan sarsıntıların etkilerini en aza indirirler.
Geriye doğru 70 yılımıza şöyle bir bakalım. Bunun 40 yılı koalisyonlarla geçmiştir. Ve bu 40 yıl başarısızlıklarla doludur. Hep geriye gittik.
30 yıllık tek partili iktidarların olduğu dönemler başarıların olduğu dönemdir. Bunlar ortada.
Bugün Türkiye arkasından yüzde 52’lik halk desteği bulunan bir cumhurbaşkanı ile sistem değişikliğine daha önce hiç olmadığı kadar uygun bir iklime sahiptir.
Başkanlık sistemi denilince akıllarına padişahlık gelenlere şunu söylerim: Dünyada başkanlığın olduğu ülkelerin hiçbirinde monarşi yani krallık yok. Parlamenter sistemlerin çoğunda var.
Güçler ayrılığı sistemi başkanlıkta çok da etkin biçimde kurulabilir.
"10 AĞUSTOS 2014 İTİBARIYLA ÇÖKTÜ"
Biz sadece devletin temsilcisi bir cumhurbaşkanlığı değil, devletle birlikte milletin de temsilcisi olacak bir devlet başkanlığı istiyoruz.
Rejimin muhafızı olarak tasarlanan ve milletin temsilcisi durumundaki hükümeti yola getirmekle vazifeli olarak konumlandırılan cumhurbaşkanlığı 10 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla çöktü.
Eski sistemde ısrar edenler kendi mevcut pozisyonlarını koruma çabası içinde olanlardır.