Güncelleme Tarihi:
AİLE ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından ilk kez 2008’de yapılan ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’, 6 yıl aradan sonra tekrar gerçekleştirildi. Bakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yürütücülüğünde, Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan araştırmanın sonuçları, 30 Aralık’ta Ankara’da açıklandı. Ancak bu toplantı basına kapalıydı.
NEDEN YAYINLANMADI
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Murat Tuncer, bakanlıkla ortak olarak aldıkları bu kararın nedenini, “Çünkü soru almak istemiyoruz” şeklinde açıkladı. Her gün 1-3 kadının en yakınları tarafından öldürüldüğü Türkiye’de bu denli önem taşıyan bir araştırma, Bakanlık web sitesinde de yayınlanmadı. Dolayısıyla kafalarda soru işaretleri oluştu: Neden? Araştırmanın, 2008’den bu yana kadına yönelik şiddet konusunda herhangi bir gelişme yaşanmadığını ortaya çıkarmasından mı? Şiddeti önlemek için yapılan çalışmalarda uygulama sorunları yaşandığını göstermesinden mi? Kadınları koruma kararlarını alan uygulayıcıların bile yasayı bilmediğini saptamasından mı?
HENÜZ YANIT YOK
Devletin kendi yaptığı araştırmada bile “şiddet mağduru kadınların bu mücadelede yalnız olduğunun” gözlenmesinden mi? Bakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürü, araştırma sonuçlarının ne zaman yayınlanacağı sorumuza cevap vermediği için bu sorular şu an cevapsız. Ancak özet raporunu edindiğimiz araştırma, kadına şiddet konusunda Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu durumu, net bir şekilde gözler önüne seriyor.
YÜZDE 11’İ ŞİKÂYET EDİYOR
Her 10 kadından 3’ü şiddete fiziksel olarak karşılık veriyor ve evini kısa süreliğine terk ediyor. Kurumsal başvuruda bulunanların oranı sadece yüzde 11... O da ancak şiddetin tahammül edilemeyecek bir noktaya geldikten sonra (yüzde 69). Şikâyet etmemelerinin nedenleri arasında nereye başvuracaklarını bilmemeleri yer alıyor.
BOŞANMIŞ KADINLAR KURBAN
Araştırmanın öneriler bölümünde, şiddetin en ağır biçimine boşanan ya da eşinden ayrı yaşayan kadınların maruz kaldığı ve bu nedenle hayatını en fazla bu gruptaki kadınların kaybettiği belirtiliyor. Bu gruptaki kadınları hedefleyen araştırmaların yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor.
KADINLAR HAKLARINDAN HABERSİZ
Yüzde 80’den fazlası, evlilik yaşı, nikâh türü ve mal paylaşımına ilişkin kanun maddelerini biliyor, buna karşılık yüzde 60’ı kadının çalışmak için eşinden izin almasının gerekmediğinden habersiz.
UYGULAYICILAR KANUN BİLMİYOR
Aile bireylerini şiddetten koruyan kanunun, uygulayıcıları tarafından da tam olarak bilinmediği belirtilen araştırmada eğitim programlarına devam edilmesinin önemine değiniliyor.
6 YILDIR ŞİDDET ORANI YÜZDE 38
- Evli kadınların yüzde 36’sı eşi/birlikte olduğu erkeğin fiziksel şiddetine maruz kalıyor. Fiziksel şiddet, her 10 kadının 1’inde gebelikte de devam ediyor.
- Kadınların yüzde 38’i yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel ve/veya cinsel şiddetten birine maruz kalıyor. Bu durum 2008 araştırmasında da tespit edilmiş, yani fiziksel ve cinsel şiddet daha çok bir arada yaşanmaya devam ediyor.
- Evli kadınların yüzde 12’si cinsel şiddet yaşıyor.
ERKEN YAŞ EVLİLİKTE CİNSEL ŞİDDET FAZLA
- Kadınların yüzde 26’sı 18 yaşını tamamlamadan evlendiriliyor. Erken yaşta evlenen kadınların yarısı fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalırken, 18’inden sonra evlenenlerde bu oran 3’te 1’e iniyor. Erken yaşta evlenen kadınların maruz kaldığı şiddet biçimleri arasında cinsel şiddetin oranı yüzde 19’la daha yüksek.
- Boşanmış/ayrı yaşayan kadınların yaklaşık 4’te 3’ü yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtmiş. Evlenmemiş ancak birlikteliği olmuş kadınlar arasında fiziksel ve/veya cinsel şiddetin yüzde 7 düzeyinde olması da şiddetin evlilik ilişkisi dışındaki varlığına dikkat çekiyor.
AİLE İÇİ CİNSEL İSTİSMARDA EKSİK VERİ
Kadınların yüzde 9’u çocukluk döneminde (15 yaşından önce) cinsel istismara maruz kalıyor. Bunun yüzde 29’u baba, üvey baba, erkek kardeş, abi, dede, amca ve dayı dışında kalan erkek akrabalardan, yüzde 38’i yabancılardan, yüzde 15’i komşulardan geliyor. Araştırma, baba, erkek kardeş, dede, amca gibi 1’inci dereceden kan bağı olan kişilerin cinsel istismarından söz etmiyor.
ISRARLI TAKİP İLK KEZ YER ALDI
Bu araştırmayla Türkiye genelinde ilk kez ‘stalking’ (ısrarlı takip) konusunda da veri toplandı. Her 10 kadından 3’ü hayatında en az 1 kez bu şiddet türüne maruz kalıyor. En yaygın takip biçimleri de şöyle sıralandı: Telefonla arama (yüzde 19), kısa mesaj, mektup ya da e-posta (yüzde 8). Ölüm ve zarar verme tehdidi içeren takip biçimlerinin failleri, daha çok eski eşler ve birlikte olunan erkekler.